Kısa süreli şehirden ayrılıp, mümkün olduğunca kafa dinlemeye gitmiştim. Bu esnada 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusu tüm Türkiye'de yaşandı. Bugün de Eskişehir'in düşman işgalinden kurtuluşu olan 2 Eylül'ün yıl dönümü...

Yine, içerisinde yer almaktan onur duyduğum ve bana bu satırları yazma imkanı sağlayan Eskişehir Haber Ajansı'nın da 2'inci yılı. 2 Eylül 2022'de yayın hayatına başlayan EHA'ya emek veren tüm herkese bir kez daha buradan teşekkürlerimi sunuyorum.

Şimdi gelelim 30 Ağustos Zafer Bayramı, zafer kutlamaları zamanına...

Eskişehir'de "Zafer" heyecanı olağan dışı bir durum olmadan büyük bir coşkuyla kutlandı. Eskişehir gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılmaz kalelerinden olan bir şehrin evladı olmaktan her zaman gurur duyuyorum. Umarım Eskişehir ve tüm Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bizlere armağan ettiği cumhuriyete güçlü şekilde sahip çıkmaya devam eder. 

Çünkü cumhuriyete sıkı sıkıya sahip çıkmamız gereken dönemlerden geçiyoruz. Cumhuriyet ve Türkiye düşmanları asla kötü emellerinden vazgeçmiyor. Atasözümüzde de dediği gibi "Su uyur, düşman uyumaz." Hem içimizdeki, hem de dışardaki düşmanlar asla uyumuyor. Özellikle içimizdeki düşmanlara bu dönemde çok daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor. 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda bir ulusun özgürlük umutlarını yeniden yeşerten, Anadolu'yu 7 düvelin elinden kurtaran ve Türkiye Cumhuriyeti gibi özgür, laik bir ülke kuran Mustafa Kemal Atatürk'e takıyyecilerin, İngiliz uşaklarının, FETÖ artıklarının kasti ve sistematik bir saldırısı vardı. 

Bu saldırılar 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları ve 30 Ağustos'ta bir grup yeni mezun teğmenin yemin töreni hedef gösterilerek başlatıldı. 

Sosyal medyada AK Parti ve Erdoğan aşığı olduğunu iddia eden ancak tamamen dış mihraklara hizmet eden, Fetullah'ın eteğinden dökülen artıklar, yaratıklar cumhuriyete ve Atatürk'e sert bir dille saldırdı. 

15 Temmuz hain darbe girişiminde, ordunun içine yuvalanan FETÖ teröristleri örnek gösterilerek gencecik teğmenleri hedef alan bu lağım çukuru ağızlı yaratıklar ülkeyi ikiye bölmek ve Atatürkçü, cumhuriyetçi yurttaşları bölünmenin sebebi göstermek, darbeci olarak göstermek ve daha da ileri giderek FETÖ'cü olmakla suçlamanın peşinde.

Peki, sorarım size...

Şerefli Türk Ordusu içine bu FETÖ'cüleri kim soktu? Atatürkçüler mi soktu? Siz sokmadınız mı? Pensilvanya'da etek öpen, hoca efendi diye ağlayan siz değil miydiniz?

Şimdi gelmişsiniz hep bir ağızdan Atatürkçü vatan evlatlarını ihanetle suçlamaya çalışıyorsunuz. Buna izin veren mevcut hükümeti eshefle kınıyorum. Atatürk'e açıkça hakaret eden, ya da Atatürk'ü, cumhuriyeti ve Kemalistleri açıkça hedef gösteren Furkan B. gibi Mert A. gibi sosyal medya trolleri ne kadar rahatlar yahu! Bu ülkedeki kin ve nefrete sevk etme, kutsal değerlere hakaret etme gibi suçlar bu iki yaratık ve bunlar gibiler için geçerli değil sanırım.

Konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum çünkü ağzımdan çıkacak sözlere artık garanti veremiyorum. Bu ülkede ne kadar Atatürk düşmanı varsa, ne kadar cumhuriyet düşmanı varsa İngiliz cemiyetlerinin, Amerikan mandacılarının ve FETÖ gibi siyasal islamcı batı uşaklarının eteğinden dökülmüşlerdir.

Yüce Türkiye Cumhuriyeti İstiklal Harbi ve sonrasındaki cumhuriyetin ilk yılları sürecinde bu hainler ile nasıl mücadele ettiyse bugün de etmesini bilir. Herkes haddini bilecek, ayağını denk alacak. Burası laik, demokratik ve özgür Türkiye Cumhuriyeti!

2 Eylül Eskişehir'in Gurur Günü

Atatürk'e ve cumhuriyete saldıran meczuplar görünce bazen sinirlerime hakim olmakta zorlanıyorum. Bu sebepledir ki ilk kısma artık nokta koydum. Bu içinde bulunduğumuz gün yani 2 Eylül hem Eskişehir için hem de Türkiye Cumhuriyeti için en önemli günlerden biri.

I. Cihan Harbi ve akabindeki İstiklal Harbi esnasında hayati, çok kritik savaşlara sahne olan Eskişehir, 2 Eylül'de 1 yıldan fazla süren düşman işgalinden kurtulmayı başardı. Zaten daha sonra da çok zaman geçmeden 9 Eylül'de düşman Ege kıyılarından denize döküldü.

Eskişehir halkı vatan toprağını kurtarmak adına üstün bir mücadele ortaya koydu. Yine, Eskişehirliler ile birlikte bu savaşlarda tüm gerçek vatan evlatları Anadolu'yu kurtarmak için savaştı. Bu uğurda mücadele eden tüm atalarımızı saygıyla anıyor, ruhları şad olsun diyorum. 2 Eylül Eskişehir'in özgürlük günü kutlu olsun! Daha nice 2 Eylül'lere, 29 Ekim'lere ve 30 Ağustos'lara cumhuriyeti daha da yücelterek ulaşmak dileğiyle...

Bademlik Kız Öğrenci Pansiyonu Neden Bu Kadar Tartışıldı?

30 Ağustos ve 2 Eylül zaferleri dışında, yerelde tartışılan bir konu daha benim özellikle dikkatimi çekti. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, bir süre önce uygulamaya koyulan bir proje kapsamında Bademlik Konuk Evini kız öğrenci pansiyonu haline getirdi. Tamamlanan çalışmalar neticesinde Eskişehir bir kız öğrenci pansiyonu kazandı. 

Şimdi bu pansiyon, yurt neden tartışma konusu oldu?

Kendilerini AK Parti'nin ve Erdoğan'ın neferi olarak tanımlayan bazı isimler yurdun 25 kişi civarında olan kapasitesini eleştirdi. Belediye 25 kişilik üstelik 2100 lira para alacağı yurt ile mi övünüyor minvalinde çıkışları oldu. Bir şey söyleyeyim mi;

Eğer ki bu yurdu yapan X partili, yani parti fark etmeden hükümet olsaydı kapsitenin eleştirilmesi normaldi. Çünkü hükümet üniversite veya yatılı okul okuyan gençlere yurt imkanı sağlamak zorunda. Gençlik ve Spor Bakanlığı bu işleri yapmak ve öğrencilere uygun fiyatlı yurt hizmeti sunmak zorunda. Ama gel gelelim hükümet özellikle üniversite öğrencilerine yurt imkanı sağlama konusunda çok  da mahir değil. Hal böyle olunca öğrenciler özel yurtların tabiri caizse kucağına düşüyor. Ya da cemaat gibi tarikat gibi toksik yapıların evlerinde, yurtlarında kalmak zorunda kalıyor.

EBB elindeki imkanlar ile öğrencilere bir hizmet sunmaya çalışmış. Üstelik birincil görevi olmayan bir hususta bu hizmeti sunmaya çalışıyor. Ne diye eleştiriyorsunuz? Az olacağına hiç olmasın mantığıyla nereye varmak istiyorsunuz? İyiye, doğruya atılan her adım kıymetlidir. Ben Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'ni bu atılımından dolayı tebrik ediyorum.

Her şeyi eleştirmekle muhalefet yapılmaz ayrıca bunu da söylemeden geçmeyeyim.

Son olarak şunları söyleyerek yazıma nokta koymak istiyorum;

Güzel ülkemin her yerinde olduğu gibi Eskişehir'de de maalesef cemaat ve tarikatlara ait yurtlar var. Bu yapılar herkes için ama özellikle gençler için oldukça tehlikeli. Ülkede ateizm, deizm gibi inanç (inançsızlık) türleri hızla yükseliyorsa bu durumun sorumlularının başında bu tarikatlar ve cemaatler gelir. Bunlar gibi sapkın, toksik yapıların ellerine çocuklarımızı teslim etmek benim hiçbir zaman içime sinmiyor.

Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığım ve kendi yaşadığım olaylardan yola çıktığım KYK Yurdunda FETÖ yapılanmaları ve tarikatçıların nasıl ülkede hala büyük tehdit oluşturduğu üzerine yazımı tesadüf eseri kaleme almadım ben. Bunların her an bir tehdit unsuru olduğunu söyledim. Hop 3-4 gün sonra FETÖ artıkları genç teğmenleri, Atatürk'ü ve cumhuriyeti hedef almaya başladı. Gördünüz mü hala aramızdalar!

Bu yurt meselesi de çok önemli. Tarikat yurtları gençlerimizi zehirledikçe bu sarmaldan asla çıkamayız. Bu sebepledir ki bu yutlar kapatılmalıdır. Kapatılan bu binalar madem hükümetin gücü yetmiyor, getirilsin Eskişehir'deki merkez 3 belediyeye devredilsin. Belediyeler de sorumluluk alsın ve öğrenci kardeşlerimiz, güven içinde yurtlarda kalsın, eğitimlerine devam etsin. Hadi buyurun size çözüm sunuyorum, 25 kişiciler!

Tarikat ve cemaatlere sözlerim de her zaman nettir. Hiçbir cemaat ve tarikatten çekinmiyorum. Bu gibi zehirli yapıların kökünün kazınması gerektiğini düşünüyorum. Atatürk'ün evlatları bu ülkeyi ajanlara, din simsalarına bırakmayacaktır!

Sevgiler, saygılar ve mutlu haftalar diliyorum.