Dün akşam Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısında yaşananlar malum.
Meclis'te muhalefet konumunda olan Ak Parti grubunun sözcüsü Murat Özcan'ın konuşma süresine oy çokluğuyla red verilmesi üzerine başlayan sözlü tartışmalar ve ardından Ak Parti grubunun meclisi terk etmesi ile sonuçlanan bir toplantıya tanıklık ettik.
Yaşananlara olağan bakmak ve meclis üyelerinin karşılıklı atışma esnasında sarf ettiği sözleri normal karşılamak mümkün değil.
Şehirde yaşayan insanların ve kendilerine oy verenlerin temsilcisi olan meclis üyeleri biraz daha metanetli ve siyasi arena'da ifade ettikleri sözcüklere daha dikkatli etmelidir. Bu başlı başına bir tartışma konusudur. Ayrıca değiniriz.
Peki, mecliste bir meclis üyesinin hatta kendi grubunun sözcüsü olan bir ismin konuşmasını 3 dakika ile sınırlı tutmak ve mecliste süre için bir oylama yaptırarak daha uzun konuşma talebini reddetmek doğru bir hamle mi?
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen veya meclis üyeleri böyle bir yetkileri olduğunu ve konuşma süresini tayin edebileceklerini söylüyor. Belki mevzuatta bunun yazılı bir yeri de vardır. Peki bu adil, sağlıklı ve demokratik bir uygulama mı?
Değerlendirme yaparken madalyonu tersine çevirelim.
Eğer Büyükşehir Meclisi'nde Ak Partili bir Belediye Başkanı oturuyor olsaydı ve meclis çoğunluğu Ak Parti'de olsaydı.
Dün yaşanan şeyi CHP grup başkan vekili yaşamış olsaydı ne dersiniz?
Lütfen birbirimizi kandırmadan, en azından kendimizi kandırmadan söyleyelim...
Ben aşağı yukarı atılacak başlıkları ve yapılacak yorumları tahmin ediyorum.
Çünkü benzeri serzeniş ve yorumları TBMM'de yapılan bazı toplantılarda fazlasıyla gördüm, okudum.
Şayet bize yapıldığında eleştirdiğimiz şeyi başkasına özellikle rakibimize yaptıklarında savunuyorsak samimiyetimiz şüpheye düşer.
Yaşanan olaya yani muhalefet edenin sesini kısmaya Ak parti, CHP diye bakmadan yanlış ve anti demokratik bakıyorum.
Bana göre şehrin sorunları çözülsün diye ayda bir iki gün yapılacak meclisler tartışma, konuşma, sorgulama yeridir ve meclis üyeleri belli başlı konularda süre kısıtından muaf olmalı, derdini, kelamını sonuna kadar anlatabilmelidir.
Teknik olarak şehrin bir sorununu ya da bir hizmetin eleştirisini 3 dakikaya, 5 dakikaya sığdırmaya çalışmak mümkün olmadığı gibi meclis grubunun kamuoyuna duyuracağı gelişmeleri de bir nevi engellemektir.
Daha önce dakikalarca konuşan ve sözünü kimsenin kesmediği Yılmaz Hoca ve CHP'li meclis üyelerine çok kez tanık olduğumuz için seçim onu artık sayıca azalan bu toplantılarda süre kısıtı doğru ve adil değil.
Üstelik faydası değil zararı var.
Şu an Murat Özcan'ın süre sınırı olmasaydı soracağı soru ve yapacağı eleştirileri dünden daha çok merak ediyor ve daha dikkatli dinleyeceğimi söyleyebilirim.
Daha önce demiştim, bu seçim alışık olmadığımız şekilde başladı. Yansımaları farklı olacak diye...
Görüyorum ki pek yanılmayacağım!