Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un Alpagut - Atalan bölgesine Cengiz Holding tarafından yapılmak istenen siyanürlü altın madeni ile ilgili açıklamalarını dinledim.

Başkan Kurt'un altın madenine karşı çıkması ve bunun beraberinde karşı çıkmak için bazı haklı sebepleri olmasını olumlu buluyorum ve bu kısımlara yürekten katılıyorum.

Ancak Kazım Kurt'a kati suretle katılmadığım noktalar var ve bu husular açıklamanın temeline oturuyor. Bence Başkan Kurt'un bu madene bakış açısı finansal mefhumlar üzerinden olmamalı.

Kazım Kurt diyor ki;

"Biz madencilikte Avrupa Birliği Standartları çerçevesinde hareket edilsin istiyoruz. Ama durum böyle olmuyor. Bunu Kaymaz'da gördük İliç'te gördük. Alpagut da mı böyle olsun."

Şimdi bu açıklama belli çerçeveden bakdığımızda çok doğru ve kabul edilebilir. Ancak Alpagut - Atalan bölgesinin kendisine has bir durumu var. Burası Eskişehir'in akciğerleri. Burası Eskişehir'in ve hatta Marmara Bölgesi'nin sebze - meyve deposu. Burası eşsiz bir doğa parçası. Mikroklima alanı ve çok verimli arazilere sahip. 

Sayın Başkan bu alan AB standardı da olsa devlet buradan yüklü para kazanacak da olsa madenciliğe açılmamalı. Açıkça söyleyeyim bu bağlamda madene karşı olsanız da bakış açınız çok yanlış.

Bir başka husus da şu...

Yine, Kazım Kurt diyor ki;

"Bu madenler ekonomiye katılmasın istiyoruz gibi bir algı yaratılıyor. Bu aslında böyle değil. Örneğin Erzincan İliç'teki madenden devlet 190 milyon dolar kar etmiş. Ancak işin toplam karı 8,5 milyar dolar. Yani devlete %2-3 kalıyor. Bu iş devlete ciddi kar bırakmıyor."

Şimdi yine bu açıklama dar bir pencereden baktığımızda doğru. Hatta ben de madene karşı yazılarımda bu argümanı, diğer argümanlarımla birleştirerek kullanmıştım. Ancak Başkan Kurt, doğayı, tarımı bir kenara atarak sadece AB standartları ve ekonomik parametreler üzerinden madene karşı bir bakış açısı geliştiriyor.

Bu durum hatalıdır. Alpagut - Atalan'dan devlet %50 kar etse de o özel bölge madenciliğe açılamaz, açılmamalı. Oradaki tarım, arıcılık, hayvancılık uzun vadede altın madeninden daha karlı, doğaya çok çok daha az zararlı ve daha sürdürülebilir. Yani AB'ye uyuyor ve devlete fazla kar getiriyor diye her yeri maden ocağı yapamayız. Özel doğa alanları hepimize lazım bunu da herkesin anlaması lazım.

Kazım Kurt madene karşı bu bakış açısını kendisi mi geliştirdi bilmiyorum. Ancak önüne bu fikri biri getirdiyse başkanı hataya düşürmüş diyebilirim. Sonuç olarak nereden bakarsak bakalım benim gözümde Başkan Kurt doğruyu söyleyecekken eğriye doğru gitmiş.

Başkanın biraz daha çevreci bir perspektifden de bu olayı değerlendirmesini isterdim.

Herkese sevgiler, saygılar. Şimdiden iyi hafta sonları diliyorum.