Bugün sizleri biraz geçmişe götürmek istiyorum. Geçmişten bugüne seyahat edeceğimiz ancak keyifsiz bir konu hakkında konuşalım...

Uzun bir zaman sonra, dün arkadaşlarımla sohbet ederken FETÖ konusu kısa bir bölümde sohbetimizde yer aldı. Şimdi FETÖ diyoruz ama o zamanlar Gülen Cemaati, Fetullahçılar, Hizmet gibi isimlerle anılıyordu bu hain yapı. O zaman hain falan olarak da görülmüyorlardı. Ben bizzat şahidim. FETÖ'ye kötü bakanlar hain olarak görülüyordu o günlerde...

2007-2008 yıllarından bahsediyorum. FETÖ'nün AK Parti ile kol kola şahlanış yıllarıydı o zamanlar. Bu "Hizmet" denilen yapı tek başına da, siyasetten ayrı bir kulvarda da inanılmaz güç kazanmıştı. Tam olarak bir "ponzi" yapısı denemez belki ama FETÖ bir saadet zinciri edasıyla yükseliyordu. Kendi esnaflarını, kendi bankalarını yaratmış ve bu yapıya katılan hemen herkes bir şekilde zengin oluyordu. Din kisvesi altında inanılmaz bağışların toplandığı ve bu yapı içindeki ihtiyaç sahiplerine bazı yardımlar yapıldığı da herkesin bildiği bir gerçek.

Konuyu yaşanmış bir hikaye ile şuraya getireceğim...

Bu FETÖ temelli yardımlaşma ağının en altında yer alan gruplardan biri öğrencilerdi. Öğrenci kısıtlı imkanları ile hayatta kalmaya çalıştığı için bu grup FETÖ için açık hedefti. Zaten ilkokul ve lise çağlarında dershaneler ile öğrencilerin beynini yıkamaya çalışan bu vatan hainleri, üniversite çağlarındaki öğrencileri de rahat bırakmıyordu.

Cemaat yurtları almış başını yürümüş, hizmet evleri öğrencilerle dolu bir durumdaydı. Bunun başlıca sebebi ise orta ve dar gelirli öğrencilerin devletten yeteri kadar yardım alamamasıydı. Devlet kendi geleceğine, öğrencilerine yeterince sahip çıkamadığı için bu bölücü yapı öğrencilerin kolaylıkla akılını çeliyor ve inanılmaz geniş bir ağ yaratıyordu. Sağ olsun hükümetimiz de bu işe çanak tutuyordu.

Ben 2007-2008 yıllarında üniversite hayatıma başladım. Memur emeklisi bir babanın çocuğu olarak KYK yurdunda kalmaya başladım. Benim gibi olup da KYK'da kalmaya hak kazanamayanlar bile vardı. O açıdan şanslıydım diyebilirim. Ancak yurda adım attığım ilk gün inanılmaz bir hadise ile karşılaştım.

Kendi katıma çıktım, odamı arıyordum. Tam oda numaramı gördüm ve oraya doğru hareketlenmişken yan odada daha tecrübeli öğrenciler vardı. Sonrasında onlarla çok iyi bir arkadaşlığımız da oldu. Ben odamın kapısını açtım ve bir anda yerde serili yeşil bir halı gördüm. Yan odadakilere dedim ki, "Sizin de odanızda halı var mı, ben böyle bir şey beklemiyordum KYK'da ayakkabıları çıkarıp mı gireceğiz?" Onlar da benimle ufaktan dalga geçtiler, konuyu biraz biliyorlarmış. Onların odasında halı falan yoktu...

Bu halı konusunun detayı çok geçmeden ortaya çıktı. Bizim odamız hep 1. sınıfların olduğu bir odayken, sadece bir yatakta 3. sınıf öğrencisi olan ve FETÖ'ye mensup birisi vardı. KYK'ya halı serdiren de bu vatandaşmış. Odada namaz kıldığı için halı varmış. Konuyu çok halı odaklı anlattım farkındayım ama halı bu çirkin olayın metaforu oldu bende.

İsmini vermeyeceğim o Fetullahçı şahsın aslında o odaya kayıtlı olmadığını bir süre sonra anlayabildik. O yatağın asıl sahibi arkadaş 2 hafta sonra aramıza katıldı. O gelince, bu FETÖ'cü şahıs arkadaşı farklı bir odaya yönlendirmek istedi. FETÖ'cülerin ağırlıkta olduğu odaya gitmeyi arkadaşımız kabul etmedi. Biz de onun arkasında durunca yurt yönetimi mecburen FETÖ'cüyü bizim odadan 2 hafta sonra gönderdi.

2 hafta boyunca bu vatan haini, din istismarcısı şahıs bizlere İslamı anlatmak derdinde falan değildi. FETÖ güzellemeleri  yapmaya çalıştı. Aynı zamanda Ramazan ayı içinde olduğumuz için ısrarla herkesi gece sahura kaldırmaya çalışıyordu. Zorla namaza götürmek için dil döküyordu... Bunlar da yetmiyordu iftar yemeklerine bizleri davet edip, öğrencinin yemeği bedavaya getirme sevdasından faydalanmak ve o davetler vasıtasıyla hepimizi cemaatin içine çekmeye çalışıyordu.

Neyse ki aklımız başımızdaydı da kimse bu hainin tuzaklarına düşmedi...

Bu hikayeden varmak istediğim nokta ise şu;

Devlet koskoca Türkiye Cumhuriyeti, kendi bakanlığının yurdunda bu FETÖ'cülerin cirit atmasına izin veriyordu. Özel halı serdirip, kendi yatağında yatmamasına ve başka odalara dağılıp misyonerlik yapmalarına izin veriyordu. Göz göre göre bunlara izin veriliyordu. Çünkü o zaman AK Parti ile FETÖ kol kola yol yürüyordu.

Sonra 15 Temmuz darbe girişimi neden oldu diyoruz...

AK Parti hükümeti bu milletin evlatlarına sahip çıkmak yerine FETÖ'nün kucağına itiyordu. Gencecik yoksul öğrenciler FETÖ ile birebir karşı karşıya kalıyordu. Devlet kendi öğrencisine sahip çıkamazsa bu hain tarikatlar elbette gün gelir ciddi bir güce sahip olur. 

Son olarak da şunu söylemek isterim...

İçinde Atatürk ve cumhuriyet sevgisi ile büyüyen o nesil AK Parti'nin politikaları ile FETÖ'nün hedefi oldu. Kendi öğrencisini bile kollayamayan devlet bu cihanın en büyük devleti falan olamaz kimse kusura bakmayın. Bu hainler hala aramızda dolanırken biz dünyanın süper gücü de olamayız, kendinizi kandırmayın!

Herkese keyifli bir gün diliyorum. Sevgiler, saygılar...