Eskişehir Atatürk Lisesi, Eskişehir Prof. Dr. Orhan Oğuz Anadolu Lisesi, ETİ Sosyal Bilimler Lisesi, Eskişehir Anadolu Lisesi, Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi ve Eskişehir Maarif Koleji Anadolu Lisesi öğrencileri okul çıkışında, Kanatlı AVM önünde toplandı.
Bir süredir gündemde olan proje okullardaki ani öğretmen atamaları ve açığa alınmalarını protesto eden liseliler, “Cumhuriyetin çocukları öğretmenlerine sahip çıkıyor” sloganıyla Adalar’a yürüdü.
Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikalarından temsilcilerin de destek verdiği yürüyüş, öğrenci temsilcilerinin basın açıklamasıyla son buldu. Tüm açıklamaların ortak noktası, öğrencilerin öğretmenleriyle dayanışması, çağdaş, bilimsel ve laik bir eğitim istemeleri ve çocuk işçiliğin son bulmasıydı.
Eskişehir Anadolu Lisesi temsilcisi Özgün Özcan, basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Gerici iktidarın okullarımızdaki öğretmenlere yönelik başlattığı sürgün politikasını karşı dayanışmaya omuz vermek için Eskişehir Anadolu Lisesi öğrencileri olarak buradayız. Cumhuriyetin ilerici nesiller yetiştirmek için açtığı maarif okulların bir örneği olan okulumuzun bir köklü geçmişi ve 70 yılın birikimiyle oluşmuş öğrenci profili var. Okulumuzun öğrenci nesilleriyle beraber bize aktarılan kültür, bize bugünün dayanışma ortamında öğretmenlerimizle yanyana durmayı ve iktidarın öğretmen kırımına karşı sesimizi yükseltmemiz gerektiğini gösterdi. Geçtiğimiz gün ve bugün birçok liseli arkadaşımız yaşanan sürece yanıt olarak öğretmenleriyle dayanışmasını göstermek için sınıflardan dışarı çıktı ve bunlar arasında kardeş okullarımızdan Kadıköy Anadolu Lisesi’nin öğrencileri de kendilerini gösterdiler. Bizler için öğretmenler, aydın bir gelecek için genç kuşakları yetiştirecek, eşitlikçi, adil bir düzenin varlığı için yol gösterecek olanlardır. Biz, bu aydınlık gelecek hayalinden vazgeçmeyecek, öğrenciler olarak daha güvenli okullarda okumanın mümkün olması için, eğitimin çağdaş, bilimsel ve laik bir temelde verilmesi için, derslerimizde camii imamlarının ve tarikatçıların değil, politik sebeplerle sürülen öğretmenlerimizin olması için buradayız.”
ETİ Sosyal Bilimler Lisesi temsilcisi Yunus Çınar Şengül ise şöyle konuştu:
“AKP iktidarı 20 yıldır sürdürdüğü eğitimde gericileşme politikasında yeni bir adım atarak okullarımızda aydınlanmacı, laik karakterleriyle bilinen öğretmenlerimizi okullarımızdan uzaklaştırdı. Hiçbir koşul altında kabul edilemeyecek bu kararın bir amacı da proje okullarının AKP kadrolarıyla doldurulması. Oysa 21.yüzyılda bir ülkeyi ileri taşıyacak olan o ülkenin laik, bilimsel, eşitlikçi şekilde planlanmış eğitim sistemidir. Peki biz ne durumdayız? Okullarımızda imamlar fink atıyor, uyuşturucu kantinlerimize kadar girdi, meslek liseli arkadaşlarımız patronlara ucuz işçi olarak pazarlanıyor hatta iş yerlerinde öldürülüyorlar. Daha dün bir haberle karşılaştık: 14 yaşındaki Abdurrahman Özkul çalıştığı plastik geri dönüşüm tesisinde makineye kaptırdığı kolunun omuz hizasından kopması sonucu hayatını kaybetti. Çocuk işçiliği meşrulaştırılamaz. Bize sürekli liselilerin siyasette yeri yok diyenler cevap versin: bütün bu cumhuriyet, aydınlanma, laiklik düşmanı uygulamalar karşısında sessiz mi kalalım? Hayır, liseliler boyun eğmeyecek.”
Cemal Mümtaz Sosyal Bilimler Lisesi temsilcisi Samed Eski şöyle kaydetti:
“Bugün burada, sadece bir haksızlığa karşı sesimizi yükseltmek için değil; aynı zamanda bize emanet edilen değerlere, Cumhuriyet’e, laikliğe, eğitime ve en önemlisi öğretmenlerimize sahip çıkmak için bir aradayız. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizlersiniz’ demişti. Ve aynı zamanda, ‘Öğretmenler; yeni nesil sizin eseriniz olacaktır’ diyerek biz gençleri öğretmenlerimize emanet etmişti. Bizlere düşen görev, bu emaneti yüceltmek, savunmak ve yaşatmaktır.
Fakat üzülerek söylüyorum ki, içinde yaşadığımız bu günlerde, Cumhuriyet’e, onun temel değerlerine ve en önemlisi de eğitim sistemine yönelik sistematik bir saldırı ile karşı karşıyayız. Çünkü biliyorlar ki; Cumhuriyet’in en büyük devrimi eğitimdir. Ve bir ülkenin geleceğini karartmak isteyenler, önce o ülkenin öğretmenini susturur, sindirir, yalnızlaştırır. Bugün, öğretmenlerimiz; mensubu oldukları sendikalar, savundukları fikirler, katıldıkları barışçıl eylemler ve sosyal medya paylaşımları bahane edilerek görevlerinden uzaklaştırılmakta, sürgün edilmekte, hatta açık tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Hukukun en temel ilkeleri çiğnenmekte, adalet yerle bir edilmektedir. Düşünen, sorgulayan, özgür bireyler yetiştirmeye çalışan öğretmenlerimiz adeta cezalandırılmaktadır. Ama buradan hep birlikte haykırıyoruz: Bu ülkede hiçbir öğretmen yalnız değildir!
Bizler, öğrencileri olarak; öğretmenlerimizin, rehberlerimizin, yol göstericilerimizin yanındayız! Çünkü biz biliyoruz ki; özgür bireyler, ancak özgür düşünen öğretmenlerin ellerinde yetişir. Adaleti savunan bir toplum, ancak adaletsizliğe karşı ses çıkaran öğretmenlerin varlığıyla mümkündür. Bugün burada sadece öğretmenlerimize yapılan haksızlıkları değil, aynı zamanda bu ülkenin geleceğine vurulmak istenen darbenin de karşısında olduğumuzu ilan ediyoruz. Çünkü öğretmensiz bir gelecek yoktur. Öğretmensiz bir Cumhuriyet düşünülemez!”
Son olarak, Eskişehir Lisesi Dayanışma Ağı adına Deniz Şanlı konuştu ve şunları dedi:
“Bugün, gerici AKP iktidarının 19 Mart’tan bu yana yaşanan toplumsal hareketlilikler sonrası öğretmenlere yönelik başlattığı sürgün ve yıldırma politikalarına karşı Eskişehir’in dört bir yanındaki okullardan liseli öğrenciler ve öğretmenlerimizle dayanışmamızı göstermek için bir araya geldik. Öğrenciler, yıllardır bu düzen ve gerici iktidar tarafından geleceklerinin tehdit edilmesine karşın 19 Mart’ta seçme ve seçilme hakkına yönelik saldırıyla başlayan süreçle beraber bu duruma artık dur diyerek seslerini çıkardılar. Türkiye’nin dört bir yanından sokağa çıkan gençlik, yıllardır süregelen baskıcı ve gerici politikalara karşı güçlü bir dayanışma ördü ve iradesini ortaya koydu. Aydın bir geleceği yaratacak bir toplum için çok önemli olan ilerici öğretmenlerimiz, iktidarın hamleleriyle yıllardır çalıştığı okullardan sürülerek, işsiz bırakılarak ve hedef gösterilerek resmen yıldırmak isteniyor. Biz, iktidarın yaptığı bu gerici hamlenin altında neyin olduğunu gayet iyi biliyoruz. Okullarımıza, şeriatçı projelerle tarikatçıları ve cami hocalarını sokan Milli Eğitim Bakanlığı, cumhuriyetçi, laik, ilerici ve aydın öğretmenleri tasfiye ederek onların yerini tarikatçı ve cumhuriyet düşmanı hocalarla doldurmak istiyor. Liselerde bilimsel ve laik eğitimin ayaklar altına alındığı, sıra arkadaşlarımızın MESEM gibi bir proje ile güvensiz fabrikalarda çalıştırılıp iş cinayetlerini öldürüldüğü, İslamcı vakıf ve tarikatların okullarda kol gezdiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu düzenin biz liselilere makul gördüğü şey; bize geleceksizlik sopası gösterilirken bunun karşısında çözüm olarak tarikatlara, cemaatlere ve holdinglere kurban gitmektir. Onların karşısında boyun eğmemizi, diz çökmemizi, onların düzenine kurban gidecek makul öğrenciler olmamızı isterken, okulları; at koşturabilecekleri, hukuksuzca hareket edebilecekleri alanlar olarak görüyorlar. Biz Liseli Dayanışma Ağı olarak, öğretmenlerimizi yalnız bırakmayacağız. Yaşamımızı bu gerici düzene ve onun geleceksizliğine teslim etmeyeceğiz.”