Malumunuz Eskişehir kişi başına düşen araç sayısı bakımından ülke ortalamasının üstünde seyrediyor. Fiziki olarak küçük şehir merkezi ve yaşayanlarının artık klişe olmuş alışkanlıkları ile birlikte bu kadar araç trafikte olunca ortaya çıkan trafik sorunu sürpriz değil.
Tamamen çözüm olmasa bile bu trafik sıkışıklığını bir nebze rahatlamanın bazı yolları var.
Toplu taşıma ile ulaşımı teşvik etmek ve bisiklet kullanım sayısının artması.
Özellikle düz ova yapısı ve geçmiş geleneğindeki bisiklet kültürü ile Eskişehir bu teşvikin emsallerine göre daha rahat uygulanabileceği şehirlerden.
Ancak yıllardır bisikletle ulaşıma çıkan ya da çıkmak isteyenlerin en büyük sorunu kendilerine ait bir yol bulamamak ve mevcut yollarında işlev bakımından birbirinden kopuk olmasıydı.
Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili bir çalışma başladı. Toplam 72 km uzunluğa erişecek harici bisiklet yolu çalışmalarının 24 km olan ilk etabı başladı.
Başladı başlamasına ama bu kez de yol kenarına park etme alışkanlığı olan araç sahipleri bizi ne yapacağız? diye veryansın etmeye başladı.
Çünkü bisiklet kullanıcılarının daha rahat ulaşım sağlaması için düzenlenen yol tamamlandıktan sonra bugüne kadar o yol kenarını duraklamak, park etmek için kullanan araçlar artık bana göre lüks olan bu alışkanlığından vazgeçecek.
Bu noktada aslında Eskişehir için bir herkesin biraz fedakarlık yapması gerektiğinin altını çizelim. Yıllardır bisiklet kullananlar maalesef araçlar için bu fedakarlığı fazlasıyla yaptı.
Sadece bisikletler değil yayalar dahi kaldırıma bile park etmekten alıkoyulmayan araçlar sebebiyle bu fedakarlığa ortak oldular. Şimdi de fedakarlık sırası araç sahiplerinde.
Üstelik araçla seyahat etmek mevcut konforundan biraz uzaklaşınca belki bakkala dahi aracıyla gitme alışkanlığı olanlar için farklı yollara teşvik edici bir sonuç ortaya çıkabilir.
Nitekim aynı şehirde yaşamak için her birimizin diğerinin hakkına saygı duyacağı ve ayrıcalık içermeyen bir sorumluluğu paylaşmasında şahsen bir beis görmüyor ve bu konuda yapılan çalışmayı sonuna kadar destekliyorum.
Siyasi Kimlikleri Bırakırsak
Eskişehir ile ilgili son dönem siyasetinin en olumlu noktalarından biri şehirle ilgili kendini sorumlu hisseden seçilmiş sayısının çoğalması.
Hangi partili olduğuna bakmaksızın şehri yöneten başkan, vekil ve il başkanlarının da rozetleri kenara bırakıp şehirle ilgili konulara odaklanma çabasını gayet pozitif bir gelişme olarak değerlendiriyorum.
Mevcut bir sorun ya da projeye karşı siyasi değil şehri olarak yaklaşan isimler şüphesiz siyasi süreci tamamlandıktan sonra da saygı ve sevgi ile anılacaklar.
Mesela bazı sorunların çözümünde iktidar partisinin kapısını çalmaktan asla erinmeyen Ünlüce,
Mesela ERİAD’ın projelerine bir şehir projesi olarak bakan ve desteklerini gösteren Hatipoğlu ve Albayrak,
Mesela günlük siyasette rekabetleri sert olsa bile herhangi bir konuda birbirlerini arayıp çözüm arayan Talat Yalaz ve Gürhan Albayrak gibi örnekler bana göre siyasetle hizmet arasındaki çizgide başka bir seçeneklere dair umutlandırıyor.
Şimdi aynı refleksi göstermek yani şehirle ilgili bir başka meselede de iktidar ve muhalefet partisi temsilcilerini bir arada görmek istiyoruz.
Konu kentsel dönüşüm…
Allah göstermesin ama bir felaket olduğunda kimsenin siyasi düşüncesini ayırmadan zarar verecek bir mesele için artık kavga etmek, diğer taraftan hamle beklemek, sorumluluktan kaçmak gibi lüksümüz yok.
Bir zarar oluştuğunda bunu sadece belediye ya da sadece iktidara fatura etmeyecek kadar bilinçliyiz.
Ve en büyük cezanın da çözüm için ortak harekete yanaşmayan sorumlulara kesileceğini de çok iyi biliyoruz.
Bu sebeple hazır şehir bahara hazırlanır, özel sektör projeleri ile tekil dönüşümler başlamışken önce rezerv alan belirlenmesi ardından hızlı bir aksiyon süreci için şehrini seven tüm seçilmişleri göreve davet ediyoruz.
Yaşayacak güzel günlerimiz var ise önce o günlere erişmemiz lazım…
Eskişehir gibi riskli bir şehirde, sürekli porsuk manzarına bakarken bunun ne kadar ciddi olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım…