Evet, ben "Gezi Parkı Direnişi"nin meşru olduğunu düşünüyorum. Bunu da kimseden gizleyecek, kimseden bu yüzden çekinecek halim yok...
Hemen bu sözün üzerine gelecek ilk reaksiyona cevap vererek başlayayım. "Gezi Parkı direnişi provoke edildi. Gezi'de provokatörler türedi. Gezi sınırını aştı." şeklinde gelecek tepkilere yanıtım şudur;
Provokasyonun tarafı olmaz. Elbette çok güçlü bir kitlesel eyleme dönüşen ve yurdun dört bir yanına yayılan Gezi Parkı direnişinde provokasyonlar olacaktı. Buna engel olmak güç. -Ki Gezi'ye ayak direyen merkezi hükümetin de provokasyonlarda parmağı olmadığını söyleyebilir misiniz? Yani, Gezi'de provokatörlerin tarafı yoktu. Bu da doğayı korumak, hükümete tepki göstermek için en doğal hakkını kullanan yurttaşların meşru direnişini asla gayrimeşru kılamaz.
Şimdi neden Gezi'den bahsettiğimi ve konuyu nereye getireceğimi az çok tahmin etmişsinizdir.
CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, "Sokak Hayvanları Yasası"na karşı yapılan bir eylemde Gezi Parkı direnişine atıfta bulundu. Ve hayvanlar öldürülürse 2. bir Gezi Parkı vakası ortaya çıkar minvalinde bir açıklamaya imza attı. Ben de oradaydım. Yalaz'ın açıklaması beni rahatsız etmedi. Ayrıca kendisine "halkı kanunlara karşı direnmeye tahrik" suçlamasıyla bir soruşturma başlatılması da adaletsizdir. Açıkçası ben Yalaz'ın açıklamalarından tahrik olup meydanlara dökülen birini görmedim. Ha bu olmayacağı anlamına gelmez diyebilirsiniz. Ama zaten Talat Yalaz bilinen bir gerçeği ortaya döktü sadece.
Kimsenin söyleyemediğini yaptı. "Sokak Hayvanları Yasası" bu haliyle çıkarsa, ülkede kaos olmayacağını, insanların sokağa dökülmeyeceğini bekleyen var mı gerçekten? Bunu görmemek için kör olmak lazım. Milyonlarca sokak hayvanı acı şekilde öldürülecek tüm ülke buna seyirci kalacak? Ciddi olamazsınız! Elbet ses çıkacaktır, elbet vatandaş anayasal hakkını kullanarak bu vahşete itiraz edecektir.
Yalaz bunları söylediği için günah keçisi ilan edilmek isteniyor. -Ki belli oranda edildi bile. Bunun 3 sebebi var...
Birincisi zaten malum. Sokak hayvanlarını vahşice katletmek isteyenler kendi doğruları ölçüsünde Yalaz'a büyük tepki veriyor ve günah keçisi ilan ediyor. Asıl önemli sebepler ise 2 ve 3...
Yalaz'ın siyasetteki dikey yükselişi hem diğer siyasi partileri hem de kendi partisi içinde farklı kesimleri belli ki rahatsız ediyor. Yalaz'ın sokak hayvanları konusunu da arkasına alarak bir anti-kahramana dönüşmesinden korkanlar var belli ki. Bu husus çok önemli. İsim vermeyeceğim ama CHP içinde Yalaz'ın çıkışından memnun olmayanlar da var.
3. hususa gelirsek iktidar kanadı ve mevcut iktidarın destekçileri "Sokak Hayvanları" meselesini CHP'nin üzerine yıkarak olayı itibarsızlaştırmak istiyorlar ve olayı siyasetin göbeğine çekmeye çalışıyorlar. Böylece yalnızca CHP ve destekçileri "köpek savunucusu" olacak ve bu olay tamamen siyasi bir çekişme gibi gösterilip hayvanların öldürülmesi basite indirgenecek. Yalaz'ın ulusal kamuoyunda bu kadar yankı bulması da sırf bu yüzden. Ben CHP olsam bu tuzaklara düşmek istemem...
Yalaz konusunda şunu da söylemek isterim. Şayet sokak hayvanları acımasızca öldürülür ve bu duruma tepkiler çığ gibi büyürse, bu kıvılcımı yakan ve direnişi başlatan isimlerden biri olarak Talat Yalaz tarihe geçer. Bu da Yalaz'ın siyasi kariyerini öne taşıyacağı gibi vicdan sahibi bir siyasetçi olduğunu da tüm Türkiye'ye gösterir. Anti-kahraman olmak kolay değil elbet. Talat Yalaz'ın yaktığı bu kıvılcımdan etkilenmemesi mümkün değil. Tepki alacak, davalar açılacak ama eğer söylediklerine inancı tam ise bunların hiçbiri Yalaz'ı yıpratmamalı, aksine güçlendirmeli.
Gezi'ye son bir tur daha döneceğim ama öncesinde Yalaz'a soruşturma açılmasını da kınamak istiyorum. Eskişehir özelinden bir örnek vermek de isterim. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, malumunuz Eskişehirli. Kendisi hemen her konuda halkı kin ve düşmanlığa iten açıklamalara imza atıyor. Sokak köpekleri de öldürülsün diyor. Şimdi bu örneği neden verdim. İkisi de Eskişehirli bu siyasilerin. Peki Mustafa beyefendiye bugüne kadar bir soruşturma açıldı mı? Ben bilmiyorum, açılsa duyardık. O zaman neymiş, ikitdara yakınsan ne yaparsan yap rahatsın.
Şimdi mevcut iktidar böyle kritik konularda ikircikli hareket ederse bu defa siyasilerin veya sade vatandaşların iktidarı sert eleştirmesinin veya iktidarın aldığı kararlara sert şekilde direnmesinin önü çok açılıyor. Yani ikitdar kendi direnişçisini hamleleriyle zaten kendisi yaratıyor.
Yeniden Gezi Parkı'na gelirsek...
Talat Yalaz'ın doğaya yönelik bir katliamda Türkiye tarihinde, bu alandaki en önemli ve özel örneğe atıfta bulunması kaçınılmazdı. Benim de bu yasa ilk konuşulduğunda aklıma direkt Gezi geldi. Siz Gezi'yi veya Yalaz'ı suçlamak yerine hayvanları öldürmekten, cennet vatanımızın doğasını üç beş şirkete peşkeş çekmekten vazgeçerseniz zaten Gezi gibi bir direnişe de gerek kalmayacak, kalmayacaktı. Siz halk bir şey olsa da çıkıp sokaklarda dirensek diyor mu sanıyorsunuz? Öyle olsa her toplumsal olayda bu halk sokağa dökülürdü. Kimsenin bence böyle bir arzusu yok. Türk milleti devlet veya hükümet düşmanı değil. Sadece bu hamlelere sessiz kalmak istemiyor.
Mevcut iktidardan ricam kendi direnişini yaratmak yerine toplumun isteklerine doğru bir dil ile yanıt vermesidir. Umarım can dostlarımız katledilmeden, kimsenin canı yanmadan, toplumda infial yaratılmadan bu tartışma bir an önce son bulur.
Devlet öldürmez, yaşatır!
Herkese sevgiler, saygılar...