Gezi Eylemleri yıllardır herkesin tartıştığı ama ortak karara varamadığı bir mesele…

Milyonlarca insanın hak aramak için sokaklarda döküldüğü, anayasal hakkını kullandığı ve dünya çapında ses getirdiği bir yönü de var.

Birileri tarafından provoke edilen, ana amacından saparak yıkılan, yakılan ve kamuya zarar veren tasvip edilemez yanları da var.

Ancak gezi eylemlerini tamamen kötü ve yanlış ya da tamamen iyi ve doğru ilan etmek kesinlikle mümkün değil.

Sizi bilmem ama ben işin özellikle başlangıç aşamasında doğru olduğunu, iktidarı eleştirmek ve direniş için bir süre doğru ilerlediğini ancak belli bir zaman diliminden sonra taleplerin değişerek provoke edilen bir süreç olduğunu düşünen taraftayım.

Malumunuz son günlerde sokak hayvanları yasasına tepki gösteren insanlar ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Eskişehir’de de çeşitli eylemler yapıyorlar.

 CHP İl Başkanı Talat Yalaz’da bu eylemlerden birine katıldı ve yaptığı konuşma esnasında “Tarihi bir direnişe hazır olsunlar. 2 tane ağaç kesildi diye nasıl sokakları gümbür gümbür titrettiysek eğer can dostlarımıza dokunurlarsa aynı şekilde mücadelemizi vereceğiz” şeklinde bir söyleme imza attı. Haliyle gezi eylemleri süreci yeniden tartışılmaya başlandı.

Ardından ise hem ana akım medya hem de Eskişehir siyasetinde Talat Yalaz adeta hedef tahtası oldu.

Ak Parti ve iktidar ortağı MHP’nin yanı sıra Zafer Partisi Eskişehir teşkilatından da Yalaz’a tepki açıklamaları yapıldı ve sert eleştiriler getirildi. Hatta hızlıca bir soruşturma başlatıldı ve Yalaz ifadeye çağrıldı.

Ben sadece siyasetçi değil aynı zamanda başarılı bir avukat olan Yalaz’ın yaptığı açıklamaları çok abes, çok tehditkar, çok amacını aşmış olarak görmedim.

Gezi sürecini ima etmese, sokakları titretmek ile ilgili maksadını daha net açıklamış olsa diye düşünenlere de hak verebilirim ama bu kadar hedefe konmayı hak etmediğini düşünüyorum.

Yalaz açıklamasını “Biz çevreye, ağaca, hayvanlara saygılıyız. Geçmişte 2 ağaç için seferber olduk. Bugünde örgütlü gücümüzü ve demokratik hakkımızı sokak hayvanları için kullanacağız, yasanın geri çekilmesi için anayasal tüm hakkımızı kullanacağız, sonuna kadar direneceğiz” şeklinde okuyabilmek de gayet mümkün değil mi?

Ancak mesele sokak hayvanlarından çıkıp başka bir siyasi karşıtlığa dönüştüğü için üzgünüm ki niyetler de, tepkiler de buna göre değişiyor. Ve belli ki parti genel merkezlerinin direktifleri şehrin siyasi aktörleri arasında da başka bir kavganın fitilini ateşliyor.

Çünkü birbirini iyi tanıyan, huyunu suyunu iyi bilen siyasilerin en azından Eskişehir gibi gezi direnişinin bile en aklı selim ilerlediği bir şehirde bir açıklama üzerinden bu kadar tepkili olmasını samimi bulmuyorum.

Üstelik bu tepki süreci Talat Yalaz’ı başta biraz zorlayacak gibi gözükse dahi geniş bir perspektif ile bakarsak kendi partisi içinde güçlü ve daha çok desteklenen bir aktör olacağını yani sürecin sonuç kısmında Yalaz’a zarardan çok fayda sağlayacağını da belirtmem lazım.

Öte yandan beni asıl üzen bu tartışmanın içinde Eskişehir siyasetinin aktörlerinin sokak hayvanlara olan bakış açısının net olarak anlaşılamaması.

İktidar kanadının temsilcileri ve iktidar ortağı MHP’nin çözüm önerisi sokak hayvanlarının öldürülmesi mi? Çözüm için tek koşul olarak bunu mu destekliyorlar, yoksa siyaseten mi bunu savunmak zorunda kalıyorlar anlamadım. Gerçi söz konusu vicdan olunca her ikisinin de kötü bir tercih olduğunu söyleyebilirim.

Yine de şehrin mayası gereği kimisini yakından tanıdığım insanların ve siyasilerin başka bir çözümü savunmalarını, öldürme fikrine karşı çıkmalarını da beklemek gibi ince bir ümidim de var.