Eskişehir’de yerel seçim gündemini önce trafik sonra kentsel dönüşüm şimdilerde ise şebeke suyu belirliyor. Mesele madem ki su gelin su konuşalım…
Şebeke suyu üzerinden içilir mi içilmez mi tartışmasından tutun Eskişehir’de suyun fiyatı bu kadar olur mu konusuna kadar büyük bir tartışma başlamış durumda. Şehirde büyükşehir belediye iktidarını elinde tutan Cumhuriyet Halk Partililer şebeke suyu konusunda kendilerini ve ESKİ’yi savunurken şu anda şehirde muhalefet konumunda olan AK Partililer ise su konusu üzerinden belediyeyi çok ağır eleştiriyor. Hatta eleştirmekten öte gidiyor ve suçluyor.
Şehirdeki su tartışması bence gereksiz uzatılıyor olsa da içme ve kullanma suyunun giderek azalması dünyada şu an en büyük sorunlardan biri olarak görülüyor. Bu nedenle popülist söylemler üzerinden tartışmak yerine suyun akıbeti üzerinden bir tartışmaya ben de varım. Yani mesele su ise gelin su üzerine ciddi ciddi konuşalım.
Su konusuna geçmeden önce şunu da belirteyim ki daha sonra “Yahu bu adam su üzerine konuşacak ne yetkinliğe sahip?” sorularına maruz kalmayayım. Sizi de yormamış olayım. Benim lisans mezuniyetim fen fakültesi biyoloji bölümünden. Bu okuldan mezun olduktan sonra bir STK’da bir yıl boyunca Burdur Gölü’nün kuramasını engelleme çalışmaları adına profesyonel olarak çalıştım ve suyun yönetimi ile ilgili ciddi bir girişimin içinde yer aldım. O dönemde de yüksek lisans programına girdim ve ihtiyoloji üzerine çalıştım. Balık bilimcisiyim ancak; hidrobiyoloji yani su bilimi de bu alandan ayrılamaz. O yüzden ihtiyoloji kadar hidrobiyoloji de çalıştım. Her neyse bunları söylememdeki nedeni eminim anlamışsınızdır. Devamını anlatmama gerek yok diye umuyorum.
Şimdi dönelim su konusuna. Popülist konuları boşverelim dedim ama o konular ile realist durumları bağlamazsam konu havada kalacak gibi hissediyorum. Bu nedenle Eskişehir gündemindeki konuları sizlere gerçekçi karşılıkları ile anlatmaya çalışacağım.
ESKİ’nin son olarak abonelerine attığı 2 SMS var. Zaten su tartışmalarının popüler siyaset kültürünün göbeğine oturmasında Nebi Bey’in açıklamalarına karşı gelen bu 2 SMS var. ESKİ bu mesajlarda, (ellerinde kesinlikle veri olduğunu kabul ederek söylüyorum) haklı.
Fakat ESKİ’nin bu denli eleştirilmesine neden olan iki sebep var bunu da atlamamak lazım. İlki suyun kredili sistem olmasının iyi bir seçenek olmadığı iddiasına karşı verdiği cevapta kurumun ya da bu kurumu temsilen Ayşe Ünlüce’nin aslında tek eksiği tüm bu hizmetlerimizin yanında online su yüklemesi de yapılabilir, makul bir yol dememesi. Bu yöntem su sayaçlarının değişimi veya aplikasyonun entegrasyonu gibi ek maliyetler getirecek olsa da bu maliyetler pek tabi hesaplanabilir ve kamu bütçesi ya da ESKİ bütçesinden karşılanabilir. Maliyet çok yüksek ise bu halka açıklıkla anlatılabilir.
İkinci eksik ise şebeke suyunun içilebilir olduğu söyleminin biraz havada kalması. Evet, Eskişehir’deki şebeke suyu belirli parametrelerde belirlenen normlara uygun değerler içeriyorsa içilebilir. Bunu belirleyen ise EBB ya da ESKİ değil. Bu tarz konularda yetki Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlarda ya da hükümetlerde oluyor. Yani suyun değerlerinin içmeye uygun olmasını belirleyen ESKİ değil. Bu arada su değersel olarak içilebilir diye içilir demek çok doğru gelmiyor bana. Eskişehir’deki suyun tadı gerçekten kötü. Ancak bu belediyenin de suçu değil.
“Bakanlık, içme ve kullanma suyu temin edilen veya temin edilmesi planlanan suların kalite kategorilerini; Ek-1’de yer alan kalite parametrelerinin analiz neticelerini kullanarak belirler. İdarenin, Bakanlık tarafından tespit edilen kalite kategorisine göre 6 ncı maddede belirtildiği şekilde arıtma yapması ve arıtma verimini takip etmesi zorunludur.”
Resmi Gazete’de geçen ibareye baktığımızda suyun içilebiliriğini bakanlık belirliyor. Yani, bakanlık Eskişehir’in suyu içilebilir diyor. ESKİ’nin bunu kamuyouna sunma hatası var. Onun dışında bir suçu yok.
ESKİ’nin Kalabak Su ve Eskişehir’de bir kesimin yüksek bulduğu şebeke sularından büyük bir kar ettiği söylentisi de gündemi epey meşgul ediyor. Burada da devreye raporlar ve rakamlar girmeli. Ayşe Hanım ESKİ’nin öyle düşünüldüğü gibi kar etmediğini söyledi. ESKİ’nin elinde bunları doğrular veriler var ki Ayşe Ünlüce bunları televizyonda söylüyor. Yani, ESKİ’nin çok uzak diyarlardan su getirecek, eldeki suyu çok verimli bir içme suyuna dönüştürecek gücü yok sonucu çıkıyor buradan. Aynı zamanda ESKİ’nin Porsuk Çayı ve Porsuk Baraj Gölü’nden alınan suyun arıtmasında kullanılan kimyasalların ve elektrik maliyetinin kamuyounun önüne koyularak Eskişehir’deki su maliyeti ile ilgili spekülasyonların önüne çok rahat geçilebilir. Yani, sonuç olarak ESKİ popüler tartışmaların hemen hepsinde haklı. Sadece bu haklılığını kamuoyuna iyi servis edemiyor.
Ben ESKİ ya da Ayşe Hanım’ın yerinde olsam çıkar 1 metreküp suyun maliyetini açıklardım herkesin önünde. Aynı zamanda online ödeme sisteminin getireceği maliyeti de. Bir de suyun içilir raporlarının nasıl verildiği ve bu suyun içilebilirliğinin kimden onay aldığını. Ancak bunu sosyal medyadan bu konulara hakim olmayan isimler üzerinden yapmazdım. ESKİ’den SMS de atmaz direkt bu konuda mahir birini ekranlara çıkarırdım. Neyse bazen basit hatalar olabilir. Sonuç olarak ise AK Parti ve Nebi Bey’in su üzerinden yarattığı spekülasyonların pek çoğu altı doldurulabilir iddialar değil.
Bir defa Eskişehir ve çevresindeki kaynak sularının, kalitesi yüksek ve basit arıtma ile içilebilecek hale gelen suların tükenmesi tamamen merkezi iktidarın veya iktidarların hatası. Bunu belediye vs. gibi kurumlara yıkmak ancak kendi ayıbını kapatmak olur. Eskişehir’de değil tüm Türkiye’de muazzam kalitede yeraltı suları veya kaynak suları yıllarca tarımsal sulamalara harcanmadı mı? Hatta kırsalda halen harcanmıyor mu? Çiftçinin bilinçlendirilmemesi, sulu tarımın Türkiye’de tamamen yanlış anlaşılması ve oy uğruna çiftçinin her istediği yere amiyane tabirle bir baraj dikilmesi bugün su tartışmalarının temel sebebidir. Bunun da sorumluları kim herkes kendisini biliyor.
Bir ikincisi tarımsal sulama ya da farklı bir alana kurban edilmeyen kaliteli suların da özel şirketlere uzun yıllar boyunca kiralandığı, yani damacana su, pet su markalarına peşkeş çekildiğini unutmayalım. Bunu yapan belediye mi? Hayır, bunun müsebbibi de merkezi otoritedir. Bu söylediklerimi sadece Eskişehir ile sınırlamayın. Ben yıllarca Burdur ve Antalya bölgesinde yaşadım. Toroslarda, göllerde, akarsularda olan ve temizlik açısından Eskişehir’deki işlenmemiş sudan çok daha temiz kaynaklara sahip illerde de maalesef çeşme suyu kötü halde. Bunun nedeni de aynı. Kaynak suları su şirketlerine, göl ve dere suları ise kontrolsüz tarıma peşkeş çekilmiş durumda. Zaten bu kafada devam edersek 20 yıla tartışacağımız bir sumatik veya şebeke suyumuz da kalmayacak. Sürdürülebilir su planlamaları yerine musluklardan içme suyu şırıl şırıl akacak demek tamamen popülizm.
2 yıl içinde çeşmeden lezzetli su akıtmanın maliyetine gelelim. Bunu da Nebi Bey’in açıklaması gerekiyor. Çünkü lezzetli ve tam güvenilir, gerçekten değerleri içilebilir değil de her şeyiyle içilebilir kabul edilen bir suyu çeşmeden akıtmak o kadar kolay değil. Biyolojik arıtma yapılması, şebeke hatlarının yenilenmesi ve insan sağlığına en ufak zarar verecek kimyasal maddenin bu sularda kullanılmaması lazım. Yok böyle olmayacak sadece suyun tadı düzelecekse onun için çok uzak yerlerden yüksek maliyetli şebeke suyu getirmek akıl karı değil. Diğer türlü bir sistemi kurmak da 2 yılda yapılması epey zor bir iş. Eskişehir’e en yakın kaynakların tarımsal sulama ve sanayi kirliliğinden kötü durumda olduğunu gördüğümüzde bu daha da imkansıza yakın hale geliyor.
Bir de Eskişehir’e ya son teknoloji arıtma yöntemleriyle ya da uzak bölgelerden içilebilir şebeke suyu getirilecekse bunun malityeti bugünkünden asla az olmaz. Nebi Bey birkaç yıl ben bu suyu bir şekilde ucuz tutarım, sonrasında ise iş nereye giderse gider diyorsa olabilir. Fakat uzun vadede Eskişehir’in ucuz suya ulaşması da oldukça imkansız.
Eskişehir’de günlerdir su konuşuluyor. Ancak işi bilenler neden geri planda? Neden söylemler üstünden bu tartışma var. İki taraf da çıksın verilerle projelerle konuşsun. Bu veri ve projeleri de gelsin tarafsız otoriteler değerlendirsin. O zaman görünür kim haklı kim değil. Bunun dışında suni gündem oluşturmanın da artık anlamı yok. Yedik içtik doyduk kalktık. Artık sofrayı işi bilenler kaldırıp yeniden kurarsa vatandaş da tabiri caizse birbirini yememiş olur.
Herkese sevgiler, saygılar ve iyi hafta sonları diliyorum.