İyisiyle Kötüsüyle Bir Yılı Daha Geride Bırakıyoruz.

Değişim, kutuplaşma, küreselleşme, savaş, uyum süreci, çatışma… 2024’ü birçok kelimeyle anlatabilsek de aralarından biri öylesine gerçek ki, üzerine birkaç kelam etmek mecburiyetindeyiz. O ki, ekmekle kuru soğana kanaat edenden yılmadan hakkını arayana kadar hepimizin mücadelesinin bir gerçeği olmuş "Burukluk".

Anlık sevinçlere karşı bastırılamayan bir hüzün, güzel gelişmeleri gölgesinde bırakan derin bir eksiklik… Evet, içimiz buruk.

Erzak alışverişine, "O ister de ben alamam" hissi sebebiyle evlatlarıyla gitmeyen annelerimiz buruk. Yenisini alamadığı için postallarını bu yıl da Sıcaksularda tadil ettiren emeklilerimiz buruk. Hayal uçurtmaları enflasyon tellerine dolanmış, öteki mahallelerin yamalı pantolonlu çocukları buruk.

Milyonluk arabalarıyla caka satan sarı sendika yöneticileri değil, alın teriyle çalışan ve nefsini "asgaride" tutmak zorunda kalan emekçiler buruk.

İçimizdeki burukluklar saymakla bitmez, saymaya lüzum da gerekmez. Mühim olan saymak değil, burukluklara deva olabilmektir. Keza, 2019’da İstanbul ve Ankara’yı, 2024’te ise muhtelif birçok ili muhalefete kazandıran Eskişehir’de muhalefetin gücünü pekiştiren bu husustaki sahiciliğidir.

Halkın teveccühü, tam da bu sebeple vergi yükü olarak sırtlarına bindirilen mega projelerden, dev yatırımlardan değil, sosyal belediyecilikten ve halkçılıktan yana olmuştur.

Bugün sokağa indiğimizde, başta Ayşe Ünlüce olmak üzere belediye başkanlarının en çok alkışlanan özelliği halkçı uygulamalarıdır. Öğrenci Konukevi, Halk Lokantası, Emek Kafe...

Boğazından lokma geçmeyen vatandaştan, 2025 arifesinde 15 katlı kavşak mı, 15 adet katlı kavşak mı polemiğine kulak kabartmasını beklemek, buruklukların hafife alındığının, tam da bu sebeple ibretlik bir belirtisidir.

Ufukta henüz bir seçim görünmüyor. Bu dönemde kim, burukluklara deva olur, derin yoksullukla adeta savaşan Eskişehirlinin yaralarını sarar; suni gündemlerle vakit öldürmez; halkın teveccühünü o kazanır.

Muhalefet adına temennim, bu seçimsiz dönemde elbette vizyon ve yapı projelerini görmezden gelmemek kaidesiyle sosyal belediyecilik uygulamalarına ağırlık vermesidir.

İktidar kanadı, kendi iç hesaplaşmasını ne zaman tamamlar ve buruklukları gidermek üzerine bir siyaset izlerse, o vakit şehirdeki mevcudiyetini tahakküm eder. Ancak bu sayede durağanlık yerini rekabete, burukluk yerini umuda bırakır.