Seyitgazi'de imamhatip ortaokulunda din dersine giren ilçe müftüsünün 12 yaşındaki bir kız çocuğunu cinsel içerikli mesajlar göndererek istismar ettiği haberleri geçtiğimiz günlerde medyada yer buldu.
Adli kontrolle serbest bırakılan müftü hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı üzerine yeniden yakalama kararı çıkarıldı. Müftü, karar üzerine tekrar gözaltına alındı.
Bahsi geçen suçun işlenip işlenmediği adli merciler tarafından sonuçlandırılacak olsa da yakın geçmişimizde benzer dehşet verici taciz olayları ne yazık ki delillerle sabit. Hiranur Vakfı olayı, Ensar skandalı ve daha nicesi.
En dokunulmaz, en saf ve masum olan çocuk ne yazık ki çeşitli gruplar tarafından sistematik bir şekilde yıllardır taciz ediliyor.
Vakanın en ziyade acı veren yönü, failin sivil kimlikle hareket ettiği zaman kamuoyunun suçun en ağır şekilde cezalandırılması hususunda hemfikir olurken, failin bir cemaat veya dinî grup ile bağlantılı olduğu hallerde pek çok zaman çeşitli kurumlar ve topluluklar tarafından korunup kollanması oluyor.
Mesela, işlenen taciz olayları kimi medya organlarında yer bulmuyor, adalet sistemi manipüle edilebiliyor ya da güçlü siyasi bağlantılar araya sokulup failin suçlarının üzeri örtülebiliyor.
Hiçbir şey yapılamazsa Seyitgazi'de olduğu gibi bir Diyanet Sendikası başkanı çıkıp çeyrek asırdır kendi zihniyetlerinin tahakkümü altında olan sistemi suçlayabiliyor. "Hocamıza kumpas kuruluyor." naraları atıyor.
İşin trajikomik kısmı ise kendilerine bağlı müftünün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunuyla yargılandığını bilmeden bir koşullanma ile 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna saldırmaları.
Şaka gibi ama gerçek. Ayağı taşa takılsa, o sabah fırında taze ekmek bitse, yatağın ters tarafından kalksa 6284'ü suçlayacak bir güruh...
Sizin yerinize ağzınızdaki baklayı ben çıkarayım. Rahat rahat diyebilin ki bizler hukuka tabi olmak istemiyoruz. Cumhuriyete de ilkelerine de karşıyız. Kutlu gayemiz dokunulmaz bir ruhban sınıfı olmaktır. Mesele çiftliklerimiz, köylerimiz, kasalarımız ve çek defterlerimizin içindekiler.
Siz büyük ve fos mağduriyetlerinize sığınadurun, biz ise bu ülkenin çocuğunu, kadınını yüreklilikle savunmaya devam edelim.
Sizler gerçek emellerinizi dile dahi getirmekten sakının, bizler "İlelebet Cumhuriyet!" ile meydanları inetelim.