ESO dün Eskişehir’de yaşadığımız konut sorunu ile ilgili önemli bir paylaşım yaptı ve bir rapor yayınladı.

Ucundan benimde destek verdiğim ve yaşadığımız sorunun özetini net bir şekilde ortaya koyan, akademik değil ama içindeki verilerle sorun tespitine epey katkısı olacak bir rapor.

Çünkü istifade edilen veriler gökten zembille inmedi ve tahminlere göre şekillenmedi.

TÜİK istatistiklerinden, Türkiye’de emlak sektörünün nabzını tutan 3 sitenin ortalama emlak endekslerine kadar tüm rakamlar erişilebilir, somut rakamlar.

Altı çizilen bazı tespitler ise EBB’nin İTÜ ile ortak çalışması olan 1/25000 ölçekli plan için yine bilim insanlarının planla birlikte değerlendiği notlar ve AFAD’ın Eskişehir’deki afet durumları için hazırladığı detaylı raporda da yer alan tespitler.

Yani aslında ESO insanların yüzlerce sayfa olduğu için belki okumaya üşendiği ve farklı kurumların kendi hedeflerine göre hazırladığı raporları analiz etti, bir araya getirip özetledi, şehirde yapılmış ve yapılamamış projeleri, fiyat değişimindeki oranların çarpıcılığını da ekleyerek Eskişehir kamuoyuna sundu.

Bu kısa bilginin ardından gelelim değerlendirmelere,

Aslında yaşadığımız sorunu anlamak ve altını çizmek için illa bir rapora ihtiyacımız yok. Ancak söz uçar, yazı kalır diyerek bu tür somut şeylerin olması derdimizi anlatmak için bize katkı sağlıyor.

Bugün 4 sene içinde 7,8,9 katına çıkmış kiralık ve satılık emlak fiyatlarından bahsediyoruz.

2019’da 1200 TL kira verdiğimiz eve bugün 10.000 TL kira veriyor ama seneye ne yapacağız diye kara kara düşünüyoruz.

Enflasyon ve fiyatların yükselmesi sadece Eskişehir’in sorunu değil.

Ancak enflasyon nedeniyle Eskişehir’e emsal olabilecek diğer şehirlerde değişim yüzde 400 civarıyken Eskişehir’de yüzde 900’e kadar çıkıyorsa burada 2 kere düşünmek gerekiyor.

Daha önce yazmıştım. Eskişehir’de olan sorun talep ve arz arasındaki uçurumdan kaynaklanıyor. Kiralık ve satılık konutlara talep çok ama arz sınırlı. Haliyle ticari meta gibi evlerin de değeri normalin üstünde değerleniyor ve maalesef sabit gelirli çoğunluk için bu durum katlanamaz, taşınamaz bir noktaya geldi.

1+1 evlerin bile 8,9,10 bin TL gibi rakamlara ulaştığı bir şehirde, dar gelirli insanlar ne yapacak?

11.400 TL maaş alan bir insanın bu kiraları vermesi, barınma sorunu yaşamaması mümkün mü?

Kimileri mevcut sorumlulara şirin gözükeceğim diye o kadar vicdanlarını köreltmiş, garibanın yaşadığı sıkıntıyı yok saymaktan hiç çekinmiyor ve şehirde konut sorunu olmadığını iddia ediyor.

El insaf yahu, el insaf…

Sermaye düşmanlığını doğru bulmam ama anlayabilirim. Fakat kimin dediği, ne dediğinden daha önemli oluyorsa orada farklı bir hesap kitap vardır.

Kimin dediğini bırakın da mevcut sorun var mı, yok mu rakamlara bakın!

Eskişehir’in nüfusu 906.000 kişi…

Buna kayıt dışı göçmenleri, ikametgahını Eskişehir’e aldırmamış olan öğrencileri de bir ekleyin bakalım kaç etti? En az 1.000.000 kişi değil mi?

Peki, TÜİK’e göre ortalama hane halkı büyüklüğümüz nedir? 2.6 …

Yani bir konut içinde yaklaşık 2.6 kişi yaşıyor.

O zaman 1 Milyon kişi için kaç haneye ihtiyacımız var? 384 Bin…

Peki, resmi rakamlara göre Eskişehir’de kaç hane var? 326 Bin…

O zaman en basit tabirle bile sadece mevcut nüfus için yaklaşık 40 bin, öğrenci ve göçmenler ile 50 bin konuta ihtiyacımız var demektir.

Bunu kabul etmek ve Eskişehir’in yeni toplu konutlara ihtiyacı olduğunu öngörmek bu kadar zor değil.

İşe buradan başlayalım…

Sonra ne yapılabilir noktasına odaklanalım.

Çünkü ESO raporu şunu yapalım, bunu yapalım diye adres göstermiyor.

Sadece yeni imar alanlarının, özellikle inşaat maliyetlerini düşürecek arsa payı ucuz imar ilanlarının ihtiyacına dikkat çekiyor.

Bakın Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Gazi Çelik ve sektördeki hemen hemen tüm emlakçılar aynı şeyi ifade ediyor “Eskişehir’de imarlı arsa fiyatları çok yüksek olduğu ve yeni arsa üretilmediği için fiyatlar giderek şişiyor, acilen yeni imar alanlarına ihtiyacımız var” diyorlar.

Ancak 25 binlik planlara mevcut fay hattı yansıtılmadığı için bu iş sürekli askıda, sürekli geri planda bırakılıyor ve mevcut gelişim, konut alanları imara açılamıyor.

Üstelik sadece yeni imar alanı açmak değil, mevcut imarlı alanlara kat irtifakı ile ilgili kararları da gözden geçirmek gerekiyor.

Zemin sorunu olmayan, deprem yönetmeliğine uygun yerlerde neden 4 kat irtifakı ile sınırlı kalıyoruz? Neden 6,8 kat gibi kat irtifakları gündeme gelmiyor?

İstenince 16 kat’a kadar imar verilebiliyor ise kenar mahalleler de mesela Yeşiltepe’de neden bu konuda katı bir tutum izleniyor.

Bina sağlam ve depreme dayanıklı ise, iyi denetlendiyse bence sorun yok.

Lakin denetlenmedikten ve sağlam olmadıktan sonra 2 katlı binalar yıkılmıyor mu?

Kaldı ki, gerçekçi ve ekonomik açıdan düşünelim.

Zaten 4 katlı bir binayı hangi müteahhit ya da kat maliki kar elde etmeden hatta üstüne para vererek dönüştürür?

Eskişehir Sultandere günümüze en yakın ve 20 yıl önce yapılmış bir örnek… Sermayeye mi yaradı?

Uluönder, Yenikent  ve çok eski zamanlarda Seylap evleri inşa edilince sermaye mi kar yaptı?

TOKİ yaklaşık 10 bin konut yaptı ve bu vesileyle Allahtan ucuza konut sahibi olan nice eşimiz, dostumuz oldu.

Buralar getto mu oldu? Sınıf ayrımcılığı mı oluştu? Kim zarar gördü yahu?

Neymiş, ucuz konut gettolaştırıp, sınıfsal ayrımcılığa yol açarmış.

Siz aklınızı mı kaçırdınız arkadaş!

Bu şehirde asıl sınıfsal ayrımcılık fakir değil son 20 yılda imara açılan lüks yerlerde yaşandı, farkında değil misiniz? Kör müsünüz?

Sümer’de, Karabayır Bağlarında, Kızılyer’de fakir ya da orta gelirli mi oturuyor?

Hangi ücretli çalışan buralardan ev sahibi olabilir ya da kiralık tutabilir?

Bir dairenin 7 milyona satılması mı sermaye dostudur, 1,5 milyona satılması mı?

Bırakın şu siyasi ya da kişisel takıntıları, kimin ne dediğini de vicdanla, yaşadığımız gerçeklerle oturalım masaya ve çözüm için tartışalım.

Bu şehrin yeni toplu konutlara, talebe yetişecek kadar yeni konuta ve arsa paylarının inşaat maliyetleri içinde daha ucuz, daha uygun bir hale gelmesine ihtiyaç vardır.

Ben senelerdir 2,3 ayrı işte çalıştığım halde bir ev alma hayali kuramıyorum.

Dekontlarım elimde, isteyene sunarım. 4 sene önce 750 TL kira öderken şimdi 40 yıllık bir daireye 8000 TL kira ödüyorum… Zorlanıyor, seneye nasıl bir artış gelecek diye kara kara düşünüyorum.

Aynı ev standartları olan evler Ankara, Bursa ve diğer şehirlerde daha ucuz, daha uygun ve bu beni rahatsız ediyor kardeşim…

Çünkü bu şehrin evladıyım. Birileri öyle istedi diye şehir dışında yaşamaya mecbur edilmeye itiraz ediyorum. Etmeye de devam edeceğim.

Bence siz de edin!

Bu konu temel bir ihtiyaçtır. Siyasetten üstündür.

Bu konu Büyükerşen, Hatipoğlu, Kesikbaş destekçiliğinin ötesinde, insani bir konudur.

Niyet okuma ile, sanrılarla, takıntılı ve çelişkili söylemlerle hallolamaz.

Bugün burada nokta koyayım, yarın devam edeceğiz!