2,3 yıldır hazırlıkları yapılan ve zaman zaman genel seçimden dahi önemliymiş gibi algılanan Eskişehir yerel yönetim seçimlerine yaklaşık 9 ay kaldı.

Son günlerde nereye gitsem, kimle konuşsam konu dönüp, dolaşıp bu seçim sürecine geliyor.

Kimler aday olacak, olabilir, olmalı diye bazen yorum yapıyor, çok zaman havanda su dövüyoruz.

Ancak dikkatimi cezbeden, birkaç yerde konuşulan ve bana da mantıklı gelen bir üçlü liste var ki, bu listeyi dile getirmezsem olmaz.

“Bu 3’lü çok güçlü” sloganları ile dillendirilen liste hem sürpriz hem çarpıcı…

İlginç yanı listenin İYİ Parti listesi olarak lanse edilmesi ve dillendirenlerin şu isimlere yer vermesi ise çarpıcı,

Büyükşehir Belediyesi Adayı Ahmet Ataç

Odunpazarı Belediyesi Adayı Nadir Küpeli

Tepebaşı Belediyesi Adayı Metin Güler

Elbet bu liste bir arzu, bir istek listesi. Gerçekleşir ise seçim tarihinin en ilginç sürecini yaşayabileceğimiz bir liste ama gerçekleşmesi konusunda bana göre tek handikap Ahmet Ataç…

Ataç’ın seçime CHP’nin Büyükşehir Adayı olarak girmemesi ve İYİ Parti için ikna edilmesi öyle kolay ve kâğıt üstündeki gibi rahat olmaz. Ama İYİ Partililerin hem teşkilat hem de destekçi bazında Ataç ismini çok istedikleri su götürmez bir gerçek ki bunu her yerde dillendiriyorlar. Ataç ise şehirde oy potansiyeli en yüksek isim olduğunu biliyor ve hak ettiği adaylık süreci için sabırla beklemeye devam ediyor. CHP’den kopması için büyük bir haksızlığa uğraması lazım…

Bir başka ayrıntı ise bu seçime öyle ya da böyle iş dünyasının damga vuracağı gerçeği…

Şehirde güçlü ve yeni aktör dendiğinde ilk sıralarda yer alan isimlerden biri de ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş…

Büyükerşen’in yerini Kesikbaş’a bırakacağı ile ilgili dedikodular kadar, Ak Parti’nin etkin isimlerinin de Büyükşehir Belediyesini ancak Kesikbaş gibi güçlü bir isimle alırız düşüncelerini birkaç yerde duymuş bulunmaktayım.

Bir tarafta EOSB Başkanı Nadir Küpeli, diğer tarafta ETO Başkanı Metin Güler ve siyasetin yakın markajındaki ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş’ı düşünürsek karşımıza ekonomiyi yönetenler gerçeği rahatça çıkabiliyor.

Nitekim süreç dedikoduları artırarak ilerleyecek ancak önümüzdeki çok uzun bir zaman dilimi yok. Muhtemelen Eylül ayı ile birlikte bu söylemler netleşmeye, tavırlar daha okunaklı olmaya başlar, bizler de oturup tüm süreci yeniden değerlendiririz.