Yaş kemale erdikçe insan bedeninin rutin hayata karşı mukavemeti bir hayli azalıyor.
Çok ciddi olmasa bile 2024 yılında bunu fazlaca hissettim. Hastane yollarını epey arşınladığım ve bol bol istirahat yapmam gereken bir sene oldu. Neyse ki son günlerde gayet sağlıklı ve mutluyum. Bir süredir yazamasam ve sevgili EHA editörleri geçenlerde bir yazımı es geçmiş olsa da yeniden ara ara yazmaya devam edebileceğim bir sürece evrildim.
Biliyorsunuz Eskişehir yaz aylarında daha sakin, siyasetten biraz soyutlanmış ve gürültüsüz bir dönem geçirir. Lakin bu sene diğer senelerden farklı bir hava soluyoruz.
Gözler şehrin yeni lideri Ayşe Ünlüce’nin üstünde olunca, Talat Yalaz CHP’si süreci vites düşürmeden devam ettirmek isteyince, Kazım Kurt ve çevresi de tatil yapmak yerine kendine yeni hedefler koyduğu için yaz ayları da epey hareketli geçiyor.
Ancak asıl ve beklenmedik hareket ETO cephesinde yaşanıyor.
İçeride neler oluyor, üst üste yaşanan ve Metin Güler’in artık hata olarak sayamayacağımız bu kavgacı tutumunun altında yatan sebep nedir bilemeyiz ancak hoş bir durum olmadığı ortada.
Yanılmıyorsam son 1 ay içinde ESO ile artık yargıya taşınmış bir üye kavgasını tek taraflı olarak yapma ihtirası ve bunu kamuoyuna önüne çekme çabası, Eskişehirspor faydasına yapılacak yöresel ürün fuarına karşı yarı yarıya haklı olsa dahi en sert kalibreden söylemler ve son olarak ERİAD’ın aylar önce deklare ettiği bir yatırım projesini sahiplenip ETO yapacak minvalinde bir hava yaratan açıklamaları Metin Güler’e ne oldu diye herkesi düşündürmeye başladı.
Söz konusu Eskişehir olunca kavgaları bitirip aksine birbirleriyle uyum içinde çalışmasını beklediğimiz ticaret erbabına daha doğrusu ticaret erbaplarının temsilcisi olan Güler’in bu tavırlarını haklı-haksız olarak değerlendirmenin bir manası yok.
Şehrin sanayicisi ile küçük bir meseleyi kan davası haline getirmek, fuar alanında yapılan benzeri işlere ses çıkartmayıp başka yerde yapılan fuara savaş açmak ve bildiğim kadarıyla üyesi olduğu bir sivil toplum kuruluşuna destek olup ön açmak yerine projesine ortak gibi açıklamalar yapmak Metin Güler’in şehirdeki algısı ve ağırlığı adına absürt bir durum.
Son seçimde tek adaylı bir seçim belli ki ETO’ya yaramamış. Duyduğum kadarıyla yönetim içinde de fikir ayrılıkları ve çatlak sesler var. Haliyle Güler’in ekip yönetimi adına da iyi bir performans sergilemediği ortada.
Yerel seçimde Güler’in aday olması için epey lobi yaptığı Özkan Alp’in büyük fark yemesi, güçlü bir şekilde desteklediği Nebi Hatipoğlu’nun kazanamaması da Güler’in iktidar cephesiyle arasında küçük bir kopukluk yaratmış olabilir. Öte yandan TOBB Genel Kurul sürecinde Rifat Hisarcıklıoğlu ile arasında eski muhabbetin kalmadığına dair yorumları fazlasıyla işittik.
Bu agresif tutumun altında daha epey süre olmasına karşın bir sonraki ETO seçim süreci ve süreçte karşısına çıkması muhtemel kuvvetli adaylar da yatıyor olabilir.
Belirttiğim gibi tam olarak sebebini bilmiyorum. Benim ki sadece biraz akıl yürütme, biraz öngörü ve tahmin. Haksızlık ediyor da olabilirim. Lakin buna sebep veren şey durduk yere oluşmuyor. Üst üste yaşana hadiseler beni bu şekilde düşündürüyor.
Yanılıyor muyum, haklı mıyım bunu zamanla tatbik ederiz. Bundan sonraki süreç elbette öncesinin bir tahlili olacaktır.
Gönlüm üzüm yemekten yani şehrin ticaret ve sanayi erbaplarının birliğinden yana. Eski daha doğrusu eskiyemeyen bir iş insanı olarak şehrin önünü açmamız ve iş birliğini somutlaştırmamız lazım. Yoksa aynı gemide su almaya devam edeceğiz ve günün sonunda bu kavgaların hepimize zarar verdiğini anladığımızda iş işten geçmiş olacak.