AK Parti yerel seçim sürecinde nasıl bir yol izleyecek bilemiyorum.

Seçimi kendi elleriyle Büyükerşen’e mi armağan edecek yoksa yıllardır yaptığından farklı bir yol izleyerek elindeki avantajları zafere mi dönüştürecek şu an için kestirmek zor.

Biliyorsunuz AK Partinin seçim kazanması için sadece kendi tabanını memnun eden değil AK Parti kitlesi dışından da oy alması gerekiyor.

Ancak Eskişehir seçmen eğilimleri oyunu sadece hizmete göre değil yaşadığı mevcut düzen, sosyal hayat ve nispeten özgürlüklerine göre değerlendirerek CHP’ye veriyor.

AK Parti yerelde iktidar olursa sosyal hayat kısıtlanacak, bugün ki çağdaş ve özgür şehir yapısı bozulacak, kültür sanat etkinlikleri azalacak ve hatta alkollü mekanların kapanacağını dahi düşünüyor.

O yüzden Büyükerşen ya da CHP hizmet dezavantajlarına ve parti içindeki handikaplara rağmen Eskişehir’de her yerel seçime 3-0 önde başlıyor.

AK Parti ise her seçim sonrasında aynı sonuçları almasına rağmen bir sonraki seçimde benzeri yöntemlerle yeniden şansını deniyor ama nafile, istediği sonucu alamıyor.

Demek ki AK Partinin Eskişehir’de sadece partisinin değil diğer partililerinde desteğini alabilecek ve klasik AK Parti çizgisi yerine seküler yapısı olan aday veya adaylara ihtiyacı var.

Seçmenin AK Parti ile ilgili kaygılarını giderebilecek, Eskişehir’i Konya, Kütahya, Kayseri gibi bir çizgiye çekmeyeceğine inanılan ve sempatik isimlere ihtiyacı var.

Bir de Büyükerşen’in yıllardır yaptığını yaparak yerel ölçekte diğer partililerle işbirliği hatta ortak adaylık konusunu düşünmeye ihtiyacı var.

İşte bu noktada AK Parti tabanı kendini aşağıya çeken bir yol izliyor.

Masa üstünde ciddi potansiyeli olan, diğer partililerinde sıcak bakacağı ve çeşitli endişeleri yok edecek aday isimlere karşı mesafeli hatta tepkili bir duruş sergiliyor.

Biliyorsunuz AK Parti içinde Eskişehir özelinde fazlaca AK Parti var. Gruplaşmalar fazla olduğu için her grubun da kendine göre bir adayı var.

İş aday belirlemeye geldiğinde herkes kendi adayını vitrine sokup diğerlerine deyim yerindeyse gömüyor.

Bunu gören Ankara ise madem Eskişehir kendi içinde böyle darmadağın kimi yapsak karşı çıkanlar olacak diye düşünüp “kontenjan” adaylarla fişi çekiyor ve işi bitiriyor.

Sonuçta kimsenin istediği olmuyor ve seçimlerde de istenen sonuç alınamıyor.

Volkan Doğan, Burhan Sakallı, Hasan Tuç üçlüsü aday olduğunda bunu gördük.

Harun Karacan AK Parti Büyükşehir Adayı olduğunda bu tür olaylara defalarca şahit olduk.

Zihni Çalışkan, Dündar Ünlü gibi teşkilat başkanları arenaya çıktığında da karşımıza çıkan şeyler sürpriz olmadı.

Burhan Sakallı’nın en iddialı döneminde nasıl oyundan düşürüldüğünü, ona destek veren Ülker Can’ın yeniden aday yapılmadığı anlara da uzaktan şahitlik ettik.

Şimdi ise AK Partinin en büyük sınavı Celalettin Kesikbaş olacağa benziyor.

Kesikbaş güçlü ve her partinin iddialı olmasını sağlayabilecek bir aday olarak masa üstünde duruyor.

MHP istiyor, aday olursa İYİ Partinin yerel ölçekte iş birliği yapabileceği bir isim.

AK Parti seçmeni dışındaki tüm partilerden oy alabilecek ve parti ile ilgili Eskişehir özelindeki endişeleri, şüpheleri gidererek seküler seçmene güven veriyor.

Lakin AK Parti içinde seçimi kazanma şansı çok yüksek olan Kesikbaş’a da partimizden değil, bizim tarzımıza uygun değil diyerek şerh koşan, karşı çıkanlar var.

Yani gerekirse seçimi kazanmayalım ama bizden bir aday olsun diye 6. Yenilgiyi kabul edebileceklere rastlıyorum.

İstemediği ve bunu defalarca beyan ettiği halde Nadir Küpeli’ye baskı yapan ve Kesikbaş’ın emsali gibi onu karşısına çıkarmak isteyenleri anlamamı beklemeyin lütfen.

Çünkü Küpeli aday olsa ona da aynı şekilde karşı çıkacak diğer gruplar var.

Üstelik Küpeli, Kesikbaş gibi AK Parti kitlesi dışından yığınla oy alacak bir isim değil. Küpeli daha çok AK Parti tabanına ve mütedeyyin kesimine hitap eden başarılı bir sanayici.

Eylül ayı geldi ve süreç daraldı. O yüzden AK Parti karar vericilerin ki bu isimlerin başında Fatih Dönmez ile Ayşen Gürcan olduğunu düşünürsek ince eleyip, sık dokuması ve genel merkezle buna göre mesai yapması gerekiyor.

Arşiv ortada, sonuç ortada. Şehrin yapısı, öncelikleri ve beklentilerini anlayabilmek için Amerika’yı yeniden keşfetmeye de gerek yok.

Kaldı ki MHP’nin Eskişehir’de önemli bir misyonu olduğunu ve ona da hak ettiği temsiliyeti vermek gerektiğini unutmamak lazım.

İktidar ortağı olan bir partiye AK Partililerin bakış açısı daha pozitif, daha alçak gönüllü ve daha samimi olmalı.

Günün sonunda AK Parti – MHP yerine MHP – AK Parti ortak adaylığı düşünülürse sürecin seyri pozitif yönde değişebilir.

5 kere kaybetmiş AK Parti’nin 6. Sırayı MHP’ye vermesi bana göre zor ama isabetli bir karar olabilir.