Bir ürünün arzı yani üretim sayısı sınırlı, talep edeni üretilenden fazla ise o ürün pahalıdır.

Yine bir ürünün arzı fazla, talep edeni üretilenden az ise o ürün maliyetine kadar ucuzlayabilir.

Eskişehir’de son yıllarda başka bir boyuta geçen konut sıkıntısını tartışırken yola çıkış noktamız tam olarak budur.

Evet, Eskişehir’de satılık ve kiralık konut fiyatları artık başka bir boyuta geçti.

Yönetilemeyen ve acımasız bir piyasa düzeni karşısında artık en temel ihtiyacımızı gideremeyecek, yaşam standartlarımızı düşürecek bir noktaya ulaştık.

Çünkü şehrin konut arzı, şehir nüfusunun talebine yetmiyor.

Çünkü şehir “Butik Şehir” anlayışı ile tıkanmış, eğitim, iş, ekonomik hayat gerekçeleri ile göç alan şehir konumundan yavaş yavaş eğitim- pahalılık- iş gerekçeleri ile göç veren ve nüfus artış hızı düşen bir şehre dönüşmüş durumda.

Ne yazık ki bu konuyu da diğer ihtiyaçlar gibi siyasi saikler ve fanatizm arasına sıkıştırdığımız için çözüm noktası daha başlamadan tıkanıyor.

Yerel yönetimden sorumlu olanlar ile iktidar temsilcileri arasındaki inatlaşma veya uzlaşamama sorunu yüzünden bazı basit çözümleri dahi konuşamaz duruma geliyoruz.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin ve Başkan Büyükerşen’in yeni imar alanlarına bakış açısı ve kentsel dönüşümde 25 yılda izlediği yol ile meclis çoğunluğuna rağmen ağır işleyen projeler bu sorunun aslan payıdır.

Ancak Eskişehir’de seçilmiş iktidar temsilcilerinin Çevre Şehircilik, Tarım Bakanlığı ya da TOKİ gibi iktidar güdümünde olan kurumlar üstündeki zayıflığı ya da etkisizliği de bu sorunun bir parçasıdır.

Bakın son yıllarda daha doğrusu son 25 yılda imara açılan yeni alanlara bir bakalım.

Sümer, Karabayır, Kızılyer, Batıkent 1 ve 2. Etap, Söğütönü diye bir solukta saydığımız yerler var.

Peki, bu yerlerin şehirde ekonomik, ucuz konut adına bir faydası, fiyatları dengelemesi mümkün mü?

Villa, dubleks, tripleks, lüks site, akıllı ev gibi konut üretimlerinin yapıldığı ve sınırlı arz konutun olduğu bu alanlarda hangi çalışan, hangi ortalama ücretli bir kişi ev alabilir ya da kiralayabilir?

Başka bir deyişle Belediye Meclisi imarlı arsa üretirken bunun yeri, yapılacak olan konut şekli, büyüklüğü ve arsa maliyetlerini de hesap etmeli ki şehir emlak endeksine bir faydası olsun. Ancak bu konuda bugüne kadar izlenen yol ne yazık ki sağlıksız, verimsiz ve sade vatandaş yerine orta ve üstü gelir sahiplerine hitap etmiş.

TOKİ’nin dar gelirliler için Odunpazarı ve Tepebaşı’nda yaptığı toplu konut sayısı yaklaşık 10 bin olmasına rağmen bu sorunu çözmek yerine sadece biraz tampon yapabilmiş.

Ve yerel yönetimler ne yazık ki Burhan Sakallı Başkanlığı dönemindeki Odunpazarı Karapınar kentsel dönüşümü dışında TOKİ ile ortak bir proje üretememiş.

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın Yeşiltepe’de yapmak istediği ama Büyükerşen’in kat irtifakı engeline takılan girişim belki şehri bir parça nefes aldırırdı. Ancak ne müteahhit ne de mülk sahibinin rantı olmayan bir kat irtifak düşüncesi nedeniyle sadece Yeşiltepe değil ne yazık ki şehrin 8 mahallesinde de benzeri bir tablo ile karşı karşıyayız.

Velhasıl, bu kadar serzenişten sonra gelelim asıl altı çizilmesi gereken hususa…

Geçtiğimiz günlerde bu soruna dair şehri yöneten isimlerin yerinde çıkışları oldu.

İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu “işçi lojmanları” fikrini ortaya atarken ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş ise OSB bölgesi yakınında “ucuz fiyatlı imarlı arsa” üretin talebinde bulundu.

Çünkü Eskişehir’de herkesin yaşadığı bu konut sorununu şehrin sanayisi de direkt hissetmeye başladı.

Zaten 40 km ötede Bozüyük’te olan ama Eskişehir’de olmayan teşvik dezavantajı yaşayan sanayici bir de kirasını ödemekte güçlük çeken personel nedeniyle 2. Şoku yaşıyor ve bu durum gerçekten sakıncalı bir yere gidiyor.

Yatırım yapacak sermaye hem teşvik hem de ucuz konut nedeniyle 40 km öteye mi gider yoksa Eskişehir’e mi gelir siz cevap verin.

Peki, sanayisi küçülen, yatırımcısı eksilen, şehir merkezinde yaşamanın fiyatı artık çizgi ötesinde olan bir Eskişehir ne kadar büyüyebilir?

Ne kadar ilerleyebilir?

Diğer şehirlerle ne kadar rekabet edebilir?

O yüzden acilen bir şeyler yapmalı ve bir yerden başlamalı…

Talebin altında kalan konut arzının büyük projelerle, belki uydu kent, toplu konut gibi işlerle talebe yetiştirilmesi ve özellikle dar gelirli çalışan, yaşayanlar adına ucuz arsa üretimine kalkışılması lazım.

İMO Eskişehir şubesi de geçtiğimiz sene benzeri bir paylaşım yapmış ve aslında bugünlerde dillenen önerileri kamuoyunda dile getirmiş.

Yani işin teknik uzmanları, sanayicisi, siyasetçisi, gazetecisi, vatandaşı herkes aynı şeye dikkat çekiyor ve aslında S.O.S. veriyor.

Umarım hem yerel hem de iktidar temsilcileri bu mesajı alır ve bir çözüm masası kurabilirler.

Yoksa bu sorunu daha çok ve daha acı örneklerle bol bol konuşacağız…