EBB Başkanı Ayşe Ünlüce ve Ak Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak geçtiğimiz günlerde Kurtuluş Kapalı Pazaryeri ile ilgili sorunun çözümünde bir araya geldi. 

Süreci tıkayan bürokratik engellerin aşılması için biraz hızlanmaya ve bakanlığın bu işi öncelemesine ihtiyaç vardı. 

Haliyle, iktidar partisinin Eskişehir lideri olan Gürhan Albayrak ilgili bakanlıktan randevu aldı, EBB’nin derdini anlatıp süreci hızlandırması için ön ayak oldu. 

Daha sonra Ünlüce ve Albayrak aynı fotoğraf karesinde buluştu ve çözüm sürecine dair kamuoyuna bu fotoğraflar servis edildi. 

Aslında bu iş birliği ilk kez gerçekleşmedi… 
Yakın geçmişte gerek Mezbaha süreci gerek ise hayvan bakım ve rehabilitasyon sürecinin yapımı ile ilgili EBB ve Ak Parti arasında şehir lehine temasların olmuştu. 

Ancak ve ancak, 

Ak Parti cephesinden ziyade CHP’nin içinde başta Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt olmak üzere bazı isimlerin bu birlikteliği pek tasvip etmediğini gözlemledik. 

Bir il başkanı ile belediye başkanının yan yana gelmemesi, belediye başkanının rahatlıkla bakanlıktan randevu alıp bu süreçleri kendi inisiyatifiyle halledebilmesi gerektiği ile ilgili gerekçeler duyduk. 

Fakat, ben bardağın dolu kısmına odaklandığım, yıllardır şehir menfaatinin tüm siyasi rekabetlerin önünde olduğunu savunan birisi olarak bu tür iş birliklerini bir milat olarak görüyor ve bu yüzden Ünlüce ile Albayrak arasında yakalanan uzlaşı ikliminin Eskişehir adına gerçekten şans olduğunu düşünüyorum. 

Bakın, Eskişehir delisiyiz. Bu şehri çok seviyoruz. Bu şehirde yaşamaktan büyük gurur duyuyoruz. Ancak bazı öz eleştirileri de yapmamız lazım. 

Komşu şehirlerimiz Afyonkarahisar, Kütahya başta olmak üzere pek çok Anadolu şehri ivmesini yükseltti. Şehir menfaatine olacak hizmet, yatırım gibi pek çok konuda CHP, Ak Parti demeden bir araya geliyor ve bakanlıklarda, kurumlarda, kısaca Ankara’da çok başarılı lobicilik faaliyetleri yürütüyorlar. Ve yıllar önce kıyas bile yapılamayacak şehirler ile Eskişehir arasında başta iktisadi olmak üzere makas aralığı epey daraldı. 

Siyasi gettolaşmayı bir kenara bırakmak ve şehre yapılacak hizmetler konusunda ortak hareket etmemiz gereken bir sınav dönemindeyiz. 

Rövanşist duygularla hareket etmek şehri durduruyor. Alışkanlık haline geliyor ve yıllar sonra bunun bilançosu bizi zor durumda bırakacak. 

O yüzden siyasi olarak birbirini yeseler dahi bazı şehir meselelerinde ortak çalışma kültürüne giriş kısmını atlayıp gelişme ve sonuç yönünden balıklama dalmamız lazım. 

Bu sebeple Ayşe Ünlüce ve Gürhan Albayrak bence yastığa kafasına rahatça koymalı ve bu şehirdeki bir alışkanlık tabusunu kırdıkları için sadece biraz zorlanacaklarını bilmeli. 

Gerçi Ak Parti cephesinde bir sıkıntı, eleştiri iklimi yok. Ancak CHP cephesindeki eleştiri sürecinin de edilgen bir yapısı olmayan Ünlüce’yi yolundan saptıracağını düşünmüyorum. 

Tüm bu yazdıklarımdan sonra konuyu uzun süredir hemen her platformda sıklıkla dile getirdiğim ve ne mutlu ki şehir gündeminde de bugünlerde gerçek anlamında tartışılmaya başlanan Kentsel Dönüşüm konusuna getirmek istiyorum. 

Çünkü, 

Allah göstermesin ama Eskişehir merkezli 6 ve üzeri bir deprem meydana gelirse muhtemelen bu yazıyı yazan ben ve okuyanların yarısı bu depremde ölebilir, yaralanabilir, evini, işini, yakınlarını kaybedebilir. 

Çünkü Eskişehir yapı stoğunda 99 öncesi çok fazla bina var. 
Çünkü Eskişehir sadece tehlikeli bir fay hattında değil tehlikeli bir zemin yapısına sahip. 
Çünkü ortasından bir su kaynağı geçen ve çevresinde yerleşim olan tüm şehirler gibi Eskişehir’de bu durumdan daha fazla hasarla ayrılacak. 

Bu sebepten sadece siyasetçiler değil biz basın mensuplarına da bazı veballer düşüyor. 
Ne yapıp etmeli ve şehri olası felaketlere karşı daha tedbirli bir hale getirmek adına da bir mesai yapmalıyız. 

Hatta şehrin bana göre en öncelikli, en önemli sorunlarının başında bu konunun geldiğini düşünüyorum. 

Fakat bazı gerçekleri anlamak için alim olmaya gerek yok. 
Köklü bir kentsel dönüşüm sadece yerel yönetimin ya da ilgili bakanlıkların altından kalkabileceği bir iş değil. 

Hatta sadece kurumlar değil sivil inisiyatifin de bu konuda görev alması lazım. 

Dönüşüm sadece bina odaklı bir iş değil. 

İşin kültürel, sosyal, ekonomik pek çok etkeni bulunuyor. 

Sadece yıkıp yeni bina yapmakla olmuyor. 

Daha geniş bir konjektürde, vizyonel ve ivedi bir işten bahsediyoruz. 

Bunun için organizasyon yeteneği, ciddi bir bütçe, özerk bir yapı, güçlü bir kamuoyu ve bazı fedakarlıklar gerekiyor. 

İşte bunun içinde hem Albayrak hem Ünlüce’ye bizzat sordum ve iş birliği için her ikisi de hazır olduklarını beyan etti. 

Lütfen sizlerde bunu destekleyin. Lütfen siyasi rekabeti bu tür konularda rafa kaldırın. 
Ve pek çok başarı öyküsünde olduğu gibi Çözüm kısmına odaklanın.