Defaatle dile getirdiğim bir husus var “Eskişehir ve Kentsel Dönüşüm”
Aslında bu dönüşüme kentsel yerine çok net bir şekilde “afet riskli alan dönüşümü” diyebiliriz. Zira Eskişehir’de 99 öncesinde inşa edilenler başta olmak üzere yapı stoğunda ciddi sorunu olan binalar ve sıkıntılı bir zemin var.
Uzmanların da dile getirdiği gibi 6 ve üzeri Eskişehir merkezli herhangi bir depremde çok büyük kayıplarla baş başa kalmamız olası…
Bugüne kadar açık konuşmak gerekirse bu dönüşüm işini beceremedik. Siyaset pek çok şehir meselesi gibi bu konuda da üste çıktı. Ne yerel yönetimler ne de iktidar kanadı ve kurumları ile sağlıklı bir ilerleme sağlanamadı.
Ancak artık deprem riskini daha yoğun, daha farkında yaşayan ve acıları taze bireyleriz.
Gerek yerel yönetimler gerek ise iktidar partisi temsilcileri de bu durumun farkında.
Farkında diyorum çünkü bu konuyu hem EBB Başkanı Ayşe Ünlüce hem de Ak Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak ile konuşma fırsatı buldum.
İkisi de çözüm noktasında bir araya gelmeye, mevcut talepleri değerlendirmeye ve bu konuya dair bir hamle yapmaya sıcak bakıyor. İş bu noktada olunca geri kalan kısımları teferruat olarak görüyor ve konuyu “Kocakır Rezerv Alanı” odağına çevirmek istiyorum.
Bu alan belki de Eskişehir’in herhangi bir dönüşüm süreci için elzem bir alan.
Ancak 800 Hektar büyüklüğünde bu alanın en yapılanmaya uygun ola 400 Hektarlık kısmı TOKİ aracılığı ile parselize edilerek vatandaşa dağıtılmış.
Büyükşehir Belediyesi ise kalan ve yapılaşmaya pek uygun olmayan diğer 400 Hektarlık alan ile bu sürecin verimli gitmeyeceğini görmüş ve söz konusu alanla ilgili konuyu mahkemeye taşımış. Mahkeme süreci devam ediyor. TOKİ’nin arsa dağıtım süreci bozulur mu, bozulmaz mı yani nasıl bir karar çıkar bilemiyoruz ancak çıkacak kararın önemi büyük.
Zira 12 mahallede afet riskli alanların dönüşümü için şayet bir şeyler yapılması gerekiyorsa öncelik bu mahallelerde yaşayan insanların dönüşüm süreci ve sonrasına dair ihtiyaçlarının karşılanması gerekli.
On binlerce insanın mevcut konutlarından çıkıp başka bir yerde yaşaması ve yaşadıkları yerde altyapı, üstyapı, sosyal donatı gibi tüm ihtiyaçlarının karşılanacağı deyim yerindeyse yeni bir uydukent oluşturulmalı.
Bu denli büyük bir dönüşüm için Eskişehir Büyükşehir ya da çok daha metropol bir kentin belediyesinin bütçesi devede kulak kalır. Arsa ve inşaat maliyetleri, kira destekleri ve dönüşüm yapılan alanlara yapılacak hizmet yatırımları için mevcut bütçeden bir şey beklemek, asgari ücretli birinin yalı satın alabilme ihtimali kadar absürt olur.
Lafı dolandırmadan ifade etmek gerekirse Eskişehir’de bir dönüşüm sürecine başlamak için önce EBB’nin en azından bu rezerv alanı yapılaştıracağı bir hazine arazisine ihtiyacı var.
TOKİ modelinde olduğu gibi ister EBB ve kendi çalışacağı müteahhitler ister EBB TOKİ işbirliği ile bu sürecin başlaması lazım.
Bu aynı zamanda mülk sahibi vatandaşların yerinde dönüşüm için bireysel olarak yapacağı hamleleri de tetikleyecek önemli bir etmen.
Çünkü vatandaş eski, riskli bile olsa ekonomik yetersizliği nedeniyle 3+1 evini verip karşılığında 1+1 bir yeni bir ev istemiyor. Ya da dairesini verip üzerine para vererek aynı koşullarda bir daireye sahip olma imkanı yok.
Mevcut imar planında 4 katlı bir eski evi alan müteahhitin ise bu arsa karşılığında mülk sahibine daha fazla bir şeyler verme şansı yok.
Demem o ki dönüşüm ya da inşaat süreci aslında adı kötüye çıkmış olsa da bir rant meselesi.
Bu rant sürecini ekonomik yönüyle vatandaş ve müteahhit lehine organize edemezsek bu işin altından kalkamayız.
Şayet bunu sağlayabilirsek işte o zaman hem EBB hem iktidar partisi bu işi çözüme kavuşturmanın ve manevi bir vebaldan kurtulmanın rantını yaşarlar.
Günün sonunda herkesin mutlu olacağı başka bir model yok…
Biliyoruz ki bu tür konularda Ankara ayağı aslında iktidar partisinin Eskişehir icraatleri için zaman zaman handikap oluşturuyor.
Orada alınan kararlar bazen Eskişehir’de mücadele eden parti temsilcilerini de zorda bırakıyor ancak partililer kol kırılıp yen içinde kalsın diyerek bu durumu dilendirmiyor.
Bana kalırsa Kocakır Rezerv Alan meselesi de Ankara’nın Eskişehir’de bulunan iktidar temsilcilerini zorda bırakacak bir karar.
Fakat mahkemeye intikal eden bu konuda gerek Gürhan Albayrak gerek ise Eskişehir milletvekilleri şapkadan tavşan çıkarabilir.
Şayet olmaz ise benzeri nitelikte bir alan için hızlıca çalışılmaya başlanmalı.
Tekrar altını çizmek istiyorum.
Eskişehir’de en büyük sorun “Dönüşüm” ve diğer sorunların çok çok üstünde yer alıyor.
Asfalt,çöp, trafik, ulaşım, çevreyolu v.b. hepsine dair beklentiler olabilir ama olası bir depreme hazır olmazsak hepsi anlamsız kalır.