Eskişehir seçmeni için solcu diyemeyiz.
Demokrat diyebiliriz, Atatürkçü diyebiliriz, milliyetçi, çağdaş, özgürlükçü diyebiliriz.
Ancak Eskişehir CHP’nin kalesi diyemeyiz.
Hatta 2014 seçimlerine kadar CHP’nin yerel yönetimlerde en ufak iddia bile ortaya koyamadığını o güne kadar yerel iktidarın DSP ağırlıklı olduğunu ve Ak Parti’nin pastadan küçük olsa bile ilçe belediyeleri payını aldığını söyleyebilir ama CHP’yi bu hesaba katamayız.
O sebeple dışarıdan bakanların yanılmasını anlayabiliyorum ama Eskişehir ve seçmen eğilimi konusunda Eskişehir’de yaşayanlar da zaman zaman aynı yanılgıya düşüyor.
Zannediliyor ki CHP kimi aday yaparsa yapsın seçilir…
CHP forması giyen isim kim olursa olsun seçilir…
Seçmenler Ak Parti’ye oy vermemek için CHP adayının kim olduğuna bakmaz…
Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor!
Eskişehir seçmeni CHP’ye değil adayın kim olduğuna bakıyor. Bunu Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Ataç’ın DSP adayı olarak girdiği seçimlerde defalarca gördük.
DSP ülkede yüzde 1 seviyesindeyken Eskişehir’de yüzde 45’leri görüyordu.
DSP ile aynı anda Eskişehir yarışına giren CHP ise yüzde 5 seviyesinde bile değildi.
Bu durum Eskişehir’i DSP’nin kalesi yapmadığı gibi şu an ki mevcut yerel iktidar da Eskişehir’i CHP’nin kalesi yapmıyor.
Başka bir deyişle insanlar Ak Parti’ye oy vermeyim diye gidip CHP’ye oy vereyim demiyor.
İnsanlar sevdikleri, güvendikleri, marka diye tabir edilen ve özellikle siyasi yüzü çok öne çıkmamış, belediye başkanlığı yaparken siyaseti çok baskın olmamış isimleri tercih ediyor.
Kaldı ki Ak Parti aday konusunda çok mahir olmamasına rağmen Büyükşehir ve merkez ilçe seçimlerinde üstü örtülemeyecek sonuçlar da almıştı.
Faruk Karaçay’ın 4000 oy yer değiştirse Büyükşehir Belediyesi’ni, Volkan Doğan’ın 3000 oy yer değiştirse Odunpazarı Belediyesi’ni Ak Parti’ye kazandıracakları gerçeğini yok sayamayız.
O yüzden aday isim konusunda CHP’nin epey dikkatli olması gerekiyor…
Farklı düşünenler, katılmayanlar olabilir ancak bana göre;
Yaralı olmasına rağmen Büyükerşen öyle birkaç gün içinde kenarda bırakılabilecek bir isim değildir.
Ahmet Ataç somut gücüyle favori olması ve yıllardır EBB bekleyen mağduriyetine rağmen göz ardı edilecek bir isim değildir.
Kazım Kurt Odunpazarı’nda bir iddia ortaya koyabilir ama Büyükşehir için oy potansiyeli Büyükerşen ve Ataç’tan daha yüksek bir aday değildir.
Ve her seçim beraberinde farklı bir parti içi kutuplaşma getirecektir.
Eğer CHP aday seçimini yaparken bu handikaplı durumu hesaba katmaz, adil olmayan bir seçim yaptığında parti içindeki küskün ve tepkiye dönülecek oyları hesaba katmaz ise hiç ummadığı bir seçim sonucu ile karşı karşıya gelebilir.
Yanlış bir tercih olursa “Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” sözüne tarih bir kez daha şahitlik edebilir.
Sadece Büyükşehir değil Odunpazarı’da kaybedilebilir…
Tabi sandıktan ne çıkar, nasıl bir sonuç olur bugünden bilmemizin imkânı yok. Ancak görünen köy kılavuz istemiyor.
Riski kim alıyorsa sorumluluk ona ait. Haliyle CHP nasıl bir risk alacak, risk alacak mı? Karşılığında ne bulacak göreceğiz.
Hatalı bir tercihte ben en fazla yanılır, öngörülerim zedelenmiş olur. Ama CHP’nin kaybedeceği şey çok daha fazlası olur.