Eskişehir yakın bir geçmişe kadar “Öğrenci Şehri” olarak anılırdı. Zira o zamanlar ülkenin hemen her şehrinde devlet üniversiteleri yoktu. Vakıf veya özel üniversitelerin sayısı da şimdiki kadar fazla değildi.

Anadolu’nun hemen her diyarından binlerce öğrenci İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropol şehirlerde okumak yerine tercihlerini yaşanması daha makul olan Eskişehir’den yana kullanırdı. 

Tabi yabana atmayalım Eskişehir Anadolu Üniversitesi geçmiş dönemlerde ülkenin en saygın eğitim kurumlarından birisiydi. Verdiği eğitim, akademik kalite, bilimsel üretim o gün koşullarında dahi şimdilerden daha verimli, kat be kat fazlaydı. 

Ancak öğrenciler için cazip olan, Aileler içinde makul kabul edilecek ilk tercih sebeplerinden biriside Eskişehir koşullarında yaşamanın uygunluğuydu. 

O zamanlar Eskişehir’de bir ev kiralamak, yeme-içme, sosyal hayat imkanları ve ekonomisi öğrenci ve ailesi için diğer şehirlerden çok daha makul bir seviyedeydi. 
Bir nevi Eskişehir öğrenci hayatı için nitelikli ama ekonomik olan şehirlerin başında geliyordu. 

Şehir insanı o günlerde dahi öğrencileri kabul etmiş, onların sosyal hayatı ve özgürlük beklentilerine saygı duymuş hatta kendi yaşam alışkanlıklarını bile onlarla entegre eden bir yapı oluşturmuştu. 

Ulaşım sefer saatleri, belli bölgelerde yoğunlaşan cafe ve eğlence mekanları, mağazalar, taksi durakları hatta şehirdeki festival ve şenliklerin bile amacı, öznesi öğrencilerdi. 

Her şeyden önce üniversitenin etrafında duvarlar olsa da üniversite kapıları şehre açıktı. Pek çok insan üniversite kampusunu kestirme yol olarak kullanır, halk otobüslerinin bazıları kampusun içinden geçerdi. Üniversite kantininde, sinemasında, kültür merkezinde, kütüphanesinde dahi öğrenci olmayan ama o imkanlardan faydalanan insanlara rastlamak mümkündü. 

Şimdi öyle mi? Eskişehir eskisi gibi öğrenci şehri mi? Üniversite ile şehir arasında bir bağ, organik bir ruh kaldı mı? 

Direkt kitabın ortasından konuşayım “Eskişehir artık öğrenci şehri değil” 

Bunun türlü sebepleri var ama ilk aklıma gelenleri söyleyeyim. 

Artık her şehirde üniversite var ve Eskişehir üniversitelerinin eğitim kalitesi ile diğerleri arasında eskisi gibi büyük bir kalite farkı kalmadı. 

Çünkü dışındaki duvarlar yıkıldı ama üniversitelerin kapıları şehre kapandı. Anadolu Üniversitesi bölünerek çoğaldı zannediyorsunuz ama bölünerek uzuvlarını kaybetti. 

Bilim yuvası artık siyasetin kol gezdiği, liyakati sorgulanan atamalarla yönetilmeye başladı. 
Nitelikli pek çok akademisyen özel üniversitelere gitmek zorunda kaldı. Kalanlar ise huzursuz ve konforsuz bir yönetim modeline maruz bırakıldı. 

Şehir kısmında da işler eskisi gibi değil. 

Eskiden öğrencileri velinimet gören zihniyet sonradan onlara sadece ticari meta olarak bakmaya başladı. 

Ev kiraları, ev eşyaları, faturalar çocuk okutan aileler için ciddi boyutlara ilerledi. 
Yeme-içme bedelleri, şehrin sosyal hayat standartları diğer şehirlerle aynı seviyeye hatta diğer Anadolu şehirlerinin birkaç seviye üstüne çıktı. 

Elbette ülkedeki enflasyon, satın alma gücü ve kapitalizmin ahtapot kolları da şehri etkiledi ama şehrin öğrenciye pozitif ayrımcılık güden yapısı eskiyi mumla aratır oldu. 

Üstelik şehirde iş imkanları özellikle vasıflı mezunlar için iş ve staj imkanları 20 yıllık süreçte ülke seviyesiyle aynı oranda gelişim göstermedi. 20 yıl önce ortalamanın üstünde olan şehir ticareti ve sanayisi şu aralar vasatı zorlayacak seviyelerde. Komşu şehirlerle aynı oranda büyüme ve yatırım hızına sahip bir şehir değiliz. 

Şimdi üniversite içinde yemek 15 lira, bazı belediyeler sabah çorba akşam yemek veriyor diyebilirsiniz. Ancak hepi topu 2,3 bin kişilik organizasyona karşı şehirde 100 bin öğrenci olduğunu düşünürsek bunun derde deva olmadığını da buraya not düşebiliriz. 

Sonuç olarak hem dış hem iç etkenler şehrin öğrenci ile ilişkilendirilmesi konusunda bizi eski günlerin çok uzağına itti. 

Bakın önümüzdeki günlerde Anadolu Üniversitesi’nde yine bir atama olacak. Bir anda istifa eden ya da etmek zorunda bırakılan Prof. Dr. Fuat Erdal yerine bir başka isim rektör olarak atanacak. Duyuyoruz ki yine siyasi erk kendi ismini atatmak için mücadele ediyor. Ne fena… 

Yine Üniversite ismini taşıyan bir futbol takımı özel şahsa atılıyor. Ve üniversiteden tek bir tık yok. Cevap yok. 

Bildiğin kamu ismi özel şahsa satılıyor… Şaka gibi değil mi? 

O yüzden yeniden altını çizmek istiyorum. 
Çok üzgünüm. 
Çok keyifsizim. 
Çok yanılmak isterim. 
Lakin Eskişehir artık bir öğrenci ya da eğitim şehri değil. 

Eskişehir üniversiteleri ve öğrencileri olan bir şehir sadece…