Yaptığınız şey bir fark yaratır ve ne tür bir fark yaratmak istediğinize karar vermelisiniz. Dr. Jane Goodall

İlgi çekici bir başlık ve sıra dışı bir konuyla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. De-Influencing, Teknostres ve dijital göçebelerden sonra bu sefer sizlere yeşil sessizlik (Greenhushing) kavramından bahsetmek istiyorum. Bu kavram, günümüzün en önemli konularından olan iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularının içinde yer alıyor. Esasında yeşil sessizlik kavramı, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlikle ilgili olduğu kadar pazarlama bilim dalının içinde yer alan marka sadakati ve marka imajı gibi konuları da yakından ilgilendiriyor. Günümüz dünyasında iklim değişikliği ile ilgili duyarlılık hem bireyler hem kurumlar hem de ülkeler açısından gün geçtikçe artıyor. Tüm ülkeler, kurumlar ve markalar karbon emisyonu ve sera gazı etkisi ile ilgili çalışmalar yapıyor ve bu tedbirler sıfır karbon hedefi, sürdürülebilirlik ve temiz enerji dönüşümü gibi konuları beraberinde getiriyor. Özellikle son yıllarda temiz enerji, sürdürülebilirlik kavramlarıyla beraber yeşil dönüşüm kavramını da çok sık duyuyoruz. Doğal olarak, ülkelerin ve global markaların bu konularla ilgili yaptığı çalışmaların ve uygulamaların bazıları oldukça başarılı ve sonuç bakımından net olurken bazıları ise kamuoyunu ve insanları yanıltıcı yönde olabiliyor. Bazı durumlarda ise ülkeler ve global markalar bu konularda farklı stratejiler izleyebiliyor. Peki nedir yeşil sessizlik (Greenhushing) kavramı? Gelin hep beraber yazımıza bu kavramı tanımlayarak devam edelim.   


Yeşil sessizlik kavramını işletmelerin ve markaların, çevre, iklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve yeşil uygulamalarla alakalı olarak bireylere ve kamuoyuna daha az bilgi verilmesi yönünde uyguladıkları bir strateji olarak tanımlayabiliriz. Greenhushing yani yeşil sessizlik kavramı markaların doğaya ve çevreye olan sorumluluklarını sessiz veya pasif bir biçimde yapma potansiyellerini belirtirken bununla beraber iklim ve çevre konusundaki stratejilerinde daha temkinli ilerlediklerini de bizlere anlatır.


Markaların esasında yeşil sessizlik stratejisini tercih etmelerinin önemli nedenleri bulunuyor. Bazı markalar çevreyle ilgili çalışmalarının yanlış anlaşılmasını ya da farklı bir anlam çıkarılmasını istemeyebilir. Bahsettiğim bu konu, markaların imajlarını korumak için sessiz kalmalarına neden olur. Başka bir nedeni ise markaların birbirlerine karşı oluşturdukları rekabet avantajlarını korumak istemeleri olarak düşünülebilir. Markalar diğer markaların kendi bilgilerini kullanarak yeni bir strateji oluşturabileceğinden çekinip yeşil ekolojik çalışmalarını ön plana çıkarmak istemeyebilirler. Diğer bir neden ise markaların başlangıç aşamasındaki uygulamalarının ileride başarısız olma durumuna karşı kendilerini korumaya almaları olarak gösterilebilir. 


Yeşil sessizlik stratejisinin kamuoyu ve sektörler açısından bazı negatif sonuçları da olabilir. Yeşil sessizlik kavramının yaygınlaşması bazı alanlarda şeffaflık politikalarını olumsuz etkileyebilir. Markaların çevre ve ekolojik uygulamalarını arka planda yürütmeleri ya da sessiz kalmaları tüketicilerin gözünde markayı etkileyebilir ve çevreyle alakalı düşüncelerinde soru işaretleri yaratabilir. Bu durum ilerleyen zamanlarda tüketicinin gözünde marka imajını ve marka sadakatini olumsuz etkileyerek markaya da zarar verebilir. Ayrıca, birçok markanın yeşil sessizlik (Greenhushing) kavramını benimsemesi toplumda çevre bilincini olumsuz etkileme gücüne de sahip olabilir.


Yukarıda bahsetmiş olduğum bilgiler doğrultusunda, yeşil sessizlik (Greenhushing) kavramı markalar, ülkeler ve tüm kurumlar açısından doğru ve dikkatli yönetilmesi gereken bir stratejidir. Ülkelerin, markaların ve diğer kurumların çevre ve iklim ile ilgili çalışmalarını, ekolojik uygulamalarını mümkün olduğunca açık ve net bir biçimde paylaşmaları onların kamuoyundaki imajlarını güçlendireceği gibi şeffaflığı da arttıracaktır. Bunun eşliğinde, tüm iklimsel, çevresel çalışmalarda ve sürdürülebilirlik konusunda hep beraber daha etkili stratejiler oluşturularak daha güçlü bir ilerleme yaşanacak ve iklim değişikliği konusunda tüm dünyada önemli adımlar atılma yoluna gidilecektir. 

Bir Sonraki Yazıda Görüşmek Dileğiyle…