Yeni teknoloji kendi başına iyi veya kötü değildir. Hepsi insanların nasıl kullanmayı seçtikleri ile ilgilidir. – D. Wong
Yazımın başlığı oldukça ilginç değil mi? Öyle ki, bu başlığın, sizlerin ilgisini çekmeyi başardığını ve yazının içeriğini şimdiden merak ettiğinizi düşünüyorum. Bu tahminlerimin, “Dijital Göçebeler” başlıklı yazım ve sizlerden yazı hakkında gelen yorumlar aracılığıyla oluştuğunu da belirtmek isterim. Sizlerin de bildiği gibi, özellikle son 10 yılda teknoloji konusunda olağanüstü gelişimler ve dönüşümler, bizlerin hayat tarzlarını, düşüncelerini ve davranışlarını derinden etkiliyor ve birçok değişime neden oluyor. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gün geçtikçe her sektörde daha yaygın kullanılması ve global bir hale gelmesi teknolojinin gelişiminin daha hızlı gerçekleşmesini sağlıyor. Öyle ki, yeni teknolojilerin hem kişisel hem de iş hayatımızda yerini almasıyla, iş tanımları, iş sistemleri ve işlerin yapısı sürekli bir yenilenme sürecinde oluyor. Bununla bağlantılı olarak, birçok kişi için bu teknolojik yeniliklere uyum sağlamak ve adapte olmak çok da kolay olmuyor çünkü bu teknolojik gelişimler hakkında bilgi sahibi olmak ve kullanmayı öğrenmek gerekiyor.
Özellikle günlük hayatımızda bu durumu, sosyal medya, uygulama ve internet kullanımıyla oldukça yakından biliyoruz. Bu konuya bir de iş hayatımız açısından bakarsak, yeni teknolojilerin kullanılmasına, artan iş gereksinimleri, iş akışları ve zaman yönetimi gibi kavramlar eklenince bireylerde ortaya ciddi bir stres durumu ortaya çıkabiliyor. Stres kavramını temel olarak kişinin çeşitli sorunlar ve belirsizlikler sonucu psikolojik ve fiziksel yapısında meydana gelen değişiklikler şeklinde tanımlayabiliriz. Daha kısa ve basit bir tanımla, stres ruhsal ve fiziksel bir gerilim durumu diyebiliriz. Stres kavramı ile bağlantılı olarak, Teknostres kavramını ise kişinin uzun süreli teknoloji kullanımından kaynaklanan sebepler nedeniyle stres sürecinde verilen kaygı, öfke ve tedirgin olma gibi tepkileri vermeye başlaması ve hayat tarzında olumsuzluklar yaşaması şeklinde tanımlayabiliriz. Teknostres kavramını ilk kez kullanan Charles Brod bu kavramı “Teknolojik yeni gelişmelere alışamamaktan doğan modern bir uyum sağlamaya çalışma hastalığıdır.” şeklinde tanımlar. Teknostres kavramı bireylerin teknoloji ile sürekli ve düzensiz bir şekilde kurdukları etkileşimin yol açtığı olumsuzlukları ve ortaya çıkan sorunları içerir.
Yapılan bilimsel araştırmalarda teknostres kavramının dört boyutu olduğu belirtilir ve bu dört boyut fiziksel, duygusal, davranışsal ve psikolojik olarak açıklanır. Fiziksel teknostres boyutu baş, boyun ve sırt ağrıları olarak karşımıza çıkarken duygusal teknostres boyutu kızgınlık, kaygı ve tedirginlik belirtileri ile meydana gelir. Davranışsal teknostres boyutunda diğer bireylerle birlikte olmama isteği, aşırı bilgisayar kullanımı ve diğer teknolojik cihazları gündelik hayatta aşırı kullanma gibi belirtiler ile ortaya çıkarken psikolojik teknostres boyutunda ise teknolojik aletlere ve kavramlara aşırı bağımlılık, iş hayatında ve gündelik hayatta yaşanan motivasyon düşmesi, isteksizlik ve iş hayatı ile ilgili yaşanan belirsizlikler karşımıza çıkar. Bu kavramların yanı sıra, teknostres kavramının en sık görülen ve en kolay anlaşılan belirtilerinden birisi de bireylerin cihazlarında kesintisiz sürekli bağlantı olması isteği ve teknolojik cihazlarını sürekli kontrol etme ihtiyacı olduğunu unutmadan belirtmek isterim. Peki, teknostres kavramından uzak durmak için neler yapılmalı? Gelin hep beraber önerilere bir göz atalım.
Hem iş hayatında hem de gündelik hayatımızda teknoloji kullanımını belirli bir seviyede tutmak yani bazı sınırlar oluşturmak en önemli çözümlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Hayatınızda teknolojinin olmadığı zaman dilimleri yaratıp bu zaman dilimlerinde istenilen farklı aktivitelere (Spor yapmak, çeşitli hobilere vakit ayırmak vb.) vakit ayırmak oldukça yararlı olacaktır.
Bununla beraber, ailenize ve arkadaşlarınıza daha fazla zaman ayırmakta yani dijital alışkanlıkları azaltıp yüz yüze ilişkileri arttırmak teknostres kavramını sizden uzak tutmak için önemli bir adımdır. Bir bakıma bu çözüm önerilerini dijital detoks olarak düşünebiliriz. Diğer bir yandan, bu konuda işletmelerin de yapması gereken önemli kavramların olduğuna da değinmek isterim. Yüksek teknoloji içeren sistemler kullanan işletmeler özellikle yeni bir sisteme geçerken ya da bu sistemlere yeni bir ek sistem kurarken, oluşturulan yeni sisteme göre bir plan hazırlamalı ve çalışanlarına hem teknik hem de kişisel destek sağlamalıdır. Ayrıca, işletmeler, yetkili ve konusunda uzman personelleri aracılığıyla çalışanları ile doğru ve iyi bir iletişim kurarak istekleri ve sorunlarını belirlemelidir. Çalışanlarına değer veren ve onların motivasyonunu arttıran bir işletmenin her açıdan birçok kazanımı olduğunu unutmamak gerekir. Buna ek olarak, teknolojik yeniliklerin ve dönüşümlerin hayatımızın her alanında artarak süreklilik göstereceği de unutmamamız gereken önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Bir Sonraki Yazıda Görüşmek Dileğiyle…