Balığın baştan koktuğu seçim mağlubiyeti, CHP’deki umut kırıntılarını yok ederken bir anda peyda olan değişim hareketi büyük merak uyandırmıştı. Merakın uyanmasında irili ufaklı tüm etkenler, Ekrem İmamoğlu’nun fiili liderlik pozisyonuyla alakalıydı.  

  

Pirüpak düşlerde İmamoğlu, CHP’yi geniş kitlelerle buluşturacak anahtarı cebinde taşıyordu. Parti oligarşisi bu ihtimalin önüne hendek kazarken, İmamoğlu kıvrak manevralarla Özgür Özel’i çıkardı hengameden.  

  

Beri yandan Devlet Bahçeli’nin Özel işareti, olacakları peşinen bizlere anlatıyordu. Şayet kongre kazanılırsa Şenkal Atasagun’a nazik bir teşekkür unutulmamalı. 

  

Düşler, vitesini küçülterek Özgür Özel’in etrafında kenetlense de strateji noktasındaki zayıflık, kervanı yolda düzmekle giderildi. Fakat gidişata bakılırsa başarılı olacağa benziyor.  

  

Eskişehir de dün, tablo berraklaşmaya yakın Özgür Özel’i ağırladı. Yılmaz Hoca ziyaretiyle başlayan programı, il başkanlığındaki kalabalık buluşma takip etti.  

  

Mesajlar adrese teslim. Kazan kazan denklemine açık çek.  

  

Özgür Özel’in merkezdeki üç belediye başkanı hakkında söylediği, halkın teveccüh duyduğu ifadesi gerekli iletiyi ilgili yerlere ulaştırmıştır. “Kazım abi”sinin içini bir nebze olsun ferahlattı. 

  

Geçtiğimiz aylarda Eskişehir’de katıldığı söyleşiyi unuttu mu diye düşünmeden edemedim. Özgür Özel, Zafer Partili gençlerin Kazım Kurt’a dair yönelttiği soruyu havada bırakmış oldu. Özel’e aktarılan bu şikâyet fazlasıyla “özel”di.  

  

Kurum temsiliyeti kişilerle yapılır en nihayetinde. Kimi tercihlere kırk mazeret üretilse de bazen hiçbiri geçerli olmaz. Yine ben hatırlatmış olayım haşmetli büyüklerimize.  

  

Çıkarım Fasılası 

  

Başından beri öne sürdüğüm tez, değişimcilerin değişimi arzulamadığı; değişim aleyhtarlarının ise inceye inceye değişim yanlısı olmasıydı.  

  

Özellikle Kurt cephesi, Genel Merkez’de hatırının geçtiği isimler tasfiye olmasaydı eğer bırakalım değişimi savunmayı, yaprağın kımıldamasını bile istemezdi.  

  

Kurt’un aksine, Büyükerşen ve Ataç ikilisi her zamanki siyasi zekâlarıyla denge politikasından şaşmadı.  

  

Toprağın tozu yere çökene dek keskin aksiyonlara girişmemek hem aklın hem de devlet adabının somutlaştığı konulardan. Büyükerşen ve Ataç stili… 

  

Söz konusu ikilinin CHP’yi iktidara taşıyacak kapsamlı değişimi istememesi düşünülemezdi. Açık beyan yokluğu kimseyi yanıltmamalı.  

  

Tek fark şuydu ki: Mesele tetkikinde deneyimle bütünleşmiş soğukkanlılık, bulanık sularda yön tayin ettirmez. Amatör atılımların önüne geçer.