Geçtiğimiz günlerde İyi Parti Genel Merkezi bir karar aldı. Tüm il ve ilçelerde kongre sürecine gidilecek ve ardından “Büyük Kurultay” yapılacak.  Bu kararın alınmasında birkaç etken var. 

Genel Başkan Meral Akşener büyük ihtimalle partinin öncü kadrosunda bazı keskin değişikliler yapacak. İstese bunu şimdide yapabilir. Fakat kırma, dökme olmadan bu işi daha usule uygun yapmak için bu yola tasavvur etti. 

Bir diğer etken ise partinin genel başkan güdümünden çıkamaması ve her şehirde istenen etkinin gösterilememesi olabilir. Burada da bazı değişiklikleri atama ile yaparak teşkilatları daha da zora sokmak yerine böyle yapıcı bir izlemek riski azaltacaktır. 

Çünkü yapılan son kamuoyu araştırmalarına göre İyi Parti kısa bir önce yakaladığı ivmenin biraz gerisine düştü. Yüzde 20 bandını aşan anketler belli kadrolarda rehavet ve zafiyetler doğurdu. Hatta ittifak içinde üst perdeden yapılan restler, yerel siyasete de sıçradı ve yanar, döner oyların fazlaca olduğu seçmen kanadında bu tutum biraz tepki doğurdu. 

Bana göre bu sebeplerle parti hızlı, baskın bir kongre sürecine doğru ilerleme kararı aldı. 
Elbette bizim burada odaklanacağımız nokta Eskişehir olacak. 

Daha yeni diye tabir ettiğimiz il başkanı ve yönetimi acaba yeniden ve tek aday mı olacak? Yoksa genel merkezin bu konuda başka tasarrufları olabilir mi? 

Partinin Eskişehir kanadında olan iç dinamiklerine çok hâkim değilim. Daha çok bu konuda bilgili olanları dinliyor, okuyor ve parçaları birleştirmeye çalışıyorum. 
Şu ana kadar edindiğim izlenim mevcut başkan Edizgil ve ekibinin beklenen karşılığı bulmadığı yönünde. 

Özellikle parti içinde başlangıçtan bu yana bulunan birkaç grubun dışlandığı ve parti içinde MHP ağırlığının öne çıktığı ile ilgili şikayetlere birkaç sohbette tanık oldum. 
Ancak en rahatsızlık veren husus Edizgil’in ittifak ortağı CHP kanadına karşı tutumunun bir ortak gibi değil, rekabet odaklı izlenim vermesi. 

Edizgil ve ekibinin hemen her yer ziyaretinde genel seçimden çok yerel seçimle ilgili beyanatlar vermesi ve 3 belediyede bizim olacak diye Büyükerşen, Ataç ve Kurt gibi isimlerin tek kalemde üstünü çizmesinin hem dışarıda hem de tabanda rahatsızlık verdiği söyleniyor. 

Hedefinin milletvekilliği değil belediye başkanlığı olduğu bilinen bir il başkanının hem ittifak ortağını hem de genel seçimi öncelemeden yerel seçim hedefi bana göre de hatalı bir söylem. 

Eskişehir’i radarında tutan ve sürekli olup bitenleri rapor olarak aldığı söylenen genel merkezin bu tabloyu değiştirip, değiştirmek istemeyeceğini ise Eskişehir’de kongre takvimi belli olunca görebiliriz. 

Eğer Edizgil’in karşısına herhangi bir aday çıkar ise yani kongre tek adaylı olmaz ise bu bir demokrasi şöleni olabilir. Demek ki genel merkezde bu işi tabanın inisiyatife bırakmış demektir. 
Başka aday çıkar ise partiye sonradan dahil olmuş Edizgil’in favori olmayacağını düşünenlerden biride benim. Özellikle Mehmet Ektaş gibi işleri yolunda götüren ama parti vekili Kabukçuoğlu’nun tavrı yüzünden istifa etmiş bir isim öne çıkarsa, veya partinin uzun zamandır içinde olan Orhan Kesikoğlu gibi popüler bir isim aday olursa sürecin farklı ilerleyeceğine dair bir iddiam var. Partiye yakın olanlar içinde Serdar Ulucan ismini de duymuşluğum var ama mevcut yönetimde olduğu için yorum yapmam pek sağlıklı olmaz. 

Şimdi gözler kongre takvimine çevrildi. İl ve ilçeler kongre tarihlerini ilan etsin, süreç hafiften başlasın ki biz de âcizane yorumlarımızı ona göre devam ettiririz. 
Ancak İyi Parti’de özellikle CHP ile olan ilişkilerin bu şekilde devam ederse toplumda negatif bir etkisi olduğunu ısrarla dile getirmek ve bunun hem genel hem de yerel siyaset adına stratejik bir ölçüt olduğunu hatırlatma sorumluluğu hissediyorum.