Engelleme… Güzel bir işin önüne set koyma… Şehrin faydasına olacak bir eserin, organizasyonun teşvik edilmek, desteklenmek bir yana adeta yapılmaması için uğraşma…
Küçük olsun ama benim olsun, kimse mevcut standartların üstünde bir şeyler yapmasın isteğinin normalleşmesi…
Ne yazık ki bu topraklarda imal edilen Karakurt ve Devrim Arabalarından bu yana Eskişehir’in makus talihi değişmiyor.
Değişmek istiyor, değişmesi için çabalayanlar oluyor ama nafile… Aktörler, yapılar değişse bile bazı işlerin olmaması için mesai harcayanlar, olması için uğraşanlardan çok daha fazla ve bazen ne yazık ki çok daha güçlüler.
Ve bu yüzden geriye, çok önünde yer aldığımız komşu şehirlerin dahi gerisine doğru gidiyoruz.
Bunun türlü türlü örneklerini yaşadık, gördük. Bugün ERİAD’ın engellere rağmen pes etmediği projeden bahsedeceğim ama ona gelmeden önce bazı ufak hatırlatmalar yapayım isterseniz…
Biz bu şehir içi kavga, ben yapmıyorsam başkası yapmasın, prim kazanmasın kafasından ötürü TÜLOMSAŞ’ı elimizde tutamadık.
Havacılığın başkenti denilen şehrimizde THY ve AJET resmi seferlerini kısa sürede kaybettik ve yerine koyamadık.
Demiryollarının beşiği şehrimizde YHT sınırlı kontenjan ile sınanırken, uzak diye tabir edilen yeni hat projelerimizi şehrimizin kenarından usulca inşaa edildi, bakakaldık.
TSE ve Basın İlan Bölge Müdürlüğü'nü bile bu şehirde tutamadık…
Hadi bunlar işin resmi kısımlarıydı, özel olanlara dönelim diyeceğim ama kimi kime şikayet edeceğim bilemiyorum.
Bunun son örneği ise maalesef ERİAD’ın heyecanla beklediğimiz Kızılinler Termal Tesis Projesi oldu.
Pek çoğunuz biliyordur. Eskişehir Rumeli Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği kolları sıvadı ve yıllardır boşa akıp giden, tek adım atamadığımız termal kaynaklarımızı bir parça değerlendirip şehre bir değer kazandırmak istedi.
Kızılinler bölgesinde 200 yataklı bir termal tesis için fizibilite yaptı, proje geliştirdi ve üzerinde ciddi bir mesai harcadı. Bu süreçleri de sık sık kamuoyu ile paylaşarak bunun bir Eskişehir projesi olduğunun altını çizdi.
Ve her şey hazır olduktan sonra 27 hektarlık alan için Kültür ve Turizm Bakanlığı'mızdan Bundan 10 ay önce tahsis talebinde bulundu.
İlk duyduğumuzda hepimiz çok sevindik. Sonunda birileri Eskişehir adına taşın altına elini koydu, bir yol açacak ve ilk adım atıldıktan sonra bu bölge mutlaka yeni yatırımlar, yeni tesisler kazanarak şehir imajı ve ekonomisine katkı sunacak, en azından 10 yıl sonra bugün yaşadığımız ayıptan kurtulacağız dedik.
Hatta bu iş karlı, kazançlı bir iş değil, bu iş bir deli işi ve Rüştü Başkan ile ERİAD yönetimi bu işe kalkışarak adeta kamunun açığını kapatıyor ve büyük risk alıyor diye de düşünmeden edemedik.
Buraya kadar her şey çok güzel, her şey harika…
Ancak sonrası gerçekten bir muammaya dönüştü. Zira normalde herhangi ülkede, herhangi bir şehirde böyle bir işe kalkışanları onure ederler. Omuzlarda taşırlar. İşlerini kolaylaştırmak için tüm siyasiler, sivil toplumun güçlü kurum ve kişileri seferber olur ve teşvik edici hamleler gelir. Ancak Eskişehir’de bu olmadı.
Hadi bunu yapacak inceliği göremedik, buna da kabulüm ama korkarım tam tersi bu işe taş koyan, küçümseyen, teşvik yerine köstek olanlar görmeye başladık.
Bir ara ETO Başkanı Metin Güler’in ERİAD’ın bu projesini ilginç bir şekilde hiç duymamış olarak yaptığı ve kendileri yapacakmış gibi açıklamalarda bulunduğu kaotik bir süreç yaşandı. Hadi bu da neyse, lakin aynı ETO Başkanı Metin Güler daha yakın geçmişte ERİAD’ın bu projesi ile entegre olan kontrolsüz havaalanı içinde “Konuşulanlar palavra, ciddiye almıyorum.” dediğine şahit olduk.
Yine, yakın çevresine ERİAD’ın projelerine yönelik yapamazlar, beceremezler gibi söylemler kullandığını defalarca işittik. Bu düşüncede olan birinin bu işin gerçekleşmesinden mutlu olmasını beklemek mümkün mü?
Yani aslında kendisi de bir Rumeli göçmeni olan ve şehir ekonomisinden sorumlu isimlerden birisi Metin Güler ön ayak olması gereken, teşvik etmesi gereken bir işe en karşıcı, en amiyane tabirleri kullanan isim oldu iyi mi?
Velhasıl ERİAD’ın gözü kulağı sürekli Kültür ve Turizm Bakanlığı duyurusundaydı. Defalarca Ankara’ya gidildi. AK Parti Eskişehir Milletvekilleri Fatih Dönmez, Nebi Hatipoğlu ve İl Başkanı Gürhan Albayrak bilgilendirildi ve onların da bu tahsis talebinin ihaleye çıkması için destek verdiği, vereceği öğrenildi.
Ama geçtiğimiz gün Eskişehir’in umutları bir kez daha başka bahara kaldı. Resmî Gazetede yapılan duyuruda Antalya, Afyonkarahisar, Aydın, Muğla yer alırken Eskişehir bir kez daha yer almadı.
Her şey kuralına uygunken, listede yer alması adına en ufak bir pürüz yokken hatta Eskişehir ile ilgili tahsis süreci normalde bakanlığın bile işine gelirken Eskişehir listede neden yer almadı?
Bunun bir tesadüf, bunun öylesine bir gerekçe ile takıldığını düşünmek mümkün mü?
Şunu da belirteyim...
ERİAD konuyla ilgili şunu da çok kez dile getirdi. “Biz Eskişehir için bir katkı yapalım istedik. Projeyi hazırladık, bütçemizi hazırladık ve bu işi yapmaya gönüllüyüz. Lakin birileri ben yapmak istiyorum derse ona da itiraz etmeyiz. Hem projeyi veririz hem de elimizden gelen desteği sağlarız. Amacımız Eskişehir’in termal kaynakları boşa gitmesin diye bir eser kazandırmak. Kimin yapacağı önemli değil. Biz örnek olmak, emsal teşkil etmek istedik.”
Tüm bu gayret ve iyi niyete rağmen sizce Eskişehir neden listede yok?
Konuyla ilgili dün ERİAD Başkanı Rüştü Şentuna’yı aradım. Kendisi de listede olmayı kesin olarak beklediklerini ve neden olmadığını anlamadığını belirtti. Konuyla ilgili AK Parti Vekili Fatih Dönmez ve İl Başkanı Gürhan Albayrak ile görüştüklerini onların da tahsis ile ilgili çabaladığını hatta onlara ek olarak Vekil Hatipoğlu’nun da konuyla ilgili destek olduğunu söyledi.
Peki, kim bu duruma engel oluyor, bir neden var mı? Diye sorduğumda ise “Bu konuda bir isim vermek en azından şimdilik doğru olmaz ama ortada bir engel olduğu malum.” yorumunda bulundu.
Açıkçası böylesi önemli bir işin sessiz, sedasız gündemden düşmesine gönlüm razı değil. Şehir sorumluluğu ve bilinciyle bu işin peşine düşmemiz gerektiğini düşünüyorum. Şehirde sen-ben kavgası yapanlar ve bu tür işleri kendi yapmadığı için yapılmasına engel olan, siyasi bağlantıları kullananlar var mı şüpheliyim.
Nitekim zamanında sen-ben esnaf-sanayici diye ayrıştırılan ve engellenen mobilya fuarlarını da gördüğümüz için aklıma her türlü şüphe geliyor.
Öte yandan şehrin iktidar temsilcileri adına gerçekten kötü bir sınav oldu bu durum.
Eğer iddia edildiği gibi gayret edip, destek verdilerse ve buna rağmen olması gereken bir iş bile olmadıysa kötü, destek veriyorum deyip vermediler ise çok daha kötü… Bu artık onların sorumluluğu ve kendi iç dinamiklerinde saklı.
Tabii İl Başkanı olarak şehre mutlaka bir şey kazandırmayalım diyen, sürekli Ankara’da bulunan, sık sık Bakanlıkları ziyaret eden, şehirde randevu vermeye bile zaman bulamayan Gürhan Albayrak açısından da zor ve rahatsız edici bir durum var burada.
Biliyorum uzattım ama bu konu uzamaya değecek kadar önemsediğim bir konu. ERİAD konu hakkında hayal kırıklığı yaşasa bile pes etmeyeceğini, bu tahsis süreci devam ederse gerekirse bu projeyi özel mülkiyet ve yerel yönetim iş birliğinde mutlaka yapacağını ifade ediyor. Bu konuda umutlanan bölge halkı ve şehir insanının umutlarını boşa çıkartmamakta kararlı.
Lakin şehrin tüm siyasi iradesi, büyük odalar ve temsilcileri, şehrin kitle önderleri ve kamuoyu bu konuda yekvücut olup gerekeni ivedilikli yapmalı.
Bu proje üyeleriyle şehirde 15, 20 bin kişiye istihdam sağlayan, kamu özel iş birliği ile yap-devret modelini ilk kez hayata geçirmiş, alarak değil vererek daha önce şehre bina, tesis kazandırmış bir ERİAD projesi değil.
Bu proje “Su Akar Eskişehir Bakar” sözünden rahatsız olan tüm hemşerilerimizin projesidir.
Ve buna sessiz kalmak Eskişehir için artık sıradan bir sınav değil bütünleme sınavıdır…
Sınıfı geçecek miyiz, kalacak mıyız?
Sorması bizim, karar vermesi bu şehri yönetenlerin olsun…