Tren hattı bir zamanlar şehir merkezinin üstünde ilerliyor ve deyim yerindeyse şehri ikiye bölüp ciddi bir sıkışıklık oluşturuyordu.
Haller Gençlik Merkezi civarı ve ona paralel geçitlerde yıllar öncesini hatırlayanlar iyi bilir ki, ne zaman tren geçse bir keşmekeş, bir curcuna olur ve geçitlerin iki yanında uzun kuyruklar oluşurdu.
Sonra bir projeye kalkışıldı. Demiryolu şehrin altına alınacak ve Enveriye’ ye kadar yer altından ilerleyecek dendi.
2 Yıl sürecek proje 5 yıl sürdü. Enveriye İstasyonu civarına kadar yer altında ilerleyecek proje kısa tutuldu ve mevcut istasyon binasında yer yüzüne çıktı.
O dönem AK Parti’ye yapılan eleştirilerin çoğu hattın yer altına alınması değil, vaat edilen yerden daha önce yer üstüne çıkması ve yer altında ilerleyen kısmın kısalığı oldu.
Sonuç olarak beklenenden kısa ama işe yarayan, yer üstünü ve geçitlerde oluşan yoğunluğu azaltan bir projeye tanık olduk.
---
Yine geçmiş yıllarda şehrin gündeminde Çevre Yolu tartışması vardı.
Sinyalizasyon nedeniyle Çevre Yolu günün her saati sıkışık, şehir içi yollardan bağlantıları sorunlu ve transit yolculuk imkânı mümkün olmayan bir yola dönüşmüştü.
Maliye Bakanı Rahmetli Kemal Unakıtan bu soruna el attı. Çevre Yoluna bugün kullandığımız Bat-Çık adı verilen geçişler yapıldı. Böylece düz devam edenler transit yolculuk yapabilirken, çevre yolundan şehir merkezine ya da şehir merkezinden çevre yoluna bağlanan yollar da rahatlamış ve yol üstündeki sinyalizasyon yükü ortadan kalkmıştı.
---
Demek ki yerin altını kullanılarak şehrin sorunlarına çözüm bulabileceğimizi, mevcut trafik sorunları içinde bunu kullanabileceğimizi keşfetmiş olduk.
Biliyorsunuz dostlarım,
Eskişehir son yıllarda yaşayanlarını çileden çıkaran bir trafik sıkışıklığı yaşıyor.
Şehir içinde sürekli artan araç sayısına rağmen yeni yol yapılmadığı, mevcut düzen ve sinyalizasyon sisteminin yükü arttığı için her gün kaos yaşamaya başladık.
Şehrin iki yakasını bir araya getiren akslar, kavşaklar ve alternatifsiz yollar yüzünden Eskişehir hak etmediği bir çile çekiyor.
Aslında sürekli tıkanmaların yaşandığı şehir içindeki belli başlı kavşaklarda Bat-Çık sistemi ile akışı hızlandırabilir, sinyalizasyon yükünü azaltabilir ve yığılmaları engelleyebiliriz.
Sonuçta İzmir, Ankara, Bursa aklınıza gelen hemen her şehirde kullanılan, trafik sorunlarının çözümünde herkesin kabul ettiği bir çözüm bu.
Ancak Eskişehir’de inatla reddediliyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen biraz da estetik kaygılar öne sürerek buna karşı olduğunu beyan ettiği için CHP’li meclis üyeleri de olur mu, olmaz mı diye düşünmeden bu tür bir öneriyi elinin tersiyle ittiriyorlar.
Bakın ufacık bir kavşak düzenlemesini bile sanki trafik sorununu çözme projesi gibi lanse eden Büyükşehir Belediyesi aslında mevcut trafik sorununu artık yok saymıyor, inkar etmiyor diye düşünebiliriz. Bu da bir gelişmedir.
Ancak Bat-Çık veya üst geçit konusunda ki bu inadını kırmalı, yapmama nedenini hepimizin kabul edebileceği gerekçelerle açıklamalıdır.
Maliyet deniyorsa bir çözüm, kredi imkânı mutlaka bulunur.
Ulaşıma artık yetmeyen tramvay hatlarına nasıl bulunduysa bunun da altından kalkılır, bir çözüm bulunur.
Estetik deniyorsa bilinmeli ki estetik olsun diye trafiğe kapatılan caddelerde bile araç trafiği var. Üstelik bu kuralı ilk ihlal edenler de bizzat belediye araçlarıdır.
Yine Yıldıztepe’de caddeyi ikiye bölen tüneli inşa eden ve içinden tramvay geçirip, çevresine kocaman duvarlar diken de bugün estetik önemli diyenlerdir.
Kaldı ki estetik kaygılar mı, insanların şehir yaşamındaki konforu mu daha önemli sorusuna verilecek cevap bellidir.
O yüzden sevgili dostlarım, ben bir yaşayanı olarak şehirdeki sorunlara çözüm projeleri istiyorum.
Şu isim, bu isim tartışmalarına kapılıp gidiyoruz ama aslında isimler değil projelere ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz.
Seçen biziz, isteme makamı bizleriz.
Yapmakla mükellef olan ve oylarımıza talip olanların görevi de beklentilerimizi karşılamaktır.
Bunu lütfen unutmayalım…