Baskıcı eylem dikta düzeninin özneyi kıstırdığı ve saf iradeyi çevrelediği bir baskı rejimi midir; öznenin gizli saklı talep ettiği, hayatı ele geçirememe kininden doğan bir intikam tekniği midir yoksa? 

Bu soruyu sorunca ister istemez, Ak Parti’nin devleti nasıl teslim aldığını ortaya koymuş oluyoruz. Ücra muhitlerde usul usul biriken karşı devrim duygularına tatmin serumu bağladı Ak Parti, sırrı bu. 

Kazançta bölüşümü önemseyen, üyelerini ederince bir mevkiye yerleştiren ödül zinciri sağ geleneğin tamamında görülüyordu. Ancak Demokrat Parti ve ardılları -Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi- düzeni yürütmekte kısa soluklu kaldı. 

Erdoğan, geçmiş liderlerden farklı olarak kullanışlı bir yöntem izledi: Rıza üretimini yarı-aydınları yaptırmak. 

Kimdir onlar?

Cumhuriyet projesi yara aldıkça deride çirkin bir iltihap kabardı. Eğitimli ancak kültürsüz, kültürlü ancak karaktersiz, namuslu fakat korkak, cesur fakat aç… Herkes neyi eksikse onu aramaya girdi siyasete. Ezik hissettiği yanını siyasi bağlantısını genişleterek cilaladı. 

Orta sınıf, muhafazakâr kesim, Atatürkçü cephe ya da beyaz yakalılar gibi tasnife girmeden, tüm kategorilerin çatısıdır yarı-aydın. 

Travmalarını başkasında da travma yaratarak çözmek ister. İçten içe yapar bunu. İlişkilerinde eşitlik kurmanın geçerli yoludur onun için. Sevgisiz büyümüş, kimi zaman komple dışlanmış, çokça da bir yönüyle kabul görmemiştir. Yarı-aydın birini onayladıkça aslında kendini onaylatır. Ruhsal telafi uğruna inanmadığını öz değer sayar, evvelden hiç düşünmediğini hızlı benimser. Yarım yamalak “bir şeyler” bilir, fuları köksüz, kalemi kaygandır. 

Erdoğan şu sezgisel veriyi çok iyi biliyordu; yarı-aydınlar sayıca en kalabalık seçmen grubunu oluşturmasa da kitle temerküzünde en etkili bireylerdi. 

Hiçbir zaman dâhiyane metotlar uygulamadı Erdoğan, hep basiti gördü. Tarafında yer almasına gerek dahi olmayanları karşı tepeye yığıyor ve itici yüzler, işine yarayabilecek bütün enstrümanları çalıyordu. Koyun, kömür, makarna, cahil… 

Recep Tayyip Erdoğan siyasetinde 2019-2023 aralığını gerileme devri, bugünlerde devam eden süreci ise çöküşle okuyorum. Bu kez devran ters takla attı. Kullandığı yöntem mazinin şartlarında kraldı ancak artık duygulara işlemiyor. 

Mağduriyet, kitlesel iknasına yeni malzemeler ararken öylesine güçlendi ki şımarıklık ve aymazlık kimsenin önleyemeyeceği büyüklükte. 

Cumhuriyet Halk Partisi de İmamoğlu sonrası yarı-aydınlarını eften eften susturdu, kalanları da kapı dışarı etmeye devam ediyor.  

Ak Parti’ye, vatandaş nezdinde sevimsiz bulunan yarı-aydınları ile mutluluklar dileyelim. Onları daha çok konuştursunlar. 

Mümkünse hiç susturmayın.