Son zamanlardaki AK Parti karşıtı gelişmelere bir bakalım;
Bayan bir meclis üyesi hakkında akla ziyan manalar taşıyan söylenti çıkarıldı.
Pınar Turhanoğlu’nun çantası gündeme taşıtıldı.
Bir meclis üyesi hakkında, “buçukçu”, “yüzdeci” dediler.
Kadir Bozkurt’a “Belediyedeki tuvalet kağıtlarını evinde kullanıyor” söylentisi çıkartıldı.
Ve son olarak Murat Özcan olayı…
Ortaya “Apaçık bir iftira” saçtılar, saçtırdılar.
Öyle iftiralar ki, kulaktan kulağa olmadık söylentileri de beraberinde yaydılar.
++++
“Taşındı, denildi, çıkarıldı, çıkartıldı, yapıldı, edildi” diyoruz da;
“Tüm bunların nereden, hangi merkezden çıkarıldığı konusunda da elbette “herkesin ortak bir fikri” var.
Siyaseti, siyasi kulisleri yakından takip edenler zaten meselenin geri planının farkındalar.
Yıpratılma senaryolarının nasıl ve ne şekilde yazıldığından tutun;
Hazırlanan bu senaryoların yine nasıl ve ne şekilde yayılacağına kadar tüm planlar herkesin dilinde.
Ha bu arada yanlış anlaşılmasın.
Bu demek değil ki;
“Siyaset yapanlar, siyasi çalışmalar yapmasın”
Kuşkusuz böyle bir şey, zaten siyasetin doğasına aykırı.
Adı üzerinde, “Politika”
Amma velakin, herkese ters gelen durum, bu politik ayağın “seviyesiz” bir hal aldığı ile ilgili.
Yoksa illa ki hem parti hem parti dışında yarışlar ve hatta zorlu bir rekabet ortamı olacaktır.
Amenna, olmaması sıkıntı.
Bunun da altını çizip devam edelim.
+++
Biz bu yazıda, farklı bir bakış açısı getireceğiz.
Gerçi birkaç gün önce Celal Tan, meseleye dair harika tespitler içeren bir yazı kaleme aldı.
Belki aynı minvalde olacak ama;
Ben soruyu biraz daha farklılaştırmak istiyorum.
Ve soruyorum;
“Eskişehir’de AK Parti diye bir parti ve bu partiyi yöneten birileri var mı?”
Varsa, sadece bir yıl içinde yaşanan yukarıda saydığımız gelişmeler karşısında ne yaptılar?
Milletvekilleri en başta…
Sonra il başkanı…
Daha sonra merkez ilçe başkanları.
Elbette teşkilatlar içerisinde sağa sola “Güçlüyüm” mesajları veren güçsüzler!
Tüm bunlar olurken, partinin içerisine, tam orta yerine olmadık argümanlarla bomba atılırken ne dediler?
Biz söyleyelim;
“Tamamı üç maymunu oynadılar”
+++
Allah aşkına, elinizi vicdanınıza koyup;
“Eğer dava, ortak gaye, birlikte bir hedef” varsa, bu beraberliğe karşı yapılan çirkin saldırılar karşısında neden kimse ortaya çıkmaz?
Neden tek bir kişi bile;
“Benim meclis üyeme, benim belediye başkanıma, benim yöneticime, benim grup başkan vekilime bu çirkin ithamlarda bulunamaz” diyemiyor!
Neden sözünü ettiğim yöneticiler içerisinde bir isim dahi;
“Partimizi, partililerimizi bu ucuz siyasete, ucuz söylemlere yedirmeyiz” diyemiyor?
Korkulan, çekinilen, endişe edilen bir şeyler mi var?
AK Parti’nin üst kadrolarında görev yapanların hiçbir şeyden korkmadığını bildiğim için;
“Bu suskunluğun sebebi ne olabilir ve bu boş vermişlik nereye kadar gidecektir?” diye sual etmeden duramıyorum.
Evet sorular belli, açık ve net.
Var mı cevap verebilecek birisi?