Taraf olmayan bertaraf mı olacak?
3. veya 4. Seçenekleri tercih etmek isteyenleri yok mu sayacağız?
Sadece gönlümüzden geçen aday seçilsin diyerek onun eksik ve yanlışlarını görmezden gelip sürekli karşı mahalleye laf mı yetiştireceğiz?
O zaman niye seçim yapıyoruz?
O zaman neden temsiliyetin önemine, demokrasiye atıfta bulunan söylemlerle kendimizi kandırmaya ve sahte bir cennet içinde yaşamaya mahkûm ediyoruz?
Soru çok ama cevap verme kısmında çoğumuz tıkanıyoruz…
Eskişehir yerel seçim sürecini objektif olarak değerlendirmenin ateşten gömlek giymekten farkı yok bu dönem.
Fanatizm veya aday hayranlığı öyle üst seviyeye çıkmış durumda ki bazı doğruları bile inkâr etmemiz bekleniyor. Çoğu insan içinde asla bastıramadığı bu fanatizmi hayatının o kadar öznesi yapmış ki seçim amacından çıkıp sert ve kavga dolu bir mahalle maçına dönmüş durumda.
Ne İsa ne Musa’ya yaranamayacağımız kadar çelişkili bu süreçte dünyanın en iyi projelerini de dile getirseniz, en nazik cümlelerini de kursanız, en haklı eleştirileri de yapsanız faydası yok.
Şehir muhafaza ile değişim beklentisi arasında bir tercihe saplandı.
İnce ve geçenin çok zorlanacağı bir sırat köprüsünde beraberce yürüyoruz günlerdir.
Israrla sadede gel dediğinizi duyar gibiyim. Bu tespitlerin ilginizi çekmediğinin de farkındayım. O zaman sizi daha fazla bekletmeyim.
Hem eleştiri hem de beklentiler üzerinden uzun bir yazıya devam edelim.
Eleştirilerin göbeğinde CHP olması kimseyi şaşırtmasın. Zira iktidar partisi olmanın verdiği dezavantaj ya da büyüğü olan büyümekte zorlanır ilkesi şu an CHP’nin en zorlandığı konuların başında geliyor.
Kazım Kurt ve Ahmet Ataç kendi seçim bölgelerinde nasıl iddialı ve nispeten rahat ama Ayşe Ünlüce iddialı olmasına rağmen rahatsız bir süreç geçiriyor.
Bir kere tartışmalı adaylık sürecinin yansımasını bir türlü üstünden atamadı. Tahmin ediyorum ki gönlüne göre, imkanları diğer seçim süreçlerine göre kısıtlı ve dar bir kadroyla seçim kampanyasını yürütüyor. Kampanyayı özgür ve tamamen kendi isteğiyle yürütme konusunda bazı engel ve zorlanmalar yaşadığını düşünmemek elde değil.
İkincisi Büyükerşen’in Ünlüce aday olduğu günden bu yana yaptığı salvolar zaman zaman niyet sorgusu yaptırdığı gibi CHP’nin Büyükşehir motivasyonuna da zarar veriyor.
25 Yılın tamamında yapmadığı gaf ya da hatalı söylemleri sadece 1 ay içinde üst üste yapması çok doğal durmuyor.
CHP’nin yerel yönetimde eleştirildiği ilk konulardan birisi malumunuz üzere heykel…
Son 10 senede sadece heykel yapıldığı, oya müzesi, hamam müzesi, kedi müzesi açıldı diye eleştirel bir durum var. Tüm bu durumu bile bile geçmiş dönemin son icraatının bir heykel olması puan mı kazandırır, puan mı kaybettirir düşündürüyor.
Genel Başkan’ın başka gün kalmamış gibi bir Cuma günü, Cuma saatine yakın bir saatte ve yağmur olasılığının yüksek olduğu bir zaman diliminde hem de şehrin en küçük alanında miting yapması da ayrı bir organizasyon eksikliği diyebilirim.
Bu yüzden zaman zaman Ayşe Ünlüce’nin sadece rakibi Hatipoğlu değil bir o kadar da başka etken ve engellerle mücadele ettiğini düşünüyor şayet sandıktan zaferle çıkabilir ise çok büyük bir iş çıkaracağını ifade etmek istiyorum.
Peki, eleştiriler sadece CHP ile mi sınırlı? Elbette hayır!
AK Parti cephesi adına da bazı tespitlerimiz var.
Mesela Hatipoğlu’nun özellikle su meselesine dair tartışmayı gereğinden fazla gündeme getirdiğini düşünüyorum. Haklı eleştirilere rağmen konunun çok fazla öne çıkmasının diğer proje ve vaatleri gölgelediği kanaatindeyim.
Yine Hatipoğlu’nun kentsel dönüşüm ve imar planları ile ilgili söylemlerine yeni bir paraf açması ve her yere imara açılacak, herkes rant peşinde olacak algısını önlemek amacıyla daha net, somut örnekler vererek ilerlemesi gerektiğine inanıyorum.
Eskişehirspor konusunda ise kulübün belediye şirketi değil, belediyenin destek vereceği bir kulüp şirketi olarak özerk bir tüzel kişilikle kalması bana göre herkesin daha tercih edeceği bir sistem olabilir.
Tüm bunların dışında gözümüz kulağımız yarın Ayşe Ünlüce’nin lansmanında olacak.
Orada somut ve kayda değer ne vaatler verilecek, karşımıza neler çıkacak gerçekten merak ediyorum.
Henüz projeler açıklanmadan da gerek Ünlüce gerek ise diğer adayların dikkate alması ve kalan süreçte değerlendirmesi adına bazı istek ve taleplerimi bir seçmen gözüyle aktarmak isterim.
- Şehrin merkezi alanlarında ciddi bir umumi tuvalet eksikliği var. Maliyeti yüksek olmamasına rağmen bu eksiklik yıllardır giderilemedi. Dikkate alınması lazım.
- Birkaç ana cadde dışında şehir aydınlatmaları kendine bile faydası olmayacak seviyelerde. Buna öncelikle el atılmasını isteriz.
- Cadde üstü otoparkları kaldırılamasa dahi fiyat konusunda özel sektör ile yarışmamalı ve acilen giriş ve saat başı ücretleri yeniden düzenlenmeli.
- Amatör spor kulüpleri antrenman ve maç yapacak saha konusunda büyük sıkıntılar yaşıyor. Bu konuda gençlik hizmetleri ve spor müdürlüğü ile Büyükşehir arasında bir sorumluluk arayışına girmeden tesis ihtiyacına karşılık verilmeli.
- Toplu taşıma 24 saat yaşayan bir şehir için belli saatler arasına sıkışmamalı. Gece saatlerinde de tek tük dahi olsa ring hatları ve seferler düzenlemeli. Özellikle otogar kısmı bu seferlere dahil edilmeli.
- İlçelerin turizm potansiyeli adına Büyükşehir Belediyesi’nin desteğine ihtiyacı var. Mesela Çifteler ve Sakarbaşı örneğinde olduğu gibi bu potansiyel sadece ilçe belediyesinin bütçe ve gayretine bırakılmamalı.
- Yatay genişleme diye zorlama ve klişe bir tutum yerine bilim insanları ile şehrin zemini müsait alanlarında altyapı ve donatı ile orantılı dikey genişleme fikrini yabana atmamak lazım. Müteahhit ve mülk sahibinin kentsel dönüşüme katkısı adına bu en azından tartışılmalı diye düşünüyorum.
- Ana caddelerde özellikle mal alışverişin çok olduğu market gibi ticarethanelere yeni ruhsatlar konusu ince bir filtreden geçirilmeli. Mal indirme-bindirmenin günün her saatinde yapılmasının önüne geçilmeli ve trafiğe olan baskısı minimuma indirilmeli.
- Porsuk ve çevresindeki hareketli aksın artık sınırlarını aşması ve Kanlıkavak kısmına doğru yeni bir cazibe eklentisi olması lazım. Kızılcıklı köprüsünü aşan ve daha uzun bir alan herkesi heyecanlandıracak ve mutlu edecektir.
- Güneş enerjisi ve diğer yenilebilir enerji kaynakları konusunda artık güçlü hamleler ve yatırımlar yapılmalı. Belediye hem çevre hem de kendi elektrik ihtiyacı maliyetini bu şekilde ciddi bir seviyeye düşürebilir.
- Porsuk üzerindeki gondol ve bot seferleri 12 km olacaktı ve porsuk üzerine su asansörleri bu sebeple konulmuştu. Uzun süredir işlevsel olarak değerlendirilmeyen bu sistem tadilatı yapılarak yeniden hayata geçirilmeli.
- Belki küçük ama bence önemli bir detay olarak şehre gelen tur otobüslerinin Şair Fuzuli Caddesi gibi araç ve yaya trafiği açısından sıkıntılı bir alana girişi engellenmeli. Turistler şehrin daha sakin daha müsait alanlarında indirilip diğer alanların hareketlenmesi de bu sayede mümkün olabilir.
- Trafik adına yapılabilecek bir şeyler illaki var. İşe trafik sorununu kabul ederek başlamamız lazım. Ardından konusuna hâkim uzman nitelikli isimler ile tramvayın geçiş üstünlüğü, şehri gereksiz yere boğan sinyalizasyon sistemi, yolların çift-tek yön yapısı başta olmak üzere her türlü fikir ele alınarak hızlıca hayata geçirilmeli.
Bu konuda Milli Eğitim, EOSB gibi kurum ve kuruluşlarla okul ve işçi servisleri saatine kadar daha ferahlatıcı çözümler üzerine bazı iş birlikleri dahi yapılabilir.
- Su konusunda indirim, internetten su yükleme gibi önemli detaylar es geçilmemeli.
- Kültür sanat faaliyetlerinin sadece şehir merkezi ve belli bir kitle ile sınırlı kalmaması adına da bazı adımlar atılmalı. Senfoni, Şehir Tiyatroları, Bale gibi nitelikli sanat faaliyetlerin yanında daha küçük ölçekli, yerel sanatçıların da içine dahil olduğu faaliyetler şehrin tüm mahallerine yayılmalı.
- Evcil hayvan mezarlığı ve EBB doğal bakım merkezi konusunda yıllardır arafta kalan proje derhal hayata geçirilmeli. Belki itiraz edenler olacaktır ama günümüz koşullarında EBB’nin bir hayvanat bahçesinin dahi kapatılıp o alanın farklı şekilde değerlendirilmesini şahsım ve birçok insan adına talep edebilirim.
Küçük küçük daha nice detaylar var. Bunların bir kısmı belediyelerin asli hizmetleri olmakla birlikte bir kısmı da vizyon ve tercihleri ile alakalı ama totalde bütçe sınırlarını ütopik şekilde zorlamayacak hizmet beklentileri…
31 Mart gecesi sandıktan kim zaferle ayrılır. Kim koltuğa oturur bilemiyoruz. Ancak koltuğa oturma niyetinde olanların bu listeyi dikkatle incelemesi gerektiğini düşünüyorum.
Herkes büyük beklentilerini söylerken ben kıyıda köşede kalan küçük beklentileri ekledim.
Ve göreve gelen kim olursa olsun kendisine bu beklentileri hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğimi altını çizerek belirtmek isterim.