2019 CHP il kongresinde delege avantajını kullanarak Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ı ters köşe ederek istediği adayı çıkaran Kazım Kurt, aylar boyu sürecek belediyeler arası iletişimsizliği fitillemişti. Keza başkanlar arası gerginlik bugün bile bitmiş değil.  

  

Bu hamlesiyle genel merkez nezdinde Recep Taşel'in seçilmesinin sorumluluğunu üstlenen Kazım Kurt'un aldığı ilk yara Gaye Usluer krizi ile başladı. 2020 Kurultayı anahtar listesinde bulunmamasına rağmen Taşel'in çabası ve desteğiyle CHP Parti Meclisine giren Gaye Usluer kısa bir zaman sonra Memleket Partisi’ne geçiş yapmıştı. Bu durumda Taşel’in dolayısıyla il başkanlığının kararlarının sorumluluğunu üstlenen Kazım Kurt ilk kez kaleyi çatlatmıştı. 

  

Aradan geçen sürede, belediyedeki Erzincanlı nüfusu desteğiyle genel merkez ile arasını yumuşattı, Hoca ile ortak karelere girmeye başladı. Seçim dönemine görece huzurlu giren CHP’nin "özellikle Ak Parti’ye kıyasla" huzurunun bozulması pek uzun sürmedi. 

  

Kurt seçimlerin kaybedilmesinin sonrasında Eskişehir’de seçim kaybedilme endişesini paylaşarak değişim mesajları verdiğinde en ciddi tepkiyi değişim karşıtı tutumu ile Hoca’dan almıştı. Genel merkezin kurultayı seçim sonrasına erteleme kararı ise Kazım Kurt'un ikinci döneminin önünün kesileceği olarak yorumlanmıştı.  

  

Ta ki 2 gün öncesine kadar... 

13 Eylül Akşamı Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen bir araya geldiler. 

  

Bir süredir seçim sonrası dağılan CHP’yi toplamak için ortak İl Başkanı adayı çıkaracağı konuşulan 3 belediye başkanı uzlaşıya varmış gibi gözüküyor. Gösterilecek ismin, masadaki aslan payının sahibi Hoca'nın işaret edeceği kişi olacağını söylemek pek zor değil. 

  

Lakin bu durum akıllara bir soru getirmiyor değil.  

  

Siyasette hiçbir tutumun karşılıksız kalmayacağı aşikâr. Hoca’nın dolayısıyla genel merkezin işaret edeceği adaya ne karşılığında destek verilecek? 

  

Geçtiğimiz aya kadar genel merkez tarafından üstü çizildiğine kamuoyu olarak neredeyse emin olduğumuz Kurt, kendini kurtarmak ve ikinci dönemini yapabilmek için değişim talebinden vaz mı geçti?  

Kazım Kurt değişime gerçekten inanmış mıydı? Yoksa siyasi bir hamle olarak inanmadığı bir değişimin savunuculuğunu mu yaptı? 

Sorular birbirini tetikler, yazı yazıları doğurur. Kurt kışı nasıl geçirecek hep birlikte göreceğiz.