“Zeka Testi Merkezi”nin yayımladığı istatistiklere göre Eskişehir, Türkiye’nin en yüksek IQ’ya sahip kenti oldu. 1.214.505 kişinin katıldığı testin sonuçları hiç şaşırtıcı değil. Kültürüyle, sanatıyla, entelektüel formasyonuyla kendini kanıtlayan Eskişehir, bir kartvizit daha kazandı. Nezdinizde, teste katılanlara olduğu kadar katılmayanlara da teşekkür ederim. Şehrin hakkını alabildiği tüm raporlar sevincimi katlıyor.
Gelgelelim hiçbir şey tek başına anlamlı gösterge olamaz. Kavramlar, farklı kavramlarla etkileşime girdikçe öz yuvasını bulur ve açıklayıcı payeye kavuşur. Örneğin, onurlu zekânın her şekli hayranlık uyandırmıştır bende. Ancak onursuz zekâya da onurlu aptallığa da şiddetle karşıyım. Bu iki fenotip, ne yazık ki siyasî laboratuvarda kendiliğinden gelişiyor. Engelleyebilmek ihtimallerin dışında. Arada kaynayan sarih maksatlar yanıltıcının yörüngesine girince, temiz zekânın icraatı tazyikli nefretin saldırısına uğruyor.
Leke siyasetinin en bariz ve organize emsali, takdir edersiniz ki Ergenekon-Balyoz davalarıydı. Mülkiye, hariciye, harbiye ve tıbbiyeyi simbiyotik ilişkilere bağlayan, at izinin it izinin çamuruna bulandığı, karanlık ve esrarengiz operasyonların dönemi… Takkeli kurnazlar, seküler kılıfına bürünerek devlet organlarını kilitlemeye çalışmıştı.
Teşebbüslerde bir değişiklik yok. Bağlamı ve kişileri değiştir, çapı daralt, planların altını kıs, hesapları kişiselleştir… Buçuk fikirli hinlikler her zaman her yerde. Geçmişte iktidara veryansın ediliyordu “Nasıl kandılar?” diye, bugün insan daha iyi anlıyor.
Dürüstün mazbutluğu doğal seçilimde eleniyor, doğanın buyruğu gereği. Biz referansımızı yeri gelmişken İnönü’ye verelim “Eğer bir memlekette erbabı namus, laakal eşirra kadar sabur olmazsa, o memleket behemahal batar.“ Haklının acelesi olmazmış.
Gönüllerdeki Eskişehir Raporu
1. Eskişehir’e karşı kıvanç dolu duygularım boşuna değil. Fark edilebilir zekânın yanında erdemli duruş, hakkaniyetli tavır ve delikanlı damar her daim yürürlükte. Şehrin altın şiarı barış, uzlaşı ve sağduyu; ana metot diplomatik kanallar, niyetleri sorarsanız parlak beyaz. Hafta 7 gün, gün 24 saat ve telefonlar hep açık.
2. Politik hiddet kapı dışarı, görüşün mahalleleri farklı olsa da dostluğun masası ortak. Dost, büyük, güzel zarardan ırak. Aksine güven çemberine dâhil. Meydandaki mücadele “yalnızca” nankörle, ekmek yediği kaba pisleyenle, şark kurnazıyla, küçük hesapçıyla, utanmaz iftiracıyla, kumpas siyasetçisiyle, ikiyüzlüyle, toplumun hassas olduğu yaraları deşenle, mazlumun ahını duymayanla, yalanı melodi yapanla, çelme takanla, sosyal spekülatörle, sır ifşa edenle, kalbin nasırıyla…
3. Leke siyasetinin mikro düzeyde örnekleri yamacımızda dolanmaz. Günaşırı karşı çıkılır. Faşizan hisler, radikal köken ayrımları ve yobaz histerisi iklimimizle uyuşmaz, el birliğiyle kınarız. Kavgamız daha iyisi uğrunadır, mevcut ileriye taşınsın diyerek kafa patlatırız.
4. Sıfırı çok etmiş çınarın gölgesine bağdaş kurar, köhne kaldırımlara abilik etmiş kim varsa soframızdan sayarız. Önce insanlık tartılır, muameleyi parti mensubiyeti belirlemez. Bizden olan insanlıktır, gerisini kurcalamak nifak tohumcusuna kalır.
5. Gence atfedilen değer, sorguya açık ögeler taşımaz. Otogardan yeni inene de mahallede büyüyene de itina gösterilir. Anlatıyorsa dinler, haklıysa fark ederiz.
6. Halk mütevazı, alim olmasa da arif dediğimiz anlayışta, üretken, ilgili ve katılımcı özellikler taşımaktadır. Sivil toplum gelişmiş ve fazlası için pozitif duygular içermektedir. Yaşam boyu eğitime elverişli yapı, kişisel gelişimin ana direğidir.
7. Bırakalım dar koltukları, geniş derileri ısıtmak dahi şehir siyasetini güdülemeye yetmez. Yola çıkanlar birbirini arkadan vurmaz, dolaplar yerinde sabittir. Ucuz hareketlere bozuk para atmaz kimse.
Gönüllerdeki Eskişehir raporu mu oldu yoksa hayallardeki mi, karar sizin olsun. Bu da farklı bir test.