Hesabını kim soracak?
Sevgili dostlar artık güz mevsimindeyiz…
Akşamları yazlık balkonunda montsuz oturmak bir hayli imkânsızlaştı.
Ufak, tefek tadilat işlerinin akabinde memlekete dönüş zamanı başladı.
Ben Eskişehir’de nispeten şanslı insanlardan biriyim. Hem şehrin en hareketli noktasında bir apartman dairem var hem de toprağı, açık havayı sevdiğim için kendime özel yaptığım Alpu Bahçecik taraflarında ufak bir köy evim var.
Yaklaşık 15 yıldır sürekli aynı yolu gider gelirim. Her gidiş geliş sürecinde de söylenir dururum. Yolun mezbele ve tehlikeli halinin bir türlü düzeltilmemesi bir yana Eskişehir’de yapılacak bazı hamlelerin hep Alpu tarafını mesken tutmasına içerleyen birisiyim.
Biliyorsunuz önce Termik Santral korkusu peydah oldu hepimize…
Burnumuzun dibinde havayı, suyu, hayvanları tehdit edecek ve modası geçmiş bir enerji üretimi için olurumuz istendi.
Ayaklandık, olmaz dedik. O dönemin Belediye Başkanı Rafet Demirtaş’a kadar çıktık, derdimizi anlattık ama o dönem bu işin peşinde olanlar kararlı çıkınca sonuç alamamıştık.
Sadece sağlık değil, ekmek parası içinde tehlikeliydi bu iş. Yüzlerce yıllık lületaşı kuyularını, oralardan ekmek yiyen insanları bile düşünmediler.
Dediler ki burada kömür var ve biz bunu çıkartmalıyız. Kömür dedikleri de kesinlikle kömür değil. Verimsiz, 7. sınıf kalite, yakmak için ayrı bir enerjiye ihtiyaç duyulacak kadar kötü bir rezervdi.
Çok uzatmayalım birkaç sene bu stresle yaşadık ve içimizden bağ bahçe toplamak bile gelmedi. Neyse ki Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyi öncülüğünde açılan davalar, alınan önemli sonuçlar ve biraz da yatırımcıların bu işe çok sıcak bakmaması sonucu bu dertten kurtulduk.
Sonra URAYSİM test merkezi diye bir başka proje çıktı başımıza. Kamulaştırmalar yapıldı, daha önce sulama rahat olsun diye bir sürü kuyu açılmıştı, çokça para harcanmıştı. Bu kamulaştırma bedelleri biraz da güzel ve sıcak para olunca itiraz edenler cılız kaldı.
Hem tarlalar gitti elden hem de oralara yapılan yatırım boşa çıktı.
Sonra birkaç bina yapıldı. Seneler geçti üstünde. Binalar dökülmeye, korku evi gibi gözükmeye başladı.
Muhatap kim anlamakta zorlanmaya başladık. Anadolu Üniversite mi? ESTÜ Mü? Tarım İl Müdürlüğü mü? AK Parti İl Başkanlığı mı? Ulaştırma Bakanlığı mı derken ortalık karıştı.
Görüyorsunuz en son bilirkişi raporları ile açılan bir dava vardı ve ondan sonra URAYSİM ile ilgili kimsenin ağzını bıçak açmadı.
Yapılacak mı? Değişecek mi? İptal mi edilecek bilen yok.
Şayet yapılacak ise nasıl yapılacak? Yeri mi değişecek?
Yapılmayacak ise bu harcanan paralar, yapılan yatırımların hesabını kim verecek?
Hem para hem de zaman çok kıymetlidir. Bir de üreten, bu iş yüzünden düzen değiştiren insanların zamanı çok daha değerlidir. Bunun da ayrı bir hesabı vardır.
Lütfen bu konuyu kenarda bırakmayın. Bu işin ne olacağına dair birkaç cümle söz edin.