Eskişehir Haber Ajansı kurulduğunda ilk yazımda şunu söylemiştim;

“Eskişehir’de yerlere düşen basına dair seviyeyi yukarı çekmek ilk ve asıl amaçlarımızdan birisidir

O yazımızı okuyan hemen hatırlayacak;

Serzenişimiz, ülke çapında düzeyi nedeniyle ün yapmış Eskişehir Medyasının daha fazla alçalmasının önüne geçmek adınaydı.

Ne kadar haklı olduğumuz son günlerde yaşanan olaylarla bir kez daha tescillenmiş oldu.

Ki;

Maalesef, belgesiz yapılan haberler.

Çamur at izi kalsın türünden yayınlar falan…

Tamamen iftiraya dayalı iddialar, şehirdeki herkesin canını sıkmaya başladı.

Siyasete teşne olan isimleri bile siyaset yapma fikrinden soğutan gelişmeler yaşandı.

+++

Yeniden hatırlatalım;

Biliyorsunuz şehrin en önemli siyasetçilerinden birisi için bir gazete ve temsilcileri karalama kampanyasına girişti.

AK Partili Murat Özcan, kardeşine ait işyerine binlerce ton yağ stoklamakla suçlandı.

Aslı astarı olmayan, belgesi bulunmayan yayınlardı her biri.

Olay adli makamlara taşınsa da;

Sorumlu gazetecilik anlayışımız ile iftiraya uğrayan Murat Özcan’a söz hakkı verdik.

Bu noktada hatırlatmadan geçemeyeceğim;

İsim kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun her türlü karalamaya kim hedef olursa olsun, EHA’nın sayfaları “cevap hakkı” için herkese sonuna kadar açıktır.

+++

Neyse…

Murat Özcan bu iftiraya uğrayınca, her zaman dilinden “Seviyeli gazetecilik” laflarını düşürmeyenler bir anda sus pus oldu!

Buraya bir virgül koyalım ve sözü Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a bırakalım;

Dün akşam aynen şunları söyledi Sayın Kurt;

“Gazetecilik mesleğine ihanet edenlere yazıklar olsun.

Yanlış haber yazanlara yazıklar olsun.

Uydurma haber yapanlara yazıklar olsun.

Politikacıların emriyle çalışan gazetecilere yazıklar olsun.

Olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek için yazan çizenlere lanet olsun”

+++

Ancak gelin görün ki;

Mecliste birlikte çalıştığı, rakip partiden de olsa mesai harcadığı Murat Özcan, bu iftiraya maruz kalınca tek bir ses bile vermedi.

Bırakın ses vermeyi, bu iftirayı atan kuruma bir ziyaret gerçekleştirdi.

Bunu da “Ben kişileri değil, kurumu ziyaret ettim” cümlesiyle geçiştirerek, ziyaret ettiği kişileri de görmezden gelmeyi tercih etti.

Bu ziyareti yapıp, mecliste bunu söyledikten hemen sonra da;

“Gazetecilik kisvesi altında dolaşanlarla selamı keselim.

Kapalı zarfları vermeyelim.

Haber başına şu kadar para vermeyelim.

Ben pek çoğuna selam vermiyorum.

Yanlış adama niçin selam verirsiniz arkadaş?” diyerek bir kez daha çelişkiye düştü.

+++

Bu konuda herhangi bir yorumum olmayacak.

Yorum hakkı bu noktada kamuoyunun vicdanıdır.

Asıl gazeteci örgütlerine bu gündem içinde önemli bir görev düşmektedir.

Gazetecileri kapalı zarflarla kendisine çıkar sağlamakla suçlayanlar ortada…

“Mutlaka söyleyecekleri iki çift lafları vardır”

Bakalım onlar bu cesareti gösterecek mi?

Asıl bunu merak ediyor ve bekliyoruz.

Buyurun, her konuda ahkam kesmeyi bilen bizim meslek örgütlerimiz.

Söz sizde.

Çıkın da konuşun bakalım!