Bu aralar sık yazamıyorum.

Hem Ramazan ayının verdiği atalet hem de kendimi tekrar etmekten çekindiğim için biraz ağırdan alıyorum.

Eskişehir siyaseti ne yazık ki 2 ileri 1 geri ilerliyor.

Türk dizileri gibi hareketli ama sonuca tesir etmeyen ve hiçbir detayı kaçırmadığımız kısır bir döngü içinde eşelenip duruyor.

Ne Cumhur ittifakı ne de Millet İttifakında ezberi bozacak, şehrin dinamiklerini değiştirecek bir hamleye henüz denk düşmedik.

Ancak AK Parti’nin yürüttüğü seçim propagandasına dair göze çarpan bazı rahatsızlıklar gözledim. Üstelik bu rahatsızlıklar muhalefet kanadından değil bizzat partinin içinden, seçmeninden gelen rahatsızlıklar.

Bakan Fatih Dönmez ve eski Bakanlardan Ayşe Gürcan’ın Eskişehir’e 2 kontenjan isim olarak atanmasına dair zaten bir kırgınlık ve teşkilatın bir kısmının tepkisi yerini koruyor. Ve sürece dair yürütülen çalışmanın Eskişehir seçmen yapısına uygun olmadığını söyleyerek itiraz edenler giderek fazlalaşıyor.

Bir kere bir Milletvekili adayının seçim propagandasını istifa etmeden Bakan statüsünde yapması, devlet imkanlarıyla siyasi çalışma yürütmesi Konya, Kayseri neyse ama Eskişehir’de abesle iştigal ediyor.

Çünkü hem Aday hem Bakan olunca yapılan ziyaretler tüm kamuyu ve bürokratları otomatik olarak bu çalışmanın içine alıyor.

Ak Parti için oy isteyen ve çalışma yapan bir adayın yanında Vali’nin yer alması hoş mu?

Korumaları, bürokratlar ve devlete tahsis edilmiş TOGG ile bir seçim çalışması yapılması AK Parti’ye artı yazıyor mu zannediliyor?

Özellikle bu TOGG meselesinden çok ciddi rahatsızlıklar var.

Bu TOGG Bakan Bey’in kendi parasıyla aldığı bir araç değil, Bakanlığa tahsis edilmiş bir araç ve iktidar değişip kabinede yer alan isimler de değiştiğinde araçta kendisinde kalmayacak değil mi?

Mesela CHP İktidara gelse ve Jale Nur Süllü kabineye girse Fatih Dönmez yerine aracın arka koltuğunda o oturmayacak mı?

O zaman o aracı kişisel çalışması için kullanmak Dönmez için bir sorun teşkil etmiyor mu?

Şimdi Büyükşehir Belediyesi CHP’li tüm adaylara araç tahsis etse, seçim ofislerini finanse etse, adayların seçim çalışması için iftarlar veriyor olsa AK Partililer itiraz etmez mi?

Belki ederlerdi ama artık bu kapı açıldı ve kimsenin itiraz etmeye hakkı kalmadı diye düşünüyorum.

Ama olan Bürokratlara olacak diye de üzülüyorum.

Çünkü bir adayın seçim çalışmasına katılan bürokrat artık devletin değil bir partinin bürokratı olarak kodlanacak ve seçim olup bittikten sonra kimseyi adil, objektif, siyasetten uzak olduğuna ikna edemeyecek.

Aslında bu durum bürokratlardan çok devleti şu an yöneten iktidar partisinin düşünmesi gereken bir incelik ama dedim ya o vapur kaçalı çok olmuş.

Sizleri temin ederim ki Eskişehir’de bu söylediğim rahatsızlıkları dile getirenler yıllardır AK Parti’ye oy vermiş, her kötü durumda partiyi savunmuş ve kapı kapı gezerek çalışkan partili insanlar.

Başka şehirde neyse ama Eskişehir’de bu iş ters teper, zorda kalırız diye sürekli belirtiyor ve bu rahatsızlığı çeşitli danışmanlara ilettiklerini söylüyorlar.

Devletini seven ve siyasallaşmaması gerektiğini savunan bir seçmen olarak bende eleştirimi yapayım. Değişeceğine dair en ufak umudum yok ama sözüm bende kalmasın.

Ne demişler “söz uçar, yazı kalır”