Bu yılda Erdek mesaisini tamamladık ve Alpu semalarıyla baş başa kaldığım Eskişehir dönemi resmen başladı.
Diğerlerinden daha hareketli, zamanın nasıl aktığını anlayamadığım bir dönem olacağı kesin. Zira kış ayları boyunca siyaseti takip etmekte, yerel seçim heyecanının nabzını tutmakta epey zorlanacağımı düşünüyorum.
Emin olun siyaset diğer şehirlerde böyle değil. Geçtiğimiz haftanın neredeyse tamamını geçirdiğim Ankara’da bile yerelden ziyade genel gelişmelere öncelik veriliyor.
En azından günlük değişkenlerin Eskişehir kadar net olmadığı bir seyri olduğunu söyleyebilirim.
Rotamızı Eskişehir’e çevirdiğimiz an somut değil dedikodu, iddia ve niyetlerin gerçekliği bulandırdığı bir iklim ve aklın sınırlarını abesle iştigal eden senaryolar karşınıza çıkıyor.
Önceki gün bir gazeteci kardeşim ile kahve içtik. 1,2 saatlik sohbette genelde soran ve dinleyen tarafta yer aldım. Normal koşullarda kabul edemeyeceğim ama dinlerken mantıklı gelen birbirinden farklı senaryolar dinledim.
Öyle ki dostlar CHP’nin aday belirleme süreci bile kafamın içinde adeta kaosa döndü.
İddialardan birisi Erman Gölet ile ilgili,
Yılmaz Hoca’nın bir süredir Erman Gölet ile arasının iyi olduğu ve bundan mütevellit Odunpazarı için Hoca’nın kafasında Gölet ismi olduğunu söylenegelenler arasında.
Ancak Hoca’nın kongre sürecinde Kazım Kurt’u alt etmek için Gölet ile yakınlaştığı hatta sadece Gölet değil Ayhan Kavas’a da Odunpazarı adaylığı için vize verdiği ama Özgür Özel ile yaptığı gizli görüşmeyle birlikte Kazım Kurt’un yeniden Odunpazarı adaylığına sıcak baktığı söylendi.
Bir başka senaryo ise Büyükşehir adaylığı ile ilgili…
Hocanın yeniden aday olmayacağı, görevi Ahmet Ataç’a bırakacağı ve Ayşe Ünlüce’nin de Tepebaşı için aday olmasını şart koştuğu iddiası var.
Gariptir aynı iddiada bulunan arkadaşım bana Hocanın görevi Ataç yerine direkt Ayşe Ünlüce’ye veya Kılıçdaroğlu yeniden Genel Başkan seçilirse Jale Nur Süllü’ye bırakmak istediğini de aktardı.
Hem mevcut belediye düzeninin yani kadrolarının aynen devam etmesi hem de hocanın Jale Nur Süllü ile gayri resmi olarak belediye işleyişine müdahil olabileceği bu formülün daha olası olduğu bana daha mantıklı bir iddia geldi.
Bunun gibi türlü senaryolar daha dinledim.
Normal koşullarda ihtimal vermediğim, asla ciddiye alıp üzerine yorum yapmam dediğim bu dedikodular yüzünden Eskişehir siyaseti bir somut öngörüden mahrum kalıyor.
Düzene isyan etmek yerine beni de mecburi bir parçası haline getiriyor.
Tabi bunun başlıca sebebi İYİ Parti dışında henüz şekillenmiş bir aday profili olmaması ve AK Parti kurmaylarının da adayını Yılmaz Büyükerşen’in tahmininden sonra açıklama kararı olsa gerek.
Diyeceğim o ki Eskişehir zor bir memleket…
Küçük, aktörü sınırlı, beşeri yapısı gereği cemiyetçiliğin yanlış anlaşıldığı bir memleket…
O yüzden bu seçim çok su götürür, çok su getirir ve biz nice senaryolar duymaya devam ederiz.
Gariptir bu kez sadece Hoca’ya değil AK Parti’ye de odaklı bir seçim süreci var.