Eskişehir, sorunları olan bir kent.

Sorunlarla birlikte beklentileri var.

Bunları yerel ve genel olarak ayırıyoruz.

Belediyeler nezdinde yapılması gerekenler var.

En başta trafik ve şehir düzeni.

Bir de Ankara’da hallolması gerekenler bulunuyor.

Önümüzdeki bir genel seçim olduğuna göre;

“Ankara’dan halledilmesi gerekenler tarafını konuşalım şimdi…”

+++

“Biliyorsunuz, şehrin son 10 yılı hizmet yerine kavgalarla geçti!”

Öncesinde Eskişehir’e neler yapıldığı dün gibi aklımızda!

Şehrin ayağa kalktığı her konu bir şekilde çözülüyor, hale yola sokuluyordu.

Mesela eksik kalsa da demiryolunun yer altına alınması işi.

Geçit çilesinden kurtuldu şehir, daha doğrusu büyük bir ayıptan.

Stadyum ha keza.

Yine yer seçimi belki yanlış oldu ama yeni bir stadyum ihtiyaçtı.

Ki, “Açığın üstünü bile kapatamayan bir yerel yönetim varken!”

Şehrin içinden geçeni yapılsa bile çevreyolunun genişletilmesi işi var.

Bugün o olmasa, şehir içi trafiği daha da kaosa dönecek.

Eskişehirspor için yapılanları unutmadık.

“Ronaldinho isteriz” lüksüne kadar kapıldık.

Hastane inşaatları başlamış, onlarca yeni okul binası yapılmıştı.

Kamu binaları keşke tekrar yerine yapılmasa bile çoğu yenilenmişti.

Eskişehir, Türk Dünyası Başkentliği gibi büyük organizasyonları alıyordu.

Hızlı treni, yeniden başlatılan uçak seferlerini falan saymıyoruz bile!

+++

Yani iktidar partisi, daha önce önemli hizmetleri kente kazandırdı.

Neden sonra kişisel çekişmelerin zararını hep Eskişehir ve Eskişehir halkı görmeye başladı.

Millet Bahçesi ve Kütüphane dışında şehre değer katan bir çalışma görmedik.

Aksine…

Şehrin elinde olanlar gitmeye başladı.

Herhalde en büyük yaramız Tülomsaş’ın tüzel kişiliğini yitirmesi oldu.

Ki, hala bu ağrı Eskişehirlinin yüreğinde sızlamaya devam ediyor.

+++

Neyse…

Lafı çok dolandırmayalım…

Kişilerin yaşadıkları çatışmaların bir şehri nereden nereye getirdiğini göstermeye yeter doneler hepsi.

Veyahut…

Şehrin bir araya gelip şehre dair kararlar alamamasının yaşattığı sancılara birer örnek.

O yüzden…

“Yeni döneme dair en büyük beklentimizin birlikte çalışacak vekil grubu olması gerektiğini açıkça söylemeliyiz…”

Mesela, 14 Mayıs’ta göreve gelen vekiller hangi iktidar seçilirse seçilsin birlikte bir masaya oturabilecek mi?

Şehrin kravatlı yetkilileri olarak kente dair birlikte karar alabilecekler mi?

O masada alınan kararlar için Ankara’da parti gözetmeksizin çalışabilecekler mi?

+++

Sadece bu beklentimiz bile, Eskişehir için sanki bir hayal gibi!

Yıllarca unuttuğumuz, belki hiç hatırlamadığımız bir tablo.

Oysa diğer kentler bunu yapıyor ve büyük sonuçlar alıyor.

Eskişehir olarak da bunu başarmalı, görev alacaklar bunun sözünü şimdiden vermeli.

Hatta…

“Daha şimdiden olayları kişiselleştirmeyeceğiz. Hiç yoksa kendi içimizde bari bölünmeyeceğiz. Bir bütün olarak kentin ihtiyaçlarını gidermek için çaba göstereceğiz” demeleri bile kâfi.

Çünkü böylesi tavırlar bile Eskişehir için lüks halini aldı.

Umarız 14 Mayıs’tan sonra önce kendi aralarında uyumlu, sonra da tüm vekillerin birbirleri ile ortak çalışma alanı oluşturacak politik olgunluk gösterecekleri bir Eskişehir siyaseti izleriz.

Hani aslında çok da şey istemiyoruz.

Öyle değil mi?