Son günlerde Ak Parti Adayı Nebi Hatipoğlu’nun Büyükşehir Belediyesi ve CHP Adayı Ayşe Ünlüce’yi zorda bırakan bazı eleştirileri var. Bunlardır biri günlerdir tartıştığımız çeşme suyu meselesi diğeri ise toplu ulaşımın baş aktörü tramvaylar.
Gariptir bugün eleştirilen bu iki hizmet aslında Büyükerşen’in farkla kazandığı geçmiş dönemlerde kendisine seçim kazandıran hizmetlerdi.
Zira tramvay faaliyete geçtiği dönemde ülke standartlarının bir tık üstünde bir hizmetti. Bir Anadolu şehrinde ilk kez hayata geçen bu proje Eskişehir insanını heyecanlandırmış ve Büyükerşen’e ciddi bir puan kazandırmıştı.
Aynı şekilde Türkiye’de sayaçların değiştiği ve kart ile su yükleme hizmetinin hayata geçtiği ilk şehirlerden birisi Eskişehir olmuştu.
Yani iki hizmette zamanında ülke ortalamasının üstünde ve Eskişehir seçmeninin beklentilerini fazlasıyla karşılayan hizmetlerdi.
Ancak akıp giden hayat, ilerleyen teknoloji ve insanların yaşam beklentilerine dair ortalama geçtiğimiz yıllar içinde epey ivme kazandı.
Bir zamanlar puan getiren ve ortalama üstü olan bu hizmetler artık ülke standartlarının gerisinde ve seçmen beklentisini karşılamaya zorlanır oldu.
Tramvay kapasitesi başta pik saatler olmak üzere talebi karşılamamaya, kartlı sayaçlar ise internetten yükleme yapılamadığı için eleştirilmeye başlandı.
Başlangıç seviyesinde Eskişehir’den örnek alınan hizmetleri geliştiren diğer şehirler aradaki farkı kapayıp biz yerimizde sayınca hizmete dair eleştiriler çoğaldı.
O yüzden son günlerde bu konulara dair Hatipoğlu eleştirileri ve çözüm ile ilgili vaatleri yerel seçim rekabetinin ana başlıkları olarak sık sık karşımıza çıkıyor.
Su meselesi ise içilebilir tartışmaları yüzünden bambaşka bir boyuta ulaştı.
Ünlüce’yi desteklemek için hayatında içmediği suyun içilebilir olduğunu savunanlar gibi, Hatipoğlu’nu desteklemek için çeşme suyunu yemeklerde dahi kullanmadığını söyleyenlere rastlıyoruz.
Tartışmanın Hatipoğlu – Ünlüce polemiğinden taşması ve ESKİ’nin işi gücü bırakıp Hatipoğlu iddialarına kısa mesaj ile yalanlama çabası ise suyu bulandıran başka bir etken.
Çünkü suyun içilebilir iddiası teknik ve teorik olarak mümkün ama pratik olarak böyle olmadığının hepimiz farkındayız.
Çocukken ağzımızı musluğa dayayıp içtiğimiz örnekleri saymazsak musluktan su içtiğimi hatırlamıyorum. Bardağa doldurunca klor sebebiyle beyaztrak olan bir su sağlık açısından çok tehlikeli olmasa bile görsel açıdan dahi içilebilir iddiasında bulunmak doğru olmaz. Ancak yemek yaparken kullanmıyoruz diyemeyiz.
Tramvay konusu ise yıllardır geçmiş yazılarımda da altını çizdiğim büyük bir sorun. Ben oturarak en son ne zaman yolculuk yaptığımı hatırlamıyorum. İniş ve biniş esnasında zorlanmadığım bir yolculuk yaşamadım. Üstelik içeride balık istifi gibi bir seyahate ödenen paranın karşılığını aldığımı düşünmüyorum. Elektrikli otobüs ya da katar dizini gibi en azından bazı saatlerde talebi rahatlatacak alternatiflerin olmaması gerçekten eleştirilmesi gereken bir husus.
Aslında bu eleştirilen müsebbibi Yılmaz Büyükerşen…
Bu konuda teknik olarak Ünlüce’yi eleştiremeyiz fakat Ünlüce’de adaylıktan önce bu iktidarın yöneticisi olduğu için ortada buna itiraz edecek bir durum kalmıyor.
Bu yüzden daha önce ifade ettiğim gibi Ünlüce’nin Büyükerşen ile arasına bir çizgi çekmesi ve artık patron benim demesi lazım. Yani geçmiş ile ilgili eleştirilere bir mesafe koymalı.
Diyebilir mi, der mi? Bunu bilmiyorum…
Ama diyebildiği gün kendini daha hafiflemiş ve potansiyelini daha iyi yansıtacağına eminim.