“Övündüğümüz Osmanlı var ya, hani bize kul diyen, halka kul diyen bir Osmanlı ailesi, efendim baktığınız zaman aileye, ailede bütün padişahların kadınları yabancı. Hep beyaz tenli, mavi gözlü falan filan. Ben takılıyorum bazen arkadaşlara. Tarihle alay etmiyorum ama yanlış anlamayın. Çünkü hemen ufacık lafı çevirirler, evirirler. Hoca şöyle dedi, böyle dedi derler, iftira etmeye hazırdırlar. Ne zaman efendim şehzadelerden birine hanım alacaklar, hanım ağa alacaklar veyahut padişahlardan hangisinin karısı öldü, yeni bir karı alacak. Hemen sefer yapıyor Avrupa'ya. Beyaz tenli, mavi gözlü falan olacak diye

Dün akşamdan bu yana hem Eskişehir hem de ülke gündeminde EBB Başkanı Büyükerşen’in bu söylemleri var.

Başta iktidar kanadına yakın olan yayın mecraları olmak üzere Büyükerşen’e tepki gösteren fazlaca haber, yazı ve sosyal medya paylaşımına rast geldim.

Ancak en büyük tepkiyi bizzat yerel seçim yarışında olan rakip partililer ve adaylar ile onları destekleyenlerin gösterdiğini net bir şekilde ifade edebilirim.

Peki, ben bu konuda ne düşünüyorum? Konuya dair yorumlarım neler?

Merak edenler için birkaç farklı açıdan değerlendirmek isterim.

Yekten söylemeliyim ki Büyükerşen’in bu ifadeleri son derece yanlış ve yakışıksız.

Türkiye’nin en değerli 100 kitle önderinden biri sayılan, sadece ulusal değil uluslararası bir niteliği olan, üstelik akademik olarak böylesi büyük bir kariyeri olan Büyükerşen’in ağzından bu tür söylemler çıkmamalıydı.

En azından bu tür düşünceleri ifade ederken kullandığı cümle ve kelimeleri daha özenli seçmeli ve farklı bir üslupla ifade etmeliydi. 3 düşünüp 1 konuşulması gereken böylesi kritik bir yerel seçim sürecinde Büyükerşen’in bu ifadelerini doğru bulamayız.

Belki bu tür konular gayri ciddi arkadaş sohbetlerinde konuşulabilir ama yeri tüm kamuoyuna açık bir seçim iletişim merkezi açılışı olmamalıydı.

Buraya kadar hemfikirsek devam edeyim…

Yılmaz Hoca hata yaptı, gaf yaptı v.s. buna itiraz eden CHP’li sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Ancak bu hatayı hazır seçim süreci var ve fırsat olarak kullanırız diye yola çıkanlar ise kendilerince başka bir hataya imza attıklarının farkında değil.

25 sene görev yapmış, görev süresinin dolmasına 45 gün kalmış ve yeniden aday olmayan bir Büyükerşen’i bu sözler üzerinden eleştirenlerin de söylemlerine en az Büyükerşen kadar dikkat etmesi, 3 düşünüp 1 konuşması gerekiyor.

Eleştiri ile hakareti birbirini karıştırırsanız, sırf siyaseten puan kazanayım diye Büyükerşen’e karşı bir linç operasyonu başlatırsanız ve bunu özellikle iktidara yakın mecralar ile sosyal medya hesapları üzerinden yapmaya kalkarsanız işin rengi değişir.

Dün’e kadar Büyükerşen’e oy vermeyeceğim diyen, CHP daha önce oy vermiş ama bu seçim kararsız kalmış kitle reaksiyona geçer ve sahiplenme modu açılır.

Bir dönemde iktidar partisi gelsin, şehir bir değişiklik görsün diyen insanları korkutur ve CHP saflarını sıkılaştırırsınız.

Eşyanın tabiatı gereğidir. Bir topluluk kendi içinde küs, dargın, dağınık bile olsa dışarıdan bir saldırı gerçekleştiğinde bu duyguları kenara bırakır ve aidiyet devreye girer.

Zaten iktidara karşı şüpheleri olan, hizmeti değil yaşam şeklini önceleyen Eskişehir seçmeninde böylesi sistematik bir linç operasyonun refleksleri bellidir.

Haklı, haksız tanımları ortadan kalkar ve seçmen hem Hoca’yı hem de hocanın emaneti olan Ayşe Ünlüce’yi sımsıkı kucaklar.

Duygusal yanı ağır olan, son dönemlerde eleştirse bile Büyükerşen’in şehre kattığı değeri asla inkar etmeyen ve müteşekkir olan seçmenin bu eğilimi daha önce bizzat Ak Parti tarafından defalarca denendi ve başarılı olmadığı görüldü.

Belediye önüne siyah çelenk bırakmalar, şafak operasyonları ile gözaltına alınan belediye bürokratları, kalabak su üzerinden yapılan kara propaganda gibi nice olaya ve sonrasında çıkan neticeye bakarsak Ak Parti’nin bazı yöntemleri değiştirmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Özetle,

Büyükerşen hatalı konuşmalar yapmıştır. Bundan dolayı kınanabilir, eleştirilebilir ve tepki gösterilmesinde bir beis yoktur.

Ancak eleştiri dozunu kaçıran, hakaretle haklı durumu haksızlığa dönüştüren ve operasyon gibi algılanan topyekûn bir hareketle onu linç ortamına çekmeye çalışanların Ak Parti adına iyilik değil kötülük yaptığını düşünüyorum.

Çünkü Hatipoğlu’nun kazanması için sadece Ak Parti seçmeninden oy alması değil karşı mahalleden de oy koparması lazım. Ancak bunu bu ve benzeri yöntemlerle yapamayacağını ve daha yumuşak bir tutumun Eskişehir nazarında geçer akçe olduğunu bir dost tavsiyesi olarak belirtmek isterim.