İlk kez Yılmaz Büyükerşen isminin bu kadar eleştirildiğini, olumsuz yorumlara maruz kaldığını ve yeniden aday olma ihtimaline karşı CHP tabanından yani geçmişte Büyükerşen’e oy vermiş, desteklemiş insanların bile tepki gösterdiğine şahit oluyoruz.
Büyükerşen’i savunanlar kanadında ise bir değişiklik yok.
Pek tabi gönülden destekleyen ve sürece vefa adı altında bakan vatandaşlar var.
Bunun yanında meclis üyesi olmak isteyen, mevcut konumunu kaybetmek istemeyen, yeni bir konum kazanmak isteyen, verdiği destek karşılığında Hoca’nın harikalar dünyasından payına mutlaka bir güzellik düşer diye kendini düşünenler de var.
Hatta önceki dönemlerde sıralamaya giremeyen, siyasi hayatımı Hoca engelledi diye geçmişte demediğini bırakmayanların destek mesajlarını da görmek mümkün.
Açıkçası hiçbiri bana sürpriz, şaşırtıcı ve anormal gelmiyor…
Bu filmi ilk kez görmediğimiz gibi bu tavırlara da ilk kez rastlamıyoruz.
Malumunuz son günlerde değil epeydir Büyükerşen’in yeniden aday olmaması gerektiğini dile getiren birisiyim.
Gerekçelerim ise yaş veya ideoloji değil…
Şehrin başta trafik ve imar olmak üzere günlük hayatımı, yaşam konforumu sürekli zorlayan, beni adeta şehrin dışına itmek isteyen mevcut düzenden yana rahatsızım.
Hep dediğim gibi şehrin 2km bir alan sıkıştırılması ve sadece turistlerin memnun kaldığı, yaşayanların sebeplenemediği bir estetik anlayışın devam etmesine razı değilim.
Üstelik aylardır dile getirdiğim basit, küçücük sorunlara bile eğilip düzeltmek yerine inatla tepkisiz kalan ve şehrin sorunlarını çözmek yerine eleştirileri yapana karşı kişisel savaşlara girişen bürokratik kadrodan da rahatsızım.
2 yıl talepte bulunup değiştirilmeyen park lambalarının CİMER ile 2 günde değiştirildiğine tanık olmak, umumi tuvalet eksikliğinden milletin gözüne baka baka köprü altına işeyenleri çok kez dile getirmemize rağmen bu kadere mecbur bırakmak gibi ufacık sorunlar bile aşılamıyor.
Çünkü vatandaşın şikâyeti, isteği, talepleri 25 senedir devam eden ve artık eş, dost, akrabacılık hanedanında önemsiz, yersiz, gereksiz detaylara dönüşmüş.
Butik, küçük, şirin şehir vizyonu bana göre miladını doldurmuştur.
Ben artık Butik değil Büyükşehir istiyorum diye ısrarla belirttim, yinelemekte beis görmüyorum.
Ve görünen o ki bu konuda Eskişehir’de eskisi gibi sessiz ve kabullenmiş değil.
Her eleştireni hain ya da Ak Partili diye yaftalamaya çalışan ve bu konuda eskiden mahir olanlar karşılarındaki çok seslilik sebebiyle artık bunu başaramıyorlar.
Çünkü ne Yılmaz Hoca için tam bir CHP’li diyebiliriz ne de Eskişehir için CHP’nin tapulu malı gibi bir kabullenmişlik öne sürebiliriz.
Nasıl Yılmaz Hoca’ya önceki seçimlerde oy veren Ak Parti ve MHP’liler CHP’li olmuyorsa bir sonraki seçimde oy vermeyenler ya da Büyükerşen yerine Ataç gelsin diyenler de Ak Partili olmuyor.
Kaldı ki yerel seçim ile genel seçimi karıştırmamak lazım.
Seçmen yerel seçimde ideoloji, parti değil beklentilerine hitap eden adaylara yoğunlaşıyor.
Ataç’ın sağ ağırlıklı bir Tepebaşı’nda her kesimden, her partiden oy almasının ve Eskişehir’de sayısal olarak en başarılı başkan olması da bunun en büyük kanıtlarından…
Keza ismi sürekli gündemde olan Kesikbaş aday olsun isteyenlerin çoğu oy vermek için parti ayırt etmeyecek.
Veya Murat Özcan Ak Parti’nin adayı olursa biliyorum ki hayatında Ak Partiye oy vermemiş nice insan kendisine oy atacak…
Aynı durum Hatipoğlu içinde geçerli…
Ve yıllardır bu gerçeği Büyükerşen’de yaşadı, 5 kez zaferi almasındaki sebep partisi, ideolojisi değil partiler üstü konumuydu.
O yüzden Büyükerşen’i 6. Kez aday olmak istiyor diye eleştirenlerin vicdanı rahat…
Elbette şehirle alakası olmayan ana akım gazetecilerinin sürekli yaşı üzerinden Hoca’ya yüklenmesine üzülüyoruz.
Ancak sürekli o isimlerle yakın ilişki kurmayı benimseyen ve onlara bu malzemeyi veren de kendisi veya basın ekibi değil mi?
Hoca aday adayı olmasa bu sözlere rastlamaz, bu tartışmalara tanık olmazdık.
Hoca partisinin ve pek çok vatandaşın tavsiyesini dinleyerek kenara çekilseydi böyle bir gündemi tartışmazdık.
Bence başka konularda dikkate alınmayan ve zamanında yapılan dostça eleştirileri dahi düşmanca karşılayanlar şimdi o insanlardan destek ve sahip çıkma eylemi beklemesin.
Şahsen Büyükerşen’i seviyorum, yaptıklarına müteşekkirim ve ömrün yettiğinde bu güzel işler için her fırsatta şükranlarımı sunarım.
Bana göre yaşı 86 değil 95 olsa bile fark etmez çünkü derdim yaş değil.
Ben meslek hayatım boyunca o koltukta Büyükerşen’i gördüm ve mevcut durumdan artık memnun değilim. Emekli olmadan önce koltukta başka bir vizyon, başka bir isim olsun istiyorum. 2 ay ile EYT kaçırmış olmasam buna şahit olma imkanım dahi kalmayacaktı.
Sevgilerimle…