2024 Mart seçimleri için CHP Büyükşehir Başkan adayı Büyükerşen, Ataç veya Kazım Kurt değil sürpriz sayılabilecek bir şekilde Ayşe Ünlüce oldu.

CHP genel merkezi ilk başta Büyükerşen’i yeniden aday yapmadı, çoğu kişiye göre cesur bir karar aldı. Ben ise tam aksini düşünüyorum.

CHP genel merkezi Büyükerşen’den öyle çekiniyor ve gücünü o kadar iyi biliyor ki onu aday yapmasa bile onun istediği, el verdiği, desteklediği bir ismi aday yaparak riski minimize etmeye çalıştı. Yani Hoca veda ederken bile CHP’nin ne yapacağına karar veren isim oldu.

***

Günlerdir cevabını aradığımız ve giderek kördüğüm olan süreç sona erdi. Artık tüm partilerin EBB başkan adayları netleşti. CHP kanadında her gün değişen kulis bilgileri ve tahminlerin içinde olasılığı en düşük olan seçenek gerçekleşti. Meclis üyeliği için görevinden istifa ettiği düşünülen Ayşe Ünlüce CHP’nin EBB başkan adayı oldu.

Kimileri bu gelişmeye sürpriz gözüyle bakıyor ancak dün itibariyle bu hamlenin önceden tasarlandığı, hocanın Ayşe Ünlüce’yi kendi aday olmadığı taktirde aday gösterilmesi için istifa ettirdiği ve B planının devreye girmiş olduğunu gördük.

***

Muhtemelen bu konu ve getirdikleri üzerine günlerce konuşacağız. Yorumlar yapacağız. Ben bugünden başlayayım.

İlk olarak yapılan tercih CHP adına hayırlı uğurlu olsun. Ancak tercihin doğruluğu ve hakkaniyeti bence çok tartışılır.

Birincisi madem Yılmaz Hoca bu kadar güçlü ve el verdiği ismi bile aday yapabiliyor, CHP genel merkezi bunu kabul edecek kadar tesiri altında, neden el verileni aday yapmak yerine el vereni yeniden aday göstermedi?

Öyle ya Büyükerşen yeniden ve 6. Kez aday olsa bence Ayşe Ünlüce ’den daha favori bir aday olmaz mıydı?

***

Gelelim işin hakkaniyet kısmına… Çünkü bu konuda ciddi bir eksiklik var.

Biliyorsunuz hem Ahmet Ataç hem Kazım Kurt Büyükşehir adayı olmak isteyen ve bunun için geçtiğimiz haftalarda epey rekabet eden isimlerdi.

İki ismi de yok sayarak onlardan kıdemce daha zayıf olan bir belediye bürokratını onların üstüne aday yapmak bence tartışılır ve partililerin tepki gösterebileceği bir tercih oldu.

Belli ki genel merkez Ataç ya da Kurt dersek şehirde kutuplaşma olacak ve böyle bir yumuşak geçiş yapayım diye düşündü. Ancak seçmen eğilimini hesaba katmadı.

2 dönemdir Büyükşehir için sabırla bekleyen, Büyükerşen’in önünden geçmeyen ve bölgesinde rekor oy farkı ile favori olan Ahmet Ataç’a da haksızlık oldu.

Ben kariyerimi riske ettim, değişimcileri destekledim ve bunun mükafatı bu muydu diyen Kazım Kurt ve destekçileri de hayal kırıklığı yaşadı.

***

Artık tercih yapıldı ve akış nasıl olur sorusu ise şu an itibariyle tam bir muamma…

Bir kere dün akşam kendini en iyi hisseden isimlerin başında bana göre Nebi Hatipoğlu geliyor, onu Melih Aydın ve Oğuz Beki izliyordur.

Büyükerşen, Ataç ve Kurt gibi tecrübeli isimlerden biriyle yarışa hazırlanan Hatipoğlu görece sıkleti daha düşük bir aday ile rekabet edecek. Bu Hatipoğlu için bir avantajdır.

Aday tercihleri ile ilgili hem Ak Parti hem de CHP kanadının tepki oyları ise yarışa Zafer Partisi ve İyi Parti ile dahil olan Beki ve Aydın’ın elini güçlendirecek.

Ak Parti’de tepkili olanlar CHP yerine bu iki partiye, CHP’de tepkili olanlar ise Ak Parti yerine yine bu iki partiye oy verebilir.

Başka bir deyiş ile Melih Aydın ve Oğuz Beki siyasetin kavşak noktasında sürece bağlı olarak çok iyi konumlandılar. Haliyle CHP genel merkezinin bence tartışılacak ve tepkiye neden olacak bu kararından karlı çıkacakları kesin.

***

Ayşe Ünlüce ile ilgili fazla bir teşriki mesaim olmadı. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak Büyükerşen’in güvendiği ve yanından eksik etmediği bir isim.

Duyduğumuz, bildiğimiz kadarıyla nazik, çağdaş, çalışkan ancak çok konuşmayı tercih etmeyen bir isim. Rahmetli eşi Aydın Ünlüce gibi değerli bir isim olduğu muhakkak.

Fakat Eskişehir’de mevcut belediye başkanları kadar karşılığı olduğunu söyleyemeyiz.

Hoca en ufak müdahalede bulunmasa bile onun vesayeti olduğu algısını yıkmak kolay olmayacak.

Sürecin çok kısa olduğunu ve kırsal dahil olmak üzere sıkıştırılmış bir seçim kampanyası ile herkese ulaşıp, meramını anlatıp anlatamayacağını veya nasıl bir karşılık bulacağını ancak ilerleyen haftalarda göreceğiz.

Elbette şehrin ve seçmenin eğilimi, yaşam şekliyle ilgili düşünceleri kendisi için artı olacak ama daranın diğer tarafında neler olacağını da zamana bırakacağız.

***

Gelelim Yılmaz Büyükerşen ile ilgili final kısmına…

Son yıllarda kendisine yeniden aday olmaması yönünde epey muhalefet ettim. Ancak yaşının kaç olduğunu hiç umursamadım. Benim muhalifliğim etik sınırlar içinde ve tamamen 25 yılın üstüne yeni bir heyecan, imza projeler yapılamayacağı ve Büyükerşen’in vizyonunun artık yeni ve farklı bir bakış açısıyla yer değiştirmesine yönelikti.

Hep dedim, demeye devam edeceğim…

Artık butik şehir ile vedalaşıp büyüme moduna geçmeliyiz.

Bunu da planlı, sağlıklı ve bazı fedakarlıklar yaparak hayata geçirebiliriz.

Trafik, imar, ulaşım, kentsel dönüşüm, tek merkezli sıkışık yapı gibi nice şeyin değişmesi ve sanayi adına da tek bir bölge ile yetinmememiz gereken bir kanaatim var.

Ancak Büyükerşen’e yeniden aday olma derken şunun altını da kırmızı kalemle çizmemiz lazım.

Bugün yerel yönetime talip olanlardan büyük şeyler bekliyorsak,

Bugün mevcut şartları özgüven içinde eleştirip, daha iyisine talipliysek,

Bugün korumak ve marka değerini yükseltmemiz gereken bir şehrimiz var ise

Bu mirasın altında kesinle Yılmaz Büyükerşen ismi var ve hep olacak.

Kendisi sadece akademinin değil Eskişehir’de yaşayan, siyaset yapan, gazeteci, yönetici hemen herkese bir şeyler öğretti.

Entelektüel sermayesi ve zekasının fitresi bile boyumuzu kat ve kat aşacak bir hazine…

Şehrin orta yerine heykeli dikilecekler sırasında kesinlikle ilk sırada geliyor!

Ancak yeniden aday olsaydı bu değer tartışılacak, sorgulanacak ve ivme kaybedecekti.

Yeniden aday olsaydı özgül ağırlığı sekteye uğrayacak ve yaptığı güzel işler gölgelenecekti.

Belki hep zaferle tamamladığı hayatı ilk kez yenilgi riskiyle karşı karşıya gelip, hak etmediği bir veda ile yüzleşecekti.

Sevmek bazen vazgeçmek bazen de vazgeçmesini istemektir.

Ben şahsen çok sevdiğim Yılmaz Hocamın bu duruma düşmesini de istemedim ve yeniden aday olmamasının ona yakışan, değerini tartışmalara kapatan bir hamle olduğunu da açıkça ifade etmek isterim.

Çünkü şu an aday bir isme, siyasi bir yarış olduğu için bunları bile yazmaya çekinecek, erteleyecektim.

O yüzden bu şehre kattığın her şey adına sonsuz teşekkürler Hocam.

İsmin ölümsüz bir değer olarak sonsuza dek yaşayacak.

Eminim sende daha uzun yıllar halkın sevgisini, desteğini her noktada hissederek kendinle gurur duyacaksın.

Hakkını Helal Et Lütfen….