ÖSYM, YKS sonuçlarını geçtiğimiz haftalarda açıkladı ve öğrencileri tercih yapma heyecanı sardı. Bu yazı yayımlandığında tercih döneminin sonu da gelmiş olacak. Adaylar, aldıkları puan ve sıralamalara göre tercih yapacak ve çok kısa bir süre sonra birer üniversiteli olacaklar. “Üniversiteli olmak" denince de akla haliyle "öğrenci kenti” olmayı başaran Eskişehir geliyor. Ancak Eskişehir hâlâ bir “öğrenci kenti” mi?
Öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre Eskişehir, öğrencilerin en sevdiği kent olmayı üst üste üçüncü kez başarmış. Eskişehir’de yer alan üniversitelerin akademik başarıları, üniversitelerin ülke genelinde tanınırlığı ve bu sayede mezunların iş bulma konusunda yaşayacağı rahatlık, şehrin sosyal ve kültürel açıdan zengin olması bu birinciliğin gelmesinin temelinde yatan en büyük etkenler olarak sıralanabilir. Peki, her şey bu kadar toz pembe mi?
Bildiğiniz gibi Türkiye’nin gündemlerinden biri de emlak krizi. Hem hükûmet hem de muhalefet bu krizi çözmek için çeşitli yöntemler geliştiriyor. Eskişehir de bu emlak krizinden etkilenen şehirler arasında, maalesef. Ev sahipleri içinde bulunduğumuz ekonomik koşulları da gözeterek yüksek kiralar talep ederken kiracılar da yine aynı sebebi gözeterek daha düşük kira ödemek derdinde. Mahkemelerde yığınla ev sahibi-kiracı dosyalarının olduğunu duyuyoruz. Mahkemeler iş yüklerini hafifletmek amacıyla sorunun daha hızlı çözülmesi için tarafları arabuluculara yönlendirse de çözülmeyi bekleyen binlerce dava, hâkimlerin hükmünü bekliyor.
Haydi gelin, “öğrenci kenti” Eskişehir’de öğrenci olmanın öğrencinin ve velilerin ekonomisine etkisini bir senaryo ile hesaplayalım:
Ayşe, Anadolu’nun güzel şehirlerinden birinde çok çalışkan ve hedefi olan bir hanım kızımız. Tek amacı iyi bir eğitim alıp ülkesine ve geleceğe faydalı olmak. Ayşe kızımız gecesini gündüzüne katarak çok çalışır ve çalışmalarının karşılığı olarak Eskişehir’de istediği bölümü kazanır ve ailesiyle buraya gelir. Okula kaydını yaptırır ve barınma ihtiyacını gidermek için özel yurtlara, apartlara ve kiralık dairelere bakar. Yaptığı araştırmaların sonucu onu üzse de barınma ihtiyacını ailesinin ekonomisine en az zararla çözmeye çalışan Ayşe kızımız, önce apart fiyatlarını inceler.
Eskişehir’de tüm faturalar dahil ancak yemek hariç bir apartların ücreti 11.000 ₺’den başlıyor. Yani Ayşe, sadece barınma ihtiyacını gidermek için 1+0, 25-30 metrekare bir odada kalmayı kabul ederse neredeyse bir asgari ücreti kira olarak vermesi gerekiyor. Yemek dahil olduğunda ise Ayşe, kalacağı aparta en az 15.000 ₺ ücret ödemek zorunda. Bu apartların birçoğu da ailelerin güvenli olarak göremeyeceği şehrin kenar mahallelerinde yer alıyor. Şehrin merkezinde ve daha güvenli hissedeceği bir yerden apart tutmak isteyen Ayşe, istenen ücretleri görünce bu düşüncesinden de hemen vazgeçiyor ve özel yurtlardan birinde kalmaya karar veriyor.
Üniversitelerin dışına kurulan stantlara göz atıp broşürleri incelemeye başlayan Ayşe, özel yurtlar hakkında bilgiler edinmeye başlıyor. Eskişehir’de merkezi konumda yer alan yurtlarda 3 kişilik bir odanın ücreti kişi başı 10.000 ₺’den başlıyor. Bu ücrete yemekle beraber tüm faturalar dahil. Tüm faturalar dahil, güvenlik açısından daha iyi bir noktada olsa da küçücük bir odada 3 kişi kalmak istemeyen Ayşe, kiralık daire arayışına giriyor.
Eskişehir’in Tepebaşı ilçesinde 1+1 daireler 4000 ₺ ila 14.000 ₺ arasındayken Odunpazarı ilçesinde 3.000 ₺ ila 16.500 ₺ arasında. Bu kira bedelleri şu anlık. Öğrencilerin yoğun olarak geleceği ağustos-eylül dönemlerinde bu ücretlerin artacağı konusunda herkes hemfikir. Sadece kira da değil, kiralık daire tutulduğunda doğal gaz, elektrik, internet, su gibi giderlerin yanı sıra mutfak masrafları da dahil olduğunu düşünen Ayşe, giderlerinin en az 10000 ₺ olacağını hesaplıyor. Ailesiyle yaptığı görüşmelerden sonra kiralık eşyalı bir daire tutmanın onun açısından daha uygun olacağına karar veriyor.
Sözün kısası şu: Bir öğrenci sadece barınma masrafları karşılandığında o öğrencinin aileye ekonomik yükü en az 10.000 ₺. Diyebilirsiniz, “devlet yurtları var, oralarda kalabilir.” Haklısınız. Şehrimizin birçok noktasında öğrenciler için devlet yurtları var ancak devlet yurtlarının da kapasitesi şehirdeki öğrenci nüfusuna yetecek noktada değil. Ayrıca devlet yurtlarında çıkan yemeklerin kalitesi ve miktarı da ayrı bir tartışma konusu. Bu konuda öğrencilerden duyduğumuz birçok olumsuz yorum var.
Sonuç olarak Eskişehir, gerek esnafıyla gerek halkının sağduyulu olmasıyla gerek şehrin ve üniversitelerinin avantajlarıyla öğrenciler için daha uzun yıllar “öğrenci kenti” olmaya devam edecek. Şehrimizin barınma sorunlarının da çok kısa bir süre içinde çözüleceğine olan inancım tam.
Şehrimize gelecek olan öğrencilerimize şimdiden “hoş geldiniz” diyor, eğitim hayatlarının başarılarla dolu olmasını temenni ediyorum. Sabahları eşsiz melodisiyle belediye kamyonları tarafından dağıtılan Kalabak Suyu’ndan içen, çi böreğinden ve balaban köftesinden yiyen bizden olmuş demektir.
Bu arada; bu kadar konuştuk, ettik, bana değerli vaktinizi ayırdınız. Ben size kendimi tanıtmadım. Ben Emre YAVAŞ. Nam-ı diğer “Emre Hoca”. Bu hayatta söyleyecek sözü çok olan duyarlı bir vatandaşım, efendim. Dertlerimin derya olduğu anlarda bu güzel haber sitesinde sizlerle dertleşeceğimi ümit ediyorum. Bana değerli zamanınızı ayırdığınız ve gelecekte de ayıracağınız için sizlere sonsuz teşekkür ederim. Bu ilk yazımı Ömer Hayyam’dan bir rubai ile bitirmek istiyorum:
Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik,
Bildiklerimizle övündük, eğlendik.
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra?
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik.