GÜNDEM

"Düzeniniz Batsın Kadınlar Yaşasın!"

Eskişehir Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Doktorlar Caddesi Yapı Kredi önünde bir araya gelerek Ulus Anıtı’na yürüdü.

“Düzeniniz batsın kadınlar yaşasın!” “Kadınların katili patron düzeni!” ve “Şeriata, faşizme, karanlığa geçit yok!” sloganları atan kadınların yürüyüşü Ulus Anıtı’nda okunan basın açıklamasıyla son buldu. 

Basın açıklamasını, Eskişehir KDK adına Makbule Bozkur okudu.

Kadınların her alanda şiddetle burun buruna olduğu vurgulanan açıklamada şiddetin sadece fiziksel olmadığı söylendi, “Kadın emeğinin sömürüsü de bir şiddettir. Kadının sokağa çıkamaması da bir şiddettir. Söz söyleyememesi de şiddettir” denildi. 

Açıklamada, kadınların karşısına gericiliğin çıkarıldığı belirtildi, laikliğin kadınların yaşam mücadelesi olduğu kaydedildi. 
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “Koruma kararı olmasına rağmen geçen sene 32 hanımefendi ikazımıza uymadan, kapıya adam gelince açmış, içeride vurmuş onu” sözleri “Yok öyle bir şey! Kadın mı suçlu kapısını açtı diye?” diyerek eleştirildi.
AKP’nin gerici politikalarının ve düzenin kadına şiddete alan açtığı belirtilen açıklamada “Kadınlar sosyalizm için yürüyecek çünkü sosyalizmde özgür olacağız.” denilerek sosyalizm vurgusu yapıldı. 

‘Laiklik, Kadınların Yaşam Mücadelesidir’

Açıklamanın tamamı şu şekilde: 

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde sokakta yan yana kol kola buradayız. Buradan sesleniyoruz. Gücümüze daha fazla güç kattığımız, emekçilerin sesinin daha fazla çıktığı günlerde de sözümüzü onlarla birlikte söylemeye devam edeceğiz. 

Kadınlar her alanda şiddetle burun burunalar. Evde, sokakta, okulda, iş yerinde, fabrikada, her yerde ama her yerde kadınlar şiddete uğruyor. Bu şiddet sadece fiziksel de değil. Kadın emeğinin sömürüsü de bir şiddettir. Kadının sokağa çıkamaması da bir şiddettir. Söz söyleyememesi de şiddettir. 

Kadınların her alanda sesi kesilmeye çalışılıyor. Her noktada karşımıza dikilen birileri var. Bu düzende en fazla sömürülen her zaman kadınlar oluyor. ‘Daha fazla çalışın ama daha az kazanın’ diyerek sömürüyle karşımıza çıkıyorlar. ‘İzin alamazsınız’ diye karşımıza çıkıyorlar. ‘Hamile kalırsanız sizi işten çıkarırız’ diyerek karşımıza çıkıyorlar. Her yerde ama her yerde katmerli sömürü var. 

Her yerde kadının karşısında gericilik var. Gericilik her tarafımızı kuşatmış durumda. Tarikatlar, cemaatler, siyasi iktidar; laikliğe karşı gelerek kadınların yaşam hakkını elinden alıyor. 

Laiklik, kadınların yaşam mücadelesidir. Gericiliğe karşı çıkacağız, tarikatlara karşı çıkacağız, cemaatlere karşı çıkacağız. Çünkü canımıza kast ediyorlar. Karşımıza çıkıp diyorlar ki ‘Siz dini kurallara göre yaşamadığınız için öldürülüyorsunuz.’ Sadece onlar da değil. Bugün siyasi iktidar, ağzını her açtığında kadına düşmanlık ediyor. Belediye meclis üyeliklerinden bakanlıklarına kadar kadın düşmanlığı satıyorlar. 

Bu ülkede kadınlar ölüyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, çıkıp diyor ki ‘Koruma kararı olmasına rağmen geçen sene 32 hanımefendi ikazımıza uymadan, kapıya adam gelince açmış, içeride vurmuş onu.’ Yok öyle bir şey! Kadın mı suçlu kapısını açtı diye? 

Bu ülkede her gün çocuklar ölüyor. 5 tane çocuk yoksulluktan yanarak öldü. AKP’li Özlem Zengin utanmadan ‘Mesele parasal değil. Ailenin içerisinde olan başka problemler var’ diyebiliyor. 

Kadına şiddeti, tacizi, cinayetleri önledik diyorlar. Tamamen yalan! Bu ülkede artık kadın cinayetleri, istatistiğin ötesine geçti. Geçmişte ne diyorduk? Bu ülkede her gün 1 kadın ölüyor diyorduk. Canımız yanarak, içimiz acıyarak söylüyoruz bunu. Bugün ise Türkiye’de artık günde 3 kadın ölüyor. Bu kabul edilebilir bir şey mi? Bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey mi?

‘Kadınların Hayatı, Kimsenin İki Dudağı Arasında Değil’

Kadınların hayatı, kimsenin iki dudağı arasında değil. Kimsenin tekelinde değil. Satılık değil. 

Kadınların öldürülmediği bir ülke kuracağımıza söz veriyoruz. Şiddete, sömürüye, gericiliğe, bu düzene içkin tüm karanlığa karşı birlikte olacağız, mücadele edeceğiz. Kadınlar korkmayacaklar, sömürülmeyecekler, yaşayabilecekler. Bu ülkede tarikatlar kadınları istismar edemeyecek. Böyle bir düzen var. Böyle bir düzen mümkün arkadaşlar. 

Her gün bizim umudumuzu kırmaya çalışıyorlar. Ne istiyorlar bizden? Mücadele etmeyelim. Sesimiz çıkmasın. Susup oturalım. Yutkunalım. Sömürüyü kabullenelim. Gericiliği kabullenelim. Ölmeyi kabullenelim istiyorlar. 

Kabullenecek miyiz? Kabullenmeyeceğiz! Yutkunmayacağız! Haykıracağız! Mücadele edeceğiz! Kadınların eşit ve özgür yaşadığı bir ülkeyi kuracağız. 

‘Kadınlar Sosyalizm İçin Yürüyecek Çünkü Sosyalizmde Özgür Olacağız’

Kadınlar sosyalizm için yürüyecek. Çünkü sosyalizmde özgür olacağız. Öldürülmediğimiz bir düzen kuracağız. Çocukların öldürülmediği bir düzen kuracağız. Sömürünün ortadan kalktığı bir düzen kuracağız. Biz yoksul yaşamak, tarikatlara mahkûm olmak, sermaye sınıfının gözümüzün içine baka baka bizi sömürmesini istemiyoruz. Bu sokaklarda rahat yürümek istiyoruz. İş yerlerimizde, evlerimizde istismara maruz kalmak istemiyoruz. Bunun için dişimizi değil, yumruğumuzu sıkacağız. Bunun için yutkunmayacağız, haykıracağız! Eşit ve özgür bir ülkeyi mutlaka ama mutlaka kuracağız!

Kadın Dayanışma Komiteleri, işte tam da bu mücadeleyi örmek için çalışıyor. Kadınların özgür yaşadığı bir ülkeyi kurmak için mücadele ediyor. 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kendimiz ve geleceğimiz için yapacağımız en iyi şey, sözümüzü yaygınlaştırmak ve Kadın Dayanışma Komiteleri’nde örgütlenmek. Bu yüzden hepinizi KDK’larda örgütlenmeye ve mücadeleye davet ediyoruz.”