Vesayet ve Vakıf Gücü AK Parti'ye Eksi Yazıyor

Yerel Seçimler sonrasında AK Parti'de değişim söylentileri sürüyor ancak; AK Parti uzun yıllardır Eskişehir'de bazı konuları çözemiyor ve bu durum değişmedikçe "değişim" de sadece sembolik bir hamle olarak kalıyor.

AK Parti Eskişehir'de 20 yılı aşan bir süredir Büyükşehir Belediyesi kazanamıyor. Keza merkez ilçe belediyelerini de birkaç dönem hariç kazanamadı ve son yıllarda tamamen şehir merkezinde CHP dominasyonunu kabullenmiş görünüyor. Hemen her yerel seçim sonrasında ise hatta bazen genel seçim sonrasında bile AK Parti'de değişim için belli adımlar atılıyor. Fakat bu değişimler sadece sembolik değişimler olarak karşımıza çıkıyor.

Geçmiş dönemlerde İl Başkanı Zihni Çalışkan'a acı faturayı kesen AK Parti'nin şimdi de mağlubiyetin faturasını çiçeği burnunda İl Başkanı Gürhan Albayrak'a keseceği konuşuluyor. Bunun yanında ilçe başkanları ve gençlik kolları gibi yapılarda da değişim olacağı söylentileri bir hayli fazla. Peki, adayları Ankara belirlerken AK Parti'nin Eskişehir'de faturayı il ve ilçe teşkilatlarına kesmesi doğru bir yaklaşım mı? Bence hiç değil. Şayet doğru olsaydı AK Parti her geçen gün geriye gitmek yerine ileriye giderdi. Eskişehir'de AK Parti'den vekil seçilenler bile çoğunlukla Eskişehirli değilken ve genellikle eski bakanlar veya bakanlar bu şehri temsil ederken yerel ile Ankara arasında bir kopukluk, güç savaşı olması kaçınılmaz. Hal böyle olunca da daha güçlü olan Ankara'nın vesayeti Eskişehir'i olumsuz etkiliyor. Bu bariz şekilde ortada...

Geçmişte Nabi Avcı ekseninde yaratılan Ankara vesayeti, partide şu dönemde de Ayşen Gürcan ekseninde devam ediyor. Bu duruma Fatih Dönmez gibi isimlerin etkisi de azsınamaz. Aday kararları, önemli kararlar Ankara'dan direkt Eskişehir'e, adeta bir emir gibi gelince buradaki yapıların eli kolu bağlanıyor. Fatura kesilecekse Büyükşehir ve merkezde 3 adayı seçenlere kesilmeli.

Ankara vesayeti AK Parti'de bu kadar belirginken bir de yerelde parti içinde çok etkili olan Birlik Vakfı var. Bu vakıf uzun yıllardır parti içinde çok güçlenmiş durumda. Kimse vakfı bir kenara itecek gücü elinde tutamıyor. Bu da yine vakfa nispeten uzak olan il ve ilçe teşkilatlarını çok zor durumda bırakıyor. Birlik Vakfı Eskişehir gibi bir yerde, son derece muhafazkar kesim hariç kimseden teveccüh alamıyor. Bu vakfın partide etkin olması da AK Parti'ye kayabilecek demokrat ya da muhafazakar sağ bazı seçmenlerin oyunu başka yerlere vermesine neden oluyor. Bence Birlik Vakfı partiye artı değil eksi yazıyor.

Yukarıda bahsettiğim iki durum değişmedikçe AK Parti, Eskişehir'de yerel aktörleri günah keçisi ilan etmeye, kurban etmeye devam etsin sonuç değişmez. Eskişehir'i yerelden okuyamadıkça partinin mağlubiyet karnesine daha fazla rakam yazılır.

Ben Gürhan Albayrak'ın seçim döneminde etkisiz kaldığını söylemiştim. Fakat şimdi görüyorum ki bu kadar baskı altında başkanın hareket alanı da ne kadar kısıtlıymış...

Gürhan Başkan ve ekibinin ılımlı çizgisi bu kente çok daha yakın. Ben olsam bu ekibi kaybetmek istemezdim. Ama AK Parti ne yapar bunu kestirmek zor. Bugüne kadar bence doğru adımlar atamayan AK Parti'nin bir yanlış hamleye daha tahammülü kalmamıştır diye düşünüyorum.

Çünkü ülke genelinde de nispeten zayıflayan partinin yerelde artık yapacağı tek yanlış tabanın da etksiz hale gelmesine yol açabilir. Gürhan Albayrak günah keçisi ilan edilirse, bu günahın bedelini gerçekten Albayrak mı öder yoksa parti mi bunu bekleyip göreceğiz. Bana sorarsanız bedel ödeyecek olan yine AK Parti olacaktır.

Herkese sevgiler, saygılar...