GÜNDEM

Üniversiteliler Yürümeye Devam Ediyor!

Anadolu Üniversitesi öğrencileri, üniversitelerinin Merkez Yemekhane önünden Adalar'a; tutuklanan arkadaşları, atanan rektörler, Hacettepe'deki öğrenci arkadaşları için yürüdü.

Anadolu Üniversitesi öğrencileri, geçtiğimiz günlerde Ankara Hacettepe Üniversitesi'nde Gezi Parkı Olayları sırasında öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın portresini çizmek istemeleri üzerine Özel Güvenlik Birimi (ÖGB) tarafından müdahele edilen üniversiteli arkadaşları, atanan rektörler ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasının iptali sonrasında başlayan protestolarda tutuklanan öğrenciler için Anadolu Üniversitesi Merkez Yemekhane önünden bir yürüyüş başlattı.

Yürüyüşün devamında Yunus Emre Kapısı önünde onları bekleyen bir grupla birleşerek Üniversite Caddesi'ni takip ettiler.

Ardından Ulus Anıtı'nda Eskişehir Osman Gazi (ESOGÜ) ve Eskişehir Teknik Üniversiteli (ESTÜ) öğrenci arkadaşlarıyla buluşarak protestoya devam ettiler. Öğrenciler, "Filistin'de direnen arkadaşlarımız için de bir alkış" diyerek İsrail'e karşı bir duruş gösterdi.

Ulus Anıtı'nın ardından İsmet İnönü 1 Caddesi'ni yürüyen grup, Adalar'a döndü ve basın açıklaması yaparak yürüyüşü sonlandırdı. 

Öğrenciler adına basın açıklamasını gerçekleştiren Ayberk Satıoğlu şu ifadeleri kullandı:

"Bugün, üniversitelerde, memlekette tarihi bir döneme tanıklık ediyoruz.  Her yeni güne yeni bir saldırı, operasyon haberleriyle uyanıyoruz. Bizler bu karanlık, gerici, sömürü düzenini reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Tek adam yönetimi üniversitelere dönük baskı ve saldırı politikalarını, YÖK aracılığıyla üniversitelerin canlı ve cansız tüm olanak ve imkânlarının 'üniversite-sanayii işbirliği' adı altında sermayeye peşkeş çekilmesiyle, her türden hak arama mücadelesinin, özgür ve bilimsel düşüncenin önüne geçmek üzere hazırlanmış antidemokratik yönetmeliklerle, öğrencilere ayrılan bütçenin kısılarak temel ihtiyaçlara gelen zam yağmurlarıyla, piyasacı eğitim anlayışıyla pıtrak gibi çoğalan vakıf üniversiteleriyle hayata geçirmektedir. Üniversite rektörlerini belirlerken ise göstermelik bile olsa YÖK’e ihtiyaç duymamakta, kendi eliyle yaptığı atamalar yoluyla üniversitelerin başına, iktidar sermaye iş birliğiyle organize edilen üniversite anlayışına hizmet edecek atanmış kuklalar yerleştirmektedir. Tüm bunlar üniversite gençliğinin barınma, yemek, ulaşım gibi sorunlarını katmerlendirmiş; üniversiteleri bilim, kültür, sanat alanında daha da çoraklaştırmıştır.AKP-Erdoğan iktidarı bugün faşist bir Türkiye inşasına devam ederken baskıcı ve hukuk tanımayan politikalarıyla faşizan duvarlarını tam karşımıza örmekte ve işçi-emekçilerden kadınlara, çocuklara, öğrencilere dayatılan gerici politikalar, yasaklar, baskılar günden güne arttırırken birleşmek daha elzem hale gelmektedir. Öğrenciler olarak iktidarın bu saldırılarının yalnızca İmamoğlu’na yönelik olmadığını, doğrudan doğruya işçi ve öğrenci kitlelerinin demokratik haklarına bir saldırı olduğunu biliyoruz. En temel demokratik haklarımızın gasp edilmeye çalışıldığı bu koşullar altında yapılacak şey kapitalist sistemin temsilcisi tek adam yönetiminin saldırılarına karşı kitle seferberliğini yükseltmek, hak ve özgürlüklerimizin savunmak için birleşik bir mücadele hattı kurmaktır.Şu an elimizde birliğimizi sağlamlaştıran, haftalık boykotları örgütlememizi sağlayan, binlerce genç olarak meydanlara gitmemizin önünü açan ne varsa mücadelemizle kazandık, bir bir inşa ettik. Bizleri bir araya getiren ‘hükümet istifa’ talebinin gerçekleşebilmesi, bundan sonra örgütlülüğümüzü büyütmemize, kurtuluşu mücadele görmekte işçi ve emekçilerle birleşmemize bağlı. Bu açıdan mart ayı boyunca yaşadıklarımız, üniversite boykotu, eylemlerimiz; her birinden ders çıkardığımız ve iktidarı yıkacak gücü toplamak üzere hanemize yazdıklarımız olacaktır."

Ayrıca Satıoğlu, üniversiteliler olarak taleplerini dile getirdi ve şöyle sıraladı:

"Gözaltılar derhal serbest bırakılsın, keyfi ve hukuksuz gözaltı kararları son bulsun!

Seçme ve seçilme hakkını gasp etmeye çalışan tüm antidemokratik politikalardan dönülsün!

Bilimsel, özerk, demokratik üniversite istiyoruz!

Üniversitelerimizde atanmış rektörler istemiyoruz! Tüm kayyum atamaları derhal iptal edilsin!

Üniversitelerde söz, yetki ve karar üniversite bileşenlerine bırakılsın. Öğrenci kol ve kulüplerinin serbestçe faaliyet sürdürsün, öğrenci temsilcilikleri yani ÖTK’lar aracılığıyla üniversite kararlarında öğrenci denetimi uygulansın!"

Öğrenciler, basın açıklamasının ardından 1 haftayı aşkın süredir "demokrasi nöbeti" tuttukları, Ulus Anıtı'nın karşısında bulunan parka hareket etti.