Sorun yaşayan mahallelerde yaşayan çiftçilerden öğrendiklerimi kamuoyuna aktarmak benim boynumun borcu. Bir mağduriyet söz konusu ise bu mağduriyetin giderilmesi de ilgililerin boynunun borcu olduğunu düşünüyorum.
Çatören'deki sulama krizinin temelinde şu husus yatıyor;
Çatören Barajı'nın sulama suyu kapasitesinin neredeyse tamamını Seyitgazi ilçesine bağlı olan Sancar, Kesenler, Yazıdere, Çukurağıl ve Doğançayır mahallerinin kullanıyor olması, Çatören Barajı'nın sulama planında olan bazı kırsal mahalleleri susuzluk ile karşı karşıya bırakması.
Durum böyle olunca özellikle Mahmudiye ve Büyükşehir sınırlarında olan ve Çatören Barajı hattında yer alan Güllüce, Yahnikapan, Tokathan, Yeşilyurt gibi mahallelere Çatören Barajı'nın suları ulaşmıyor. Buradaki çiftçiler Çatören Barajı'ndan faydalanabilecekken ya sulama yapamıyor ve ürünleri yanıyor ya da çok yüksek maliyetler ile elektrikli derin kuyular vurdurmak zorunda kalıyor. Bu da yetmiyor derin kuyu vurabilen büyük ve zengin çiftçiler suyu olmayan diğer çiftçilere maliyetin 2 katı fiyatına su satıyor. Çiftçi de tarlada ürünüm yanmasın derdinde ve altına girdiği büyük maliyetleri çıkarıp, bir de üzerine ürününden para kazanma mücadelesi veriyor.
Şimdi, diyebilirsiniz ki, "Çatören Barajı'nın suyu bu mahallelere yetmiyor mu acaba?" Şayet böyle bir durum olsa dahi Çatören Barajı'nın sulama suyu dağıtma işini elinde bulunduran Seyitgazi Belediyesi'nin tüm sulama havzasındaki mahallelere adil şekilde su dağıtması gerekiyor diye biliyorum. Mahallelerin sulama ihtiyacına göre bir tablo üzerinden adil dağıtım yapılmalı.
Mağdur mahallelerdeki çiftçiler Seyitgazi Belediyesi'ne gerekli başvuruları yapmalarına ve sulama suyunu kullanmak için dilekçe vermelerine rağmen bu konuda mağdur olmaktan kurtulamadıklarını ifade ediyor.
Gelelim çiftçilerin suyun ulaşmama sebebi konusundaki iddialarına...
Mağdur çiftçiler sulama suyunun dağıtımından sorumlu olan "çavuş" olarak bilinen işçilerin birçoğunun suyun en bol kullanıldığı köy olan Doğançayırlı olduğunu söylüyor. Bu görevlilerin kendi köylülerine ve biraz da komşu köy Yazıdere'ye sulama suyu konusunda ihtimam geçtiğini söylüyor. Bunlar küçük gibi görünse de bölge için çok ciddi iddialar. Özellikle devletin imkanları vatandaşa eşit dağıtılmıyor ve bunun da sebebi çavuşların kendi köyüne tabiri caizse torpil geçmesiyse vay halimize! Nereden tutsak elimizde kalan bir mevzu. Mağdurlar suyun Doğançayır ve Yazıdere'den sonraki köylere gelmediğini de üzerine basarak ifade ediyor.
Mağdur çiftçiler ellerinde dilekçeler vs. olduğunu ve iddialarının doğru olduğunu üzerine basa basa söylüyor. Zaten gidip baktığınızda da Yahnikapan ve Tokathan'daki sulama kanallarında su yok. Daha doğru ifade ile su var ama incecik bir su var. Bu su da Tokathan merasına akan ve boşa giden atık su. Eğer su adil dağıtılsa sulama kanalının üst taraftan hizası kadar su olması, su gelmesi lazım. Buyurun bu da fotoğrafları...
Mağdur mahallelerdeki çiftçiler Doğançayırlı su çavuşlarının bu konuda usulsüz davrandığını söylüyor ve Seyitgazi Belediye Başkanı Uğur Tepe'nin konudan haberi olmadığını düşünüyor. Şayet Başkan Tepe'nin konudan haberi yoksa durum kötü haberi varsa ise durum çok daha kötü. Bir belediye başkanının kurum içinde yaşanan bu "skandal" iddiaları duymaması kabul edilemez. Biliyor ve göz yumuyorsa bu daha da kabul edilemez.
Bu işlerin içinde siyasi bir takım meseleler varsa konusuna gelelim...
Doğançayır veya diğer su alan mahallelerin CHP Eskişehir'de bir lobisi, güçlü bir söz hakkı varsa ya da Uğur Başkanla güçlü ilişkileri varsa bunlar olağan şeyler olabilir. Ancak mağdur olan mahallelerden Yahnikapan 31 Mart Yerel Seçimlerinde %95 CHP'ye oy vererek rekor kıran bir yerleşim. Tokathan ve Güllüce ise Tatar köyleri ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a yakın yerleşimler. Buradaki mevzu siyasi ise Uğur Tepe Seyitgazi'den oy aldığı için diğer ilçelere veya merkeze bağlı köyleri görmezden mi geliyor? Bu iş siyasi değilse Doğançayırlı çavuşlar kendi köylerinin konforu için usulsüzlük mü yapıyor? Bu sorulara cevap arıyorum!
Öte yandan kim olduğu fark etmez birilerinin çıkarları için küçük çiftçinin mağdur olmasını içime sindiremiyorum. Güllüce'de Yahnikapan'da büyük, zengin çiftçiler derin kuyular ile yeraltı sularını çekiyor. Peki, küçük çiftçi ne yapsın? Ürünleri mi yansın? Adalete inanan, ülkemde de adalet olduğuna inanmak isteyen biri olarak bu işin aydınlatılmasını istiyorum. Adalet herkes için gerekli!
Sevgiler, saygılar ve herkese iyi haftalar diliyorum...