1 sene öncesine kadar sadece bir bürokrat olarak tanıdığımız bir ismin bugün şehrin öznesi olması tesadüf veya şans ile açıklanacak kadar basit bir husus değil.
Üstelik siyasete atıldığı bu kısa süre içerisinde önce seçim tansiyonuyla rakiplerinin hışmına uğrayan, adaylığını rahmetli eşinin gücüne bağlayan ve milyonlarca liralık seçim kampanyalarına karşı sadelikle ama ihtişamlı bir zafer kazanan bir isimden bahsediyorum.
Kaldı ki kazandığı zaferi ve zaferden sonraki işleyişi bile başkalarının vesayetine sokmak isteyenlere karşı “aynası iştir kişinin” düsturu ile hareket eden ve tüm tezleri boşa çıkartan bir isimden Ayşe Ünlüce’den bahsediyorum.
Geçtiğimiz günlerde oturdum ve Eskişehir ile ilgili son 5,6 yıllık haberlere bilhassa seçim süreçlerine dair yazı ve notlara göz attım.
Ayşe Ünlüce ismini siyasetle yan yana koyan tek bir cümleye dahi rast gelmedim.
Sonra kendini siyasetin uzağına koymuş demek yerine siyasetten korumasını bilmiş diye kanaat getirdiğim bir aktörün sadece 8,9 aylık bir performans ile nasıl şehrin öznesi haline gelebildiğini uzun uzun düşündüm.
Şu kesin ki adaylığı belli olduğunda dahi kendisini tüm gövdesiyle savunan insan sayısı sınırlıyken, seçimi kazanma ihtimalinin zor olduğu konuşulurken bugün hemen herkesin tekrar seçim olsa yüzde 70 oy alır dediği bir lider olmak gerçekten tesadüflerle açıklanamaz.
Kadın olması belki avantaj bunu sadece cinsiyetçi bir yaklaşım üzerine de yıkamayız.
Bürokrat olması avantaj ama bunu sadece teknik hakimiyet ile açıklayamayız.
Hakimlikten gelmesi ve adil olması avantaj ama bunu sadece bu denklem üzerine de kuramayız.
Avantajlar çok fazla,
Büyükerşen ekolünde geçirilen zamanın öğretileri avantaj, beklentilerle ilgili yıllardır 2. Adam olarak tüm beklentileri dinlemek ve direnmekle geçirdiği süre, Aile kültürünün siyasetle arasında hiç çizgiyi bozmadan ilerlemesinin getirdiği kültür ve görünen o ki yakından tanıdığı çalışma arkadaşlarına verdiği güven ile motivasyon gibi nice detay yazabilirim.
Ancak ve ancak ben bugün çoğu rakip partilinin bile kendisini yüzde 70 alır dedirtecek kadar başarılı bulduğu Ayşe Ünlüce’nin asıl sırrının “adanmışlık” olduğunu düşünmeye başladım.
Belki çok iddialı, belki yanıldığım bir çıkarım olabilir bu durum.
Lakin benim Ünlüce’de gördüğüm, hissettiğim şeyin adı ancak adanmışlık olabilir.
İdealist birisi diyenlere de katılırım ama bu bir tık ötesi…
Çünkü bir insanın sabahın köründe bir şeyler yapma arzusuyla uykusunu bölmeye çekinmeden mesaiye başladığı, günde 300 insana tebessüm ederek gece saatlerine kadar çalışmasını başka bir duygu sağlayamaz.
Bir çiçeği sevmek, bir tarladan en iyi ekini almak, belki insanın kendine verdiği bir sözü yerine getirmek gibi bir tutku ve adanmışlıktan bahsediyorum.
Belki kendisinin bile içindeki hisleri tanımlamakta zorlandığı ve profesyonellikten uzak bir algıdan bahsediyorum.
Samimiyetten…
Bir talebi olumlu karşılayamaz ise onunla ilgili mutlaka bir başka çare arayacağından emin olduğumuz, başkalarının söylemleri ve dolduruşları yerine kendi tecrübesi kararlarıyla hareket ettiğinden emin olduğumuz, siyasetin elbette içinde olan ama siyasetin kör bıçağı yerine kişisel doğrularla paralel ilerleyeceğinden şüphesi olmayan bir ekip ruhunu da es geçemem.
Bu yazdıklarımdan şunu çıkartmayalım sakın, Ünlüce her şeyi mükemmel yapar, hiç eksiği olmaz, hatasız ilerler demek istemiyorum.
Kötü bir şey yapmayacağına dair pek çok Eskişehir ile birlikte samimiyetine inanıyorum.
Adanmışlık duygusu ile şehrin ve yaşayanlarının konforuna dair duyarlı olacağına ve yüzde 70 çok iddialı bile olsa yarın seçim yapılsa karşısına rakip olarak çıkacak herhangi bir ismin 3-0 önünde olacağını şimdiden ilan ediyorum.
Ve bir önemli dipnot ekleyerek sonlandırayım.
Siyaseten pek çok isim daha ilk zafer kazandığında kendisine inanan, kendisiyle yol yürümek için bedel ödemiş nice ismi bir kenarda bırakarak küstürdü. Yolda bulduklarını yola çıktıklarıyla değiştirdi desek daha doğru olur.
Ancak Ünlüce kendisine ilk günden beri inanan hiç kimseyi elinin tersiyle itmedi. Onlarla yol yürümeye devam ederek başka bir duygunun sağlamasına dair anlayana önemli bir mesaj verdi.
Peki işin eylem kısmında Ünlüce ne yaptı diye sorarsanız, bu bir başka yazı veya yazılar konusu olsun. Onu da uzun uzun değerlendiririz.