Yılmaz Büyükerşen şehri eminliğini tescil ettikten sonra kendine kol kanat olacak bir arayışa girdi. Tepebaşı’nda hali hazırda bulunan Ahmet Ataç vardı. Çok sürmedi yanına zor zamanlarında gel dediği ve onu yalnız bırakmayanlar kadrosundan Kazım Kurt’u entegre etti.
Böylece Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı üçlemesini tamamlayıp CHP’nin yerel iktidarını tescilledi ve gücü eline aldı.
Büyükerşen için bu Platon’un ideal yönetim biçimlerinden “Patriarşi” demekti.
Sisteme göre topluluk en kıdemli olanın yanında birleşir ve yönetim o kıdemli tarafından yazılı olmayan kurallara göre sağlanırdı.
Kimse itiraz etmedi. Herkes Büyükerşen etrafında toplandı Büyükerşen’i kral seçerek onun dediklerini yapmaya başladı.
Ortaya çıkan Patriarşi zamanla evrilecek ve tüm başkanların yönetimde söz sahibi olacağı Aristokrasi ortaya çıkacaktı.
Lakin beklendiği gibi olmadı. Büyükerşen elindeki söz hakkını başkasıyla paylaşmadı.
Örgütü o belirledi. Milletvekili adaylarını, meclis üyelerini hatta zaman zaman yerel yönetimlerde aday olacak isimlerin olurunu da kendisi verdi.
Sıra bende diyeni dışlattı. Söz benim olsun diye karşı çıkanı devre dışı bıraktırmaya çalıştı.
Görece kabul edilir olan Patriarşi bir süre sonra Monarşi’ye dönüştü…
Yani iş yine Platon’a göre bir zamanlar ideal olan yönetim şekline geldi ve seçkin grup şehir için tek söz sahibi olarak yönetimde kaldı.
Eskişehir daha doğrusu CHP bugün Eskişehir’de bu sancıyı çekiyor.
Çünkü Genel Merkez kanadında da durum farklı değildi. Yıllardır demokrasi ile yönetilmesi beklenen ama Monarşi’nin hatta zaman zaman Oligarşi’nin söz sahibi oldu genel merkez artık bu sisteme dur dedi. Değişim rüzgarları mevcut monarşiyi nahoş bir şekilde devirdi ve gücün tazyikinden zedelenen ideoloji biraz nefes almaya başladı.
Benzeri bir isyanı Eskişehir İl Başkanlığı seçiminde 33 yaşında gencecik biri Talat Yalaz ortaya koydu ve örgüt üzerindeki monarşiyi ona tepki gösterenlerle devirdi.
Şimdi benzeri bir durum Büyükşehir’de yaşanır mı diye takip ediyoruz…
Yeniden Patriarşi düzeni mi? Monarşi mi? Yoksa keskin bir demokratik devrim mi olacak göreceğiz.
Fakat monarşinin bu kadar sallandığı yerde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ekleyelim.