Geçtiğimiz gün ETO seçimlerinde Metin Güler rakipsiz diye yazmıştım.
Şimdi bunu biraz daha şehir geneline yayacağım.
EOSB seçimlerinde Nadir Küpeli rakipsizdi.
Sonra başkanlar anlaştı ve gözler ESO’ ya çevrildi.
Görüyoruz ki orada da Celalettin Kesikbaş rakipsiz.
Gelelim siyasete,
CHP örgütünde Kazım Kurt rakipsiz!
Büyükşehir’de Büyükerşen!
Tepebaşı’nda Ahmet Ataç rakipsiz!
Hadi iğneyi biraz da kendimize batıralım. Bizde de durum pek farklı değil aslında.
Gazeteciler cemiyetinde Yılmaz Karaca, TSYD’ de Sadi Seda rakipsiz!
STK’lar, esnaf odaları, küçücük kolektiflerde de durum aynı.
Herkes rakipsiz. Rakibi olan ise aynı derdi savunan başka bir platform ile rakipsizliğe doğru yelken açıyor.
Lütfen derdim iyi anlaşılsın.
Maksadım isimler değil. İsimlerin gücü, başarısı ya da etkisi de değil.
Derdim rakipsizliğin verdiği rehavet ve şehrin atalete düşen ivmesi…
İş öyle bir hale geldi ki kimse garanti seçileceğini düşünmediği bir seçime girmiyor.
Yarışmak, seçim tecrübesi geçirmek, muhalefet etmek için sahneye çıkmanın aslında bir lütuf değil ceza olarak algılandığı sistem iliklerimize kadar işlemiş durumda.
Hal böyle olunca isimler rakipsiz ama şehrin komşuları dâhil pek çok iştahı açılan rakibi oluyor.
Sizi bilmem ama ben bu şehrin isimler üzerindeki rakipsizliğinden çok ama çok rahatsızım.
O yüzden yüksek müsaadeleriniz ile mümkün olan her yere adayım.
Cemiyet Başkanlığına, Büyükşehir Belediyesi’ne, ETO’ya, Kalp Pili İle Yaşayanlar Derneğine falan adaylığımı açıklıyorum.
Desteklerinizi bekliyorum !