Bugüne kadar sayısız maça gittim.
Eskişehirspor’un birçok deplasman mücadelesinde yer aldım.
Gazeteciyim ama basın tribününden çok taraftar tribünlerinde yer alan bir taraftarım.
Tribün adına birkaç kelam edecek kadar camianın içinden bir insanım.
Biliyorum ki yan yana, omuz omuza olduğumuz taraftarlarımız Türkiye’de tribün kültürünün en örnek insanlarıdır.
Takımın sportif başarısızlığı ve yıllardır pek çok maçtan mağlup ayrılmalarına rağmen taşkınlık yapmazlar.
Tribünde amiyane tabir olacak ama çakal, kolpa, bölücü tipleri barındırmazlar.
Tezahüratları küfürden rafine ve orijinal bestelerdir.
Misafir olarak gelen takım taraftarlarına durduk yere anti bir tavırda olmazlar.
Karşıkaya gibi ezeli rakip taraftarları ile bile Eskişehir ya da İzmir deplasmanında toplumsal olayları önlemek ve kardeşlik ortamı oluşturmak adına dostça, örnek mesajlar verecek kadar olgundurlar.
Yani birileri zorlamadıkça, birileri tahrik etmedikçe, meşru müdafaa gerektiren bir durum olmadıkça Eskişehirspor taraftarı zorluk çıkartmaz, taşkınlık yapmaz ve takımı desteğe odaklanır.
Ayrıca taraftarımız devlete ve güvenlik güçlerine ayrı bir değer verir, saygılıdır, nobranlık yapmaz.
Ama, fakat, lakin,
Bu sene Eskişehirspor taraftarı ve dahi yönetim kuruluna karşı Eskişehir Emniyet Müdürlüğü’nün diğer senelerden bariz şekilde farklı ve katı bir tutumu var.
Maç günleri, rakip takım seyircisinin gelmediği maçlarda dahi taraftar alışık olmadığı ve hak etmediği bir muameleye tabi tutuluyor.
Örneğini üst liglerde bile görmediğimiz bir sertlik, bir toleranssızlık, iletişim sorunları ile karşı karşıya kalıyor.
35 bin kişilik stadyumda 10 bin kişi yokken ve otoparkın yarısı boşken, kapasite doldu diye kapıdan çevrilen taraftarlar,
Ben Eskişehirspor yöneticisiyim dediği halde, görevli polis memurundan “Çok yöneticisiysen gel otoparkın başında dur” şeklinde cevap alanlar, bunu şikayet ettiği amirin, “git istediğin yere şikayet et” diye konuyu ciddiye almayan tavırları bir yana dursun,
Geçtiğimiz E.Y. M.İ. Yurdu maçında yaşanan tedbirsizlik ve güvenlik güçlerinin ortalığı talan eden rakip taraftarlarla, Eskişehirspor yönetimi ile misafirlerine karşı tavrı da çok rahatsız ediciydi.
Maçın ardından polislere mukavemet gösteren, yaralayan, kamu malını talan eden rakip taraftarların Eskişehir Emniyetine misafirperverlik adına teşekkür etmesi de biraz garibime gitti.
"Hırsızın hiç mi suçu yok" diye düşünmeden edemedim...
Neden mi? Hemen anlatmaya çalışayım.
Birincisi şehirde maç günü yaşanacaklar aslında sürpriz değildi. Biraz sosyal medyaya bakılsa Mersin’den gelenlerin maç günü neler yapmaya çalışacakları ve neyle karşılaşabilecekleri ayan beyan ortadaydı.
Hodri Meydan diyoruz, geliyoruz, hadi yüreği yeten karşımıza çıksın gibi söylemlerle şehre gelen rakip seyircinin, maç günü elini kolunu sallaya sallaya şehirde gezmesi ve sabah saatlerinden itibaren pankartlar açarak fotoğraflar vermesi, geldik yoktunuz, akıllı olan karşımıza çıkmasın gibi tahrik edici söylemleri es geçildi, müsaade edildi.
Ben gazeteci olmama rağmen birçok deplasmanda taraftarla birlikte şehir girişinde maç saati yaklaşıncaya kadar tutuldum. Eskişehirspor’a başka şehirlerde bu müsaade gösterilmedi.
Biz taraftar olarak uygunsuz pankart ya da başka takımının afişini deplasman tribününe asamazken Mersinli seyirci Sakaryaspor’a ait pankartı 2 kere tribüne asmaya kalktı. Yani içeri alınmaması gereken pankart bir süre seyirci tribününde asıldı.
Maç seyircisizdi, rakip takımın 500 kadar seyircisi ile Eskişehirspor protokolünde 50, 60 kişilik yönetim kurulu ve misafirleri yer alıyordu.
Maç başlamadan önce başlayan küfürlü tezahüratlar rakip 2 gol yedikten sonra başka bir seviyeye geçti. Daha maçın 60. dakikasında misafir tribünü camları talan edildi, yan tarafa atlamaya meyilli olanlar gözükmeye başladı.
Ve dakikalarda o araya caydırıcı olacak bir tampon, bir güvenlik görevlisi sokulmadı.
Nihayetinde misafir tribününden rahatça atlayan, eline sandalyeleri alan rakip seyirci elini kolunu sallaya sallaya protokolün yanına kadar geldi ve sandalyeleri rahatça attı.
Rakip seyirci bu taşkınlığı yaparken protokol tribününde yer alan Eskişehirlileri ise polis tuttu.
Yine protokolün altında olan tribünde Mersin yöneticisi olduğu düşünülen bir grup herkesin göreceği şekilde el hareketleri, eses kümeye şeklinde söylemlerle Eskişehirlileri tahrik ederken tribünde rahatça oturmaya devam edebildi.
Maç sonunda ise rakip seyirci stadyumun üst balkonlarından ellerine ne geçirdiyse Eskişehirspor yönetimi ve polislerin üstüne fırlatırken, ne idüğü belirsiz seyirciler Atatürl stadyumunda cam, kapı, pencere, tuvalet, hoparlörler dahi her şeyi parçalarken bazı emniyet amirleri, görevli polislere 20, 30 kişilik Eskişehirspor yönetimini gösterip süpür şeklinde nahoş ifadeler kullanıyordu.
Sözün özü biz kendi evimizde misafir gibi olduk…
Eskişehir Emniyetinde bazı kadro değişiklileri olmuş olabilir, maçlarda görev yapanlar içinde tecrübesi az ve Eskişehirspor’u, taraftarı yakından tanımayan görevliler olabilir. Bir art niyet olmadığına eminim ama biz taraftarlara karşı olan tutumun yeniden gözden geçirilmesini, bu tür olaylarda asli tedbirin ev sahibi değil deplasmana gelenlere uygulanmasını temenni ediyorum.
Bizim tribünlerimiz bilinçlidir. Şehir ve devlet milliyetçiliği konusunda kimseyle kıyaslanmayacak kadar aklı başındadır. Askerimizi, Polisimizi çok sever ve her zaman destek oluruz. Diğer taraftar grupları gibi yıkıcı, yağmacı değilizdir. Lütfen Eskişehir Emniyeti de bu konuda daha tedbirli ve toleranslı olsun.