Tamam belki son 7-8 sezondur yeniden ayağa kalkma umuduyla yeni sezona başlıyoruz ve istediğimiz olmuyor olabilir. Ama ne yapacağız, Eskişehirspor'u kaderine mi terk edeceğiz, yok mu sayacağız?
Görünen o ki ve gerçek Eskişehirspor sevdalıları buna razı değil, olmamalı da. Bu nedenle artık bu konuları geride bırakmak zorundayız. Bakın bırakmalıyız demiyorum, bırakmak zorundayız!
Es Es şartlar ne olursa olsun yaşayacak. O zaman...
Ulaş Entok başkanlığındaki genç yönetimin motivasyonunu bozmayacağız, Eskişehirspor'a maddi destek, manevi destek vereceğiz. Bunun lamı cimi yok. Artık bunları söylemekten çok yoruldum, yorulduk. Yahu bu kulübün başarısız olmasını içten içe isteyenler var. İsim isim elimizde liste olmasa da böyle bir durumun olduğu kulağımıza çalınıyor. İçimizdeki İrlandalılara sesleniyorum, bu sezon bari sesinizi kısın ve destek olmasanız da köstek bari olmayın.
Şimdi gelelim yeniden ekonomik hususlara...
CHP'li belediyeler seçim öncesinde Eskişehirspor'a maddi destek sözü vermişti. Hatta Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, "Yönetemiyorsanız bırakın biz yönetelim." bile demişti. Sonrasında şehrin ortak aklıyla başkanlığa, Eskişehirsporlu olduğuna kalıbımı basacağım Ulaş Entok ve yanındaki genç yönetim getirildi. Akabinde Kazım Başkan ekonomik anlamda verdiği sözü elinden geldiğince tuttu. Kazım Kurt'un gelir sağlama yöntemi eleştirilebilir, tartışılabilir. Bunlar açıkçası benim konum değil. Kazım Başkan parayı tabiri caizse çantaya koyup Eskişehirspor'a verdi mi verdi.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'ne gelelim. Ben Ayşe Başkan'ın Eskişehirspor cemiyetinin içerisine yeni yeni dahil olmasına rağmen kulübü ne kadar önemsediğini gözlerimle gördüm. Yapılan ilk toplantıda Ayşe Ünlüce durumu analiz etti, sonrasında gerçekleşen görüşmelerde konuyu tamamen özümsedi. Sonra da çıktı ve kulübün depalasman masraflarını karşılama sözü verdi. Üzerine bizzat kendisinin ve Genel Sekreter Yardımcısı Deniz Kaplan'ın açıklamalarına binayen konuşuyorum, Belediye şirketleri KENTAŞ ve Kalabak Su üzerinden Eskişehirspor'a hatırı sayılır bir maddi destek sağlandı. Bu desteğin miktarı az değil. Yalnızca Büyükşehir Belediyesi'nin bu durum üzerinden bir reklam yapmak istememesi üzerine ve Ayşe Başkan'ın ricası üzerine rakamları yazmadım, yazmıyorum. Devam edelim...
Eskişehir Uluslararası Yarı Maratonu'nun yüklenici firması Büyükşehir Belediyesi'nin ricası üzerine gelirlerin yüzde 25'ini Eskişehirspor'a bıraktı. 4-5-6 Ekim'de yapılacak Gastro Fest'ten Eskişehirspor'a yine hatrı sayılır bir gelir aktarılacak. Ve yine Ayşe Ünlüce'nin kendisinin söylediği bir husus daha var. Büyükşehir Belediyesi maraton vs. gibi organizasyonlardan Eskişehirspor'a gelir aktarılmasını yüklenici firmalardan defaatle talep edecek.
Buradan baktığımızda iki belediyenin Eskişehirspor'a ellerinden gelen desteği yapmaya çalıştığını görüyoruz. Yönetim de kendi güçlerince vecibelerini yerine getiriyor. Peki, tüm şehir birlikte çıkılan bu yolda listede kimler eksik? Tüm şehire baktığımızda maalesef eksik çok, destek az. Kimlerin desteğinin eksik olduğunu siz zaten görebiliyorsunuz...
Kamuoyunda Eskişehirspor 'Ölü Doğsun' İsteyenler, 'Biz Çok Biliriz' Diyenler Var
Yazının ilk kısmında da üstünkörü değindim. Maalesef Eskişehirspor küllerinden doğmaya çalışırken "ölü doğsun" isteyenler var. Şimdi böyle üstü kapalı konuşunca da sözlerimi üzerine alınacaklar var ama kimseyi de ben yargılayamam, bana düşmez. Şehirde Es Es iyi olmasın isteyenler maalesef var. Bu içerdeki muhalefete, içimizdeki İrlandalılara çok dikkat etmek lazım.
Bir de bunların yanında "ben çok bilirim"ciler var. Yönetim daha bismillah demiş koltuğa oturmuş, eldeki imkanlarla iyi transferler yapılmış, bu lig standartlarında tecrübeli, bilinen bir hoca takımın başına getirilmiş, nispeten istenilen gruba düşülmüş vs. vs.
Yahu daha çocuk yeni doğarken, "Yok bunlardan olmaz.", "Bu iş böyle gitmez.", "Ben baştan söyleyeyim de...", "Önceden ben uyarayım da...", "Şunu şöyle yapın da...". Allah aşkına hepiniz futbol dehasısınız ya o yüzden Eskişehirspor en iyi yerlerde şu an...
Bu dediklerim şu anlama çıkmasın. Eleştiri olacak elbette. Yapıcı eleştiriyi de yıkıcı eleştiriyi de yönetimin kaldırabilmesi lazım. Ama haybeden eleştiri yapmak, ben çok biliyorumculuk yapmak bizi zaten buralara getiren etkenlerden biri. Ya durun bir yönetime şans verin. Çocuğu daha doğmadan ölü doğdu yapmayın. Belki geçmişte benim de buna benzer bir iki hatam olmuştur. Öz eleştiri de yapmasını bilirim. Konuşanların birçoğu benden, ondan, bundan tecrübeli de insanlar. Siz bari bu hatalara düşmeyin.
Sezonlar boyudur dediğim gibi gün birlik olma zamanı, benim dediğim çıktı zamanı değil. Maddi manevi destek zamanı, kavga zamanı değil. Yapmayın...